Translate.vc / Français → Turc / Meth
Meth traduction Turc
1,009 traduction parallèle
Il fabriquait du crystal meth dans le sous-sol de la pharmacie.
Evet. Polis, bodrumdaki eczanede crystal meth hazırladığını söyledi.
Des gars de la pharmacie fabriquaient du crystal meth.
Eczanede birkaç kişi crystal meth yapıyormuş.
Cristal meth, kétamine et ecstasy.
Kristal tozu, ketamin ve Ex.
Le soir où papa est mort, Claire avait pris de la glace.
Babamın öIdüğü gece CIaire'in kristaI meth yaptığını biIiyor muydun?
Non, c'est de la glace.
Hayır, sadece kristal meth.
A la réunion de Meth Auto Support... Il a baisé ma soeur.
CMA toplantımdaki bu adam kız kardeşimle yatmış.
Meth.
Çimdik.
Donc vous dites que c'est plus facile de faire de la meth?
Yani senin dediğine göre meth pişirmek daha kolay.
Elle s'était dit : "J'ai jamais essayé les champignons".
Kristal Meth'in hiç tadına bakmadığını düşünüyordu.
C'est une amphétamine contre la dépression ou l'anxiété.
bir çeşit metamfetamin. Kristal "meth" gibi.
Mélangé avec de la meth, ça devient une super drogue de fête.
Metamfetamin gibi doğru uyarıcıyla karıştırılınca süper bir parti uyuşturucusu oluyor.
Je ne sais pas, MDA ou peut-être Meth.
Belki MDA belki de Meth. - Ama uyuşma yok, değil mi?
Le problème, cest quavec la meth... Cest non-stop.
Sorun şu ki, metçi bir şeye başladığında bir daha durmaz.
Très nerveux, cest la meth?
Oldukça telâşlı. Met yüzünden mi?
La meth vous joue des tours?
Met zihninle oyun mu oynuyor?
Vous êtes sous meth, votre corps laurait refusé.
Sen deliriyorsun. Vücudun yiyecek kabul etmiyor, bu yüzden hamburger yemedin.
Les accros à la meth nont pas de lignes fixes.
Metçiler sabit hat kullanmazlar.
Cest du jargon de consommateurs de meth.
Evet, bu metçilerin met ağzı konuşması,..
Quand jétais là-dessous, javais peur de mourir sans pouvoir reprendre de la meth.
Yerin altındayken, met yapmadan öleceğim diye korkuyordum.
Cest bizarre... vous ressemblez à ce type qui prenait du crank avec Chaz. Un vrai fana de meth.
Chaz'le birlikte çekmeye başladığımız zamanlardaki adama benziyorsun.
Qui ma appris à fabriquer la meth, à votre avis?
Bana nasıl met yapılır kim öğretti sanıyorsun. Kimse gerçeği öğrenmeden önce kendini öldürdü.
On a repéré un labo clandestin, sur Malavista.
567 Mala Vista'da bir uyuşturucu laboratuvarı var. Tamam. There's a meth lab down at 567 Mala Vista.
Dans les réservoirs... il y avait des kilos de méthamphétamine.
İçi kilolarca kristal Meth'le doluydu.
Méthamphétamine.
Kristal Meth.
- La meth est dedans?
- Ve mal içinde mi?
L'arme était fichée, apparemment, et d'après les analyses, ils avaient pris du speed.
Silahlar da aynı. Test sonuçlarına göre çocuklar "kristal meth", bir tanesi de "crack" kullanmış.
Un dealer de meth, votre associé, a été trouvé dans le désert il y a deux semaines.
Başka bir uyuşturucu satıcısı, ortağın, 2 hafta önce çölde cesedi bulundu.
Un accro au speed.
Meth manyağıdır.
J'ai cru comprendre que vous avez vendu du speed dans le Triangle d'Or.
Orada meth sattığın için hapis yatmışsın.
Si ça se trouve, elle a un atelier chimique clandestin dans son sous-sol.
- Bana kalırsa bodrumunda meth üreten bir laboratuar işletiyor.
Si ça se trouve, elle a un atelier chimique clandestin dans son sous-sol.
- Bodrumunda meth laboratuarı işlettiğinden şüpheleniyoruz da ondan.
Le labo dit que les morts seraient dues à une exposition prolongée à des produits toxiques.
Laboratuar sonucu geldi. Ölümler uzun süre meth maddelerine maruz kalmaktanmış.
Vous vous occupez de l'empoisonnement avec Dutch.
Sen Dutch'la meth işine bak.
Elle travaillait dans un labo de méth.
Meth laboratuarından.
Chaydez avait un autre cousin dans le business de la méth.
Chaydez'in meth işi yapan bir kuzeni var.
Notre plus grosse industrie était le crack et les fusillades étaient le sport du week-end.
Bizin en önemli endüstri kolumuz Crystal Meth deki üretimdi, ve insan öldürmek hafta sonu sporuydu.
Le proprio a parlé d'une explosion d'un labo de meth.
Anlıyor musunuz? Siyahlar, beyazlar Latinler, hepsi.
La meth a été pressée contre son visage de force.
Toz yüzüne zorla itilmiş.
L'argent et la meth.
Para ve toza.
Elle quitte le couloir en portant l'argent saturé de la même meth qui a tué Mount.
O koridordan Mount'u öldüren aynı tozun parçalarını taşıyan para ile çıktı.
Alors en aucune façon elle n'a pu coller la meth sur son visage...
O zaman Eve'in tozu Mount'ın yüzüne atmış olması imkansız...
Mais il avait Mount et il a écrasé la meth sur son visage et l'a tué.
Ama bu kişi Mount'a ulaştı, tozu yüzüne attı ve onu öldürdü.
A présent, nous savons... qu'il introduit de la meth par le club.
Şimdi... biliyoruz ki o kulüpten uyuşturucu dağıtıyor.
La nuit où ce DJ Mount a disparu, Hall s'est fait voler une montagne de meth et une tonne de fric.
DJ Mount'ın kaybolduğu gece, Hall'dan dağ boyutunda toz ve tonlarca nakit çalındı.
Pas de cristal de meth, pas de bandes de gangs.
Uyuşturucu değil, çetecilik değil.
Gros bouffeur de meth.
Büyük metçi.
Elle nous a aidés dans l'affaire du labo de méth.
Bize met-lab olayında yardım etmişti. - Bir arkadaş.
Renia était avec des connards qui fabriquaient du cristal méth?
Reina bağımlı mıymış?
Elle travaillait dans votre labo de méth. - Elle a utilisé votre téléphone.
Senin işçindi, telefonunu aldı.
Baodelo a été arrêté à Cinaloa l'année dernière pour production de méth.
Baodelo Sinaloa'da imalattan tutuklanmış.
Donc... Chaydez a découvert le labo-cimetière de méth de son cousin. Ca l'aidera peut-être à enterrer les corps.
Chaydez kuzeninin mezarlığını öğrenir belki onunla ölü de gömer.