Translate.vc / Français → Turc / Minéral
Minéral traduction Turc
348 traduction parallèle
Animal, végétal ou minéral?
Hayvan mı, bitki mi yoksa maden mi?
- Animal, végétal ou minéral?
- Hayvan mı bitki mi yoksa maden mi?
Animal, végétal ou minéral?
Hayvan mı bitki mi yoksa maden mi?
Ça nous laisse avec le minéral, non?
Minaralleri ayırıyoruz değil mi efendim?
Animal, végétal, ou minéral?
Sor bakalım.
animal, végétal ou minéral?
Hayvan mi, bitki mi yoksa bir maden mi?
- Animal, végétal ou minéral?
- Hayvan mı, sebze mi, metal mı?
Toute nécessité animale, végétale ou minérale viendra à nous.
İsteyebileceğimiz her şey, hayvan, sebze ya da mineral bizi bulabilir.
Règle une : ni en minéral, ni en végétal, rien qu'en animal.
Kural bir, mineral veya sebze yok. Sadece hayvan.
Oui, et ceci est du nitrate minéral...
Evet, bunlar da mineral nitratlar.
Un minéral. - Alors, vous aviez vu juste.
- O zaman tahminin doğru.
Pendant un moment, c'était presque minéral.
Bir an için tamamen mineral gibi göründü.
C'était minéral.
Mineral demişti.
Certains trouvent probablement quelque intérêt dans l'étude des percussions minérales préhistoriques, mais la théorie de Hugh Simon sur les schémas scalaires suisses
Tarih öncesi mineral oluşumlarını... incelemenin bir yararı olduğunu düşünenler olabilir... ama Hugh Simon'ın İsviçre gam modeli teorisi...
Avec un ou deux litres d'eau minéral tu seras très comestible.
Seni götürmem için tek ihtiyacım sekiz bardak kadar su.
Il est composé d'un minéral très rare qui résiste à un million de degrés.
Çok ender bulunan minerallerden yapılmış ve bir milyon dereceye dayanıklı.
ou un minéral? Triple buse!
Biliyor musunuz, ben de her zaman tekboynuzların muhteşem canavarlar olduğunu düşünmüştüm.
Animal, végétal ou minéral... je ferais n'importe quoi à n'importe quoi!
Herşeye herşeyi yaparım. Bir Piskoposa yaraşır sözler.
Voilà le minéral.
İşte biraz kaya parçası.
Je t'électrise et te minéralise
sana büyüme ışığı ve mineral verdim.
Vois-tu, chérie, selon l'histoire de notre famille... cette structure a été construite par les Romains... sur une fosse de soufre qu'ils utilisaient comme bains minéraux.
- Ailemizin tarihi geçmişini bilirsin... Romalılar tarafından bu bina sülfür kuyusu üzerine inşa edilmiş... ve onlar tarafından mineral banyosu olarak kullanılmış.
Joe devait m'aider pour collecter les minéraux.
Joe bana mineral araştırmalarımda yardım edecekti?
- Mineral Canyon, d'après toi?
Maden Kanyonunu hatırlıyor musun?
Non, Mineral Canyon.
- Hayır. Mineral Kanyonudur.
Mineral Canyon, c'est vraiment joli.
Ama Mineral Kanyonu gerçekten güzel bir yer.
Le potentiel de minerai en Afrique en serait à peine égratigné.
Afrika'nın potansiyel mineral zenginliğinin bertaraf edilmesi çok zordur.
En ville, tu serais au courant des prix du bétail.
Yine de mineral haklarını ve sığır eti fiyatlarını öğrendin.
Puis, les frêres Mayo : injections, hypnose, bains de minéraux.
Sonra Mayo kardeşler, iğneler, hipnoz, mineral banyoları.
Des bains de minéraux.
Mineral banyoları.
Femmes, hommes, enfants, animaux, minéraux, végétaux...
Kadınlar, erkekler, çocuklar, hayvan, mineral, sebze...
Un minerai.
Bir mineral.
Deux d'entre elles ne partagent pas cette production de fleurs bleues dans une terre riche en minéraux.
İki tanesi, mineral bakımından zengin topraklarda mavi renkli çiçek üretimi için yeterli kaliteye sahip değildir.
Elle est surtout faite de minerais.
Mineral bakımından yoğundur.
- Du minerai?
- Mineral mi?
Oui, nous pensions qu'ils... ne creusaient que pour des minéraux, voyez-vous, quelque chose comme...
Sadece mineral aradıklarını sandık.
Désolée, mais riche en cristaux et minéraux.
Issız ama kristal ve mineral açısından zengin.
Il n'y a pas grand-chose : broussaille, rochers et gisements de minéraux, mais aucune arme au sens propre du terme.
ancak burada pek bir şey yok - çalı, kaya, mineral parçaları, bildiğimiz anlamda silah ortalıkta yok.
Au mieux, je dirais de l'amiante fibreux.
En yakın tahmin lifli asbestos. Bir mineral.
Nous récupérerons les minerais, et tout le monde est content.
İnsanlar mineral çıkaracak, her iki taraf da birbirini yalnız bırakacak.
Un peu de tout.
Mineral suyu...
Chers amis, nous nous sommes rassemblés pour accorder à cet homme Ben Rumson, le titre exclusif envers cette femme, Mme Elizabeth Woodling, et à toutes ses ressources minières.
Sevgili dostlar,... burada toplanmamızın nedeni, bu adama, Ben Rumson'a,... Bayan Elizabeth Woodling adındaki kadının ve tüm mineral kaynaklarının... mülkiyetini vermektir.
Tout ça, pour la collectivité.
Bu zengin mineral yataklarını ancak devletin elinde tutabilirsek halkın yararına kullanabiliriz.
Prenez la bouteille, je vais aux toilettes.
Evet, bir şişe mineral suyu.
Admettons que tu aies : "M. Shaw, bassin et repos."
Tamam, farzet Mr. Shaw'dan sorumlusun ve onun kartında "mineral havuzu ve dinlenme" yazıyor.
On me demande un programme pour l'extraction de métaux du sous-sol océanique.
Benden okyanus tabanından mineral ve maden filizi çıkarma programı istediler.
On se croirait chez moi! Et voici la chambre la plus demandée par nos invités.
Burası da, Mineral Wells'e sık sık gelen ziyaretçilerin en çok tercih ettiği odalardan biri.
Vous êtes tous internés ici?
Siz Mineral Wells'in hastaları mısınız?
Manson Industries... détiendra les droits exclusifs d'exploitation minière... pour tout le Zangaro.
Manson Industries... tüm Zangaro'daki mineral ve madencilik haklarına sahip olacak.
Nous nous nourrissons d'extraits minéraux...
Mineral özleri ile besleniriz.
Un minerai qui contient du fer et de l'aluminium.
Demir ve alüminyum karışımı bir mineral.
Je veux composer une collection des minéraux de ces collines... pour que mes élèves sachent de quoi se compose la terre où ils sont nés.
Öğrencilerime dünyanın nasıl oluştuğunu.. anlatmak için tepelerde mineral topluyorum.