Translate.vc / Français → Turc / Nature
Nature traduction Turc
10,436 traduction parallèle
J'ai vu ta vraie nature d'égoïste!
Gerçek yüzünü gördüm senin! Seni egoist yavşak!
"Amoureux" serait exagérer la nature de leur relation.
- Sevgili demek biraz abartıya kaçardı.
- Je crois à la nature de l'homme.
Ben her erkeğin doğasına inanırım.
Elle renferme l'essence de la nature pour préserver son corps de la décomposition.
Bu, vücudunun çürümemesi için doğanın özünü emiyordu.
Tous les obstacles sont issus du Ba Gua, avec les huit directions menant de la vie et à la mort. Les quatre phases transformant la nature en univers :
8 yön, yaşam ve ölüme götürüyor ve dört evre, doğayı evrene dönüştürüyor :
La science dans cette pièce pourrait réécrire la nature de l'espèce humaine.
Bu odadaki buluş insanlığın doğasını baştan yazabilir.
La science qui est dans cette pièce pourrait réécrire la nature de l'être humain.
Bu odadaki bilim insanlığın tarihini yeniden yazabilir.
Tammy a-t-elle pris des stéroïdes ou de drogues de toute nature?
Tammy steroid ya da uyuşturucu kullanıyor muydu?
Le magazine Nature a récemment publié un article sur le Lymantria dispar, sur la substance qu'il sécrète, les phéromones, une sorte d'aphrodisiaque sécrétée par les femelles afin d'attirer les mâles sur un grand périmètre.
Yok, "Nature" dergisi son zamanlarda ağaç zararlıları hakkında bölümler yayınladı salgıladıkları şeyin özüne feromon deniyormuş, afrodizyakmış dişiler erkekleri uzak mesafelerden etkilemek için salgılıyorlarmış.
La nature n'en a pas besoin.
- Doğanın desteğe ihtiyacı yok ki.
Ce n'est pas la nature qui nous a rapprochés, Bill.
Bizi bir araya getiren doğa değil, Bill.
Je peux t'assurer que la nature à joué son rôle.
Doğanın da bunda rolü olduğuna seni temin edebilirim.
Évidemment, être seule ici, avec des distractions minimes, vous a permis de vous relaxer, et de laisser la nature suivre son cours.
Belli ki, burada yalnız olmak, dikkat dağıtıcıların olmaması rahatlamaya ve doğal seyrini bulmaya izin veriyor.
La nouvelle Arche de St Louis est un grand monument pour les pionniers de l'expansion occidentale, ces hommes et femmes ont renoncé à leur sécurité et sont partis dans la nature.
Yeni St. Louis Kemeri Batılı gelişmenin cesur öncülüğünün güvenli yerleri terk edip kendini boşluğa atan o kadın ve erkeklerin ihtişamlı anıtıdır.
Mme Johnson et moi sommes en train de remonter le temps pour comprendre... la nature de l'attraction dans l'évolution.
Bayan Johnson'la esasında geriye dönük araştırma yaparak evrimsel çekiciliğin doğasını anlamaya çalışıyoruz.
Je me suis dit que c'est la nature humaine de vouloir ce qu'on ne peut avoir.
Sahip olamadığını istemek insanın doğasında var derler.
Mon père se plaignait du fait qu'elle revendiquait en permanence, mais c'était sa nature.
Babam annemin çenesini asla tutamadığından yakınıyordu ama annem öyle biriydi.
J'ai tué Moloch pour vous, Mère, pour notre nature.
Moloch'öldürdüm anne, senin için, insanlık için.
Ça dépend de la nature du crime.
Suçun oranına göre değişir.
Et quelle était la nature de cette menace?
Ve bu tehdidin içerği neydi?
La nature se pavane, préservée des atteintes de l'homme.
İnsanoğlu tarafından kirletilmemiş doğanın bir festivali sanki.
Quelle est la nature de votre visite?
Geliş nedeninizi söyleyin?
Elle vous paye en nature?
Karşılığında onunla yatıyor musun yoksa?
Je ne peux pas vous empêcher de vous en remettre à la nature, mais il y a quelque chose que vous devriez voir.
Sana da uyarsa, eğer etrafta gezineceksen doğal davran. Seni durduramam ama bence görmek isteyeceğin bir şey var.
C'est en rapport avec la nature de Spivak.
Spivak ile alakalı olmalı.
Je ne voulais pas croire qu'il était capable d'une telle cruauté, mais... c'est dans la nature de Roman Godfrey.
Bu kadar acımasız olduğuna ben de inanmak istemedim ama Roman Godfrey bu işte.
Dans la nature les spores de l'anthrax s'agglutinent, formant une masse inoffensives.
Doğada şarbon sporları, bir araya gelerek zararsız bir spor kütlesi oluştururlar.
Je t'avais promis de m'occuper de Marvey mais en fait, je l'ai rapidement lâché dans la nature.
Marvy'e bakacağıma söz vermiştim fakat aslında onu hemen salıverdim.
Et Molly Woods et le reste des hybrides sont encore dans la nature.
Molly Woods ve melezlerin geri kalanları da hâlâ kaçak.
Parce que c'est la nature humaine de resister à la domination.
Çünkü kontrole karşı çıkmak insanın doğasında vardır.
N'est-ce pas dans la nature de tous les êtres conscients?
Bu tüm bilinçli varlıkların doğasında yok mudur?
Mary est une reine qui doit être vue comme une force de la nature. La moindre marque de faiblesse la met en danger.
Mary bir kraliçe doğanın bir harikası olarak görülmeli.
Je suis un anxieux de nature.
Ben doğuştan savaşçıyım.
Basé sur la nature émoussée de la partie antérieure de la mandibule, je dirais que la victime était afro-américaine.
Çenenin ön tarafının küt yapısına bakarak bence maktul Afro-Amerikalıymış.
Par nature, elles engendrent des disparités. Mais aucun État n'y a encore renoncé.
Yeni teknolojik gelişimler bu sınırları tehdit ettiğinden hiçbir şirket kendinden taviz vermek istemez.
Je crains que notre visite ne soit d'une nature plus urgente.
Bu ziyaretimiz acil bir durumdan kaynaklanıyor.
J'ai appris une ancienne rune cachée dans le livre qu'Henry Parish garde une qui peut protéger la vraie nature d'une âme maudite.
Henry Parish'in kitaba gizlediği eski bir rün'ü buldum... Lanetli bir ruhun gerçek doğasını saklayabilecek bir rün.
La nature de votre mission?
Görevinizin gerçek amacı ne?
Je crois maintenant que si mon père avait raison à propos... de la nature de la menace qui pèse sur nous, il avait totalement tord dans sa logique mathématique.
Şu an babama inanmasam da... bu üzerimizdeki doğal tehdit hakkında... ölüm hesabında çok haksızdı...
Il est temps de faire face à ta vraie nature.
Gerçekte kim olduğunla yüzleşme vaktin.
Imagine un monde liberé de l'hypocrisie violente et de l'oppression des puritains, un monde nouveau qui célébre le pouvoir de la nature, la liberté de penser, croire et ressentir.
Bir dünya düşün ki içinde zalim iki yüzlüler yok, ve yobazların baskısı yok... yeni bir dünya ki doğanın gücünü kutluyor, düşünce, inanç ve hislerden özgür kılınmış bir dünya.
Mais... Quand un esprit est brisé... et qu'un homme... est ramené à sa vraie nature... Alors vous pouvez voir qui il est vraiment.
Ancak düşünceler bozulduğu zaman bir insan gerçek mizacını gösterdiğinde işte o zaman gerçekten kim olduğunu görebilirsin.
Les gilets sont encore dans la nature, et on doit les trouver et les désamorcer avant qu'Ar Rissalah nous frappe de nouveau.
Bombalı yelekler hâlâ aktif. Ar Rissalah bizi tekrar vurmadan onları bulmamız gerekiyor.
Comment pouvez-vous avoir un aperçu de la nature humaine, le désespoir que les gens ressentent, les mensonges qu'ils racontent à cause de ça?
İnsanlar çaresiz hissettiklerinden yalan söylemelerine dair insan doğasına özgü nasıl bir hisse sahip olman mümkün?
J'ai bougé plus profondément et plus profondément dans la nature où Solomon Lindo ne pourrait jamais me trouver.
Solomon Lindo'nun beni asla bulamayacağı el değmemiş yerlerde gittikçe daha da derine ilerledim.
Tu en prends un domestiqué, tu le laisse dans la nature, 24 heures, et il est mort.
Evcil bir köpeği vahşi doğaya bırakırsan 24 saat içinde köpek ölür.
Blâme la nature humaine, pas moi.
İnsanın doğasını sorgula o zaman, beni değil.
C'est la nature humaine de ne pas vouloir lâcher prise.
İnsanın doğasında vardır, bırakmak istemez.
à coeur... Je suis un ardent étudiant de la nature humaine.
- Kalben, insan doğasının gayretli öğrencisiyim.
Mais pour le moment. Il y a un tueur de flic dans la nature.
Ama şimdi, kayıplara karışan polis katilleri var.
C'est la nature humaine.
Bu insanın doğasında var.