Translate.vc / Français → Turc / Mesa
Mesa traduction Turc
229 traduction parallèle
Lci, ça s'appelle Black Mesa.
Buranın adı Black Mesa.
Black Mesa.
Black Mesa.
Et voici 33 Mesa.
İşte burada kil evi var.
Je ne m'inquiéterais pas trop... tant que la fille de Langford est jolie et douce... comme le lever du soleil sur la mesa.
Bu kadar endişelenme artık ne de olsa yaşlı Langford'un kızı o kadar güzel ve tatlı ki yeni doğan güneş gibi.
Blue Mesa.
Mavi Tepe.
Des chasseurs de scalps ont attaqué un village près de Mesa.
Mesa yakınındaki bir köye Kafa derisi avcıları baskın düzenledi.
J'ai 20 têtes de chaque espèce du Mesa Verde.
Mesa Verde'de farklı damgalı 20 baş hayvanım var. Ama ben yakınmıyorum.
Vous avez l'intention de vous installer dans le Mesa Verde.
Mesa Verde'ye yerleşip tarım yapmayı amaçlıyorsunuz.
Mais l'année suivante, la dernière pluie est tombée en février, et en juin, même les lièvres ont eu le bon sens de partir.
Sonraki sene son yağmur Şubatta yağdı. Haziranda ise tavşanlar bile Mesa'den kaçmak için can atıyordu.
Mais vous n'y arriverez pas dans le Mesa Verde.
Mesa Verde'de bu çiftlikleri öylesine işletemezsiniz.
Placez les deux meilleurs tireurs en haut de la mesa.
Elimizde kalan en iyi iki nişancıyı şu yüksek yere yerleştir.
Masa, attends une minute.
Mesa, bir dakika.
BANQUE NATIONALE DE MESA VERDE
Mesa Verde Bankası.
- Mesa Verde.
- Mesa Verde!
- Oui, Papa.
- Evet, papa. Mesa Verde.
Mesa Verde. Si on arrive à motiver Feu d'artifice, on sera riches.
Eğer bu havai fişeğin bize katılmasını sağlayabilirsek, zengin olacağız.
- Oh, si. À Mesa Verde.
Mesa Verde'de.
Je me disais que peut-être... on pourrait aller... à Mesa Verde.
Sadece düşündüm ki Mesa Verde'ye gidebiliriz.
C'est tout ce qu'il y a à Mesa Verde?
Senin Mesa Verde hakkında hatırladığın başka hiçbir şey yok mu?
Mesa Verde, ce sera que le début.
Dinle, Mesa Verde sadece bir başlangıç.
Seigneur, t'es sûr que c'est Mesa Verde?
Tanrım, buranın Mesa Verde olduğuna emin misin?
Et depuis, je t'attends à Mesa Verde.
- Tam bizim istediğimiz gibi de ne demek? -... Mesa Verde'de bekliyorum.
Mon Mesa Verde a changé.
- Burası benim Mesa Verde'm değil. Bambaşka bir yer olmuş.
À peine arrivé à Mesa Verde, tu fais déjà la une des journaux.
Sonunda Mesa Verde'ye gelip bize katıldın demek. Şimdiden manşetlere çıkmışsın.
Ils sont partis vers Mesa ou en direction de la vallée?
Mesa yamı yoksa vadiye doğru mu gittiler?
Mesa.
Mesa'ya
Mesa.
Mesa
On peut couper à travers champs et arriver là-bas avant Calder.
Kestirme yoldan gidersek, Calder dan önce Mesa'ya ulaşırız
Et Feather Mesa?
Baba Mesa'yı tanıyor musun?
Le détachement les a suivis au nord et les a perdus... par ici, derrière la mesa.
Takipçiler dağlara kadar izlediler ama Big Mesa'da kaybettiler.
Vous voyez les trois chênes sur Lookout Mesa?
Gözetleme tepesindeki üç meşeyi biliyor musun?
Il a dû arriver au croisement avec Mesa Road.
Muhtemelen Mesa kavşağına varmıştır bile.
Il est au pied du mont Mesa.
Mesa yamacının orada!
Je vais prendre la 7ème rue... descendre Central puis Mesa... jusqu'au tribunal par Adams.
7.caddeden merkeze inip, Mesa üzerinden doğruca Vilayet Konağına ineceğim.
7ème, Central, Adams, Mesa.
7.cadde, merkez, Mesa, Vilayet.
La 7ème, Central... Mesa... Adams.
7.cadde, merkez Mesa Adams.
Je sens une présence, un autre guerrier est sur la mesa.
Birini hissediyorum. Burada başka bir savaşçı daha var.
Tu bois toujours comme un trou? Oh oui!
Hala Sierra Mesa'yı görünce fondip yapasın geliyor mu?
Tu es un salaud, Mesa.
Pis herifin tekisin, Meşa.
Tu n'aurais pas dû, Mesa.
Keşke getirmeseydin.
Mesa est ton beau-frère.
- O senin kayın biraderin.
Ils ont emmené Mesa.
Meşa'yı alıp götürdüler.
Zijo a fait comme si Mesa partait en voyage.
Ziyo iş gezisi gibi gösterdi.
Mesa se fâchera. Qu'il le renvoie, s'il veut.
Söyle o zaman geri göndersin.
Mesa?
Mesa?
Mesa Verde?
Orası bir şehir.
"Pourquoi mexicaines?" lui demande mon père. Il dit : "Aujourd'hui c'est plus sûr ainsi".
Babam ona "Neden Meksika?" diye sorduğunda demişti ki, "Yoldaş Meşa, böyle zamanlarda en güvenlisi bu."
On leur en a fait voir.
Gösterdik onlara, yoldaş Meşa.
"Il y aura encore des tapis de Mehmed à battre."
"Meşa'nın diğer halıları ne güne duruyor!"
J'ai été voir Mehmed.
Meşa'yı görmeye gittim.
Des jours meilleurs viendront.
Meşa kızacak, Hamdo.