English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Nem

Nem traduction Turc

425 traduction parallèle
Pharnaum!
- "Ce-hen-nem"?
Il fait humide.
Havadaki nem yüzünden.
- Pression, oxygène, température?
- Basïnç, oksijen, nem, derece?
Couvre-toi bien.
Pelerinini ört. Çok nem var.
La température et l'humidité ici sont idéales... pour faire pousser les plantes qui produisent les spores.
Burada ısı ve nem mantar üreten bitkileri yetiştirmek için ideal ölçülerde.
Humide.
Nem.
Où allez-vous?
Buradaki nem zaten bizi öldürüyor.
Si on m'apportait l'eau du thé, je prendrais une Aspirine.
Havadaki nem yüzünden. Bir bardak su getirirlerse, bir aspirin alacağım.
La lubrification doit être ininterrompue.
Kesintisiz ve durmadan yağlamak çok ö-nem-li!
Il est susceptible.
Buluttan nem kapıyor, nem.
- C'est à cause de toute cette humidité.
Evin her yerinde nem var.
L'humidité endommage les pigments.
Duvarlardaki nem tabloları çok yıpratıyor.
Hygromètre.
Nem ölçer.
Je vais peut-être prendre un nem.
Bir tane yumurtalı ekmek yerim.
- Prends une ba ¨ ïonnette et assieds-toi.
Sıcaklık değil, nem.
- Qui a éteint le déshumidificateur?
- Nem önleyiciyi kim kapattı?
De plus, a-t-il ajouté, ça stimulerait les fermiers et ça l'amuserait, lui, ainsi que son ami et Mlle Humide de Knightsbridge.
Üstelik bunun çiftçilerin moralini çok yükselteceğini kendisi, arkadaşı ve Knightsbridge'li Bn. Nem'e çok zevk vereceğini ekledi.
Tu ne m'as donc jamais touchée.
Você nem me tocou e nem e tocará.
40 degrés. On ne connait pas l'humidité.
40 derece ve nem sıfır.
Ce n'est pas la chaleur. C'est l'humidité.
- Sorun sıcak değil, nem.
L'humidité fait bouger ces cosses mortes... telles des créatures vivantes et elles s'ouvrent.
Sonra nem, bu ölü kısımların garip, canlı yaratıklar gibi hareket etmesine neden olur, ve açılırlar.
Puis l'humidité déclenche un système de ressorts dans la cosse.
Ve sonra nem, kabukların içindeki minik yayları tetikler.
C'est facile si on pense à la lumière, à la chaleur, au froid, à l'humidité, ou à la pédale de frein.
Çok kolay. Eğer ışığı dikkate alırsak sıcak, soğuk, nem ve frenleme pedalı gibi varasyonlar vardır ve hatta bir mıknatıs...
L'humidité s'évaporera bientôt.
Nem birkaç dakika içinde buharlaşacaktır.
Te noie pas dans le lavabo.
Yağmurdan nem kapıyorsun.
Je cherche un traducteur du langage binaire des évaporateurs.
Bana nem buharlaştırıcılarının dilinden anlayacak bir droid lazım.
J'ai débuté comme programmateur de treuils binaires...
Nem buharlaştırıcıları mı? İlk işim vinçleri programlamaktı efendim.
C'est le même principe.
Sizin nem buharlaştırıcılarına çok benzerler.
Ici, la température est de 34,8 degrés, le taux d'humidité de 82 %.
Burada sıcaklık 94.7 Fahrenheit nem oranı % 82.
- Que trouves-tu vivifiant? L'humidité, le brouillard?
Nesi canlandırıcı Basil... nem mi, yağmur mu, sis mi?
Le négatif requiert un traitement spécial étant donné l'humidité
Negatif davranışlarını. Havadaki nem olayından dolayı oluşan.
Chaleur et humidité.
Sıcaklık ve nem oranı artacak.
L'humidité relative... tombera de 20 à 10 %.
Nem oranı yüzde yirmiden, yüzde ona düşecek.
Tu m'offres un nem?
Yumurta dolması alabilir miyim?
Même en ne donnant qu'un nem à chacune, c'est la faillite.
Hepsine bir tane yumurta dolması versek iflas ederiz.
"L'empire de Neptune se dressa."
Havadaki nem. Onun nüfuzunda Neptün'ün İmparatorluğu ayakta...
Cette humidité, avec le sol déjà détrempé, augmentera les risques d'inondation dans certaines régions.
Bu nem, toprağın zaten suya doymuş olması nedeniyle... bazı yörelerde su baskını olasılığını artıracak.
- C'est peut-être une bête.
Nem oranındaki artış ya da hayvan olabilir.
J'ai fait des croisements de moisissure
her düzeyde nem verdim.
Hum, marécageux, faudra drainer.
Burnuma nem kokusu geliyor. Burayı kurutmamız lazım.
Chaleur, humidité, terrorisme.
Sıcaklık, nem, terör.
Il pensait également à des bouleaux pour les fonds où, me dit-il, une certaine humidité dormait à quelques mètres du sol.
Son derece güzeldiler. Toprak yüzeyinin hemen altında nem bulunan vadilere ise huş ağacı dikmeyi düşünüyordu.
Il leur avait fait occuper tous les fonds où il soupçonnait, avec juste raison, qu'il y avait de l'humidité presque à fleur de terre.
Ağaçları, doğru tahmin ettiği gibi yüzeye yakın kısımlarda nem olan çukur bölgelere düzgünce yaymıştı.
Vous comprenez? Quand l'air est mouillé...
Nem işte, havadaki su buharı yani.
Non, tu es juste un peu moite, c'est tout.
Yo hayır, biraz nem sadece.
Rien de tel pour avoir un rhume.
Ayaklarımın nem kapmasından korkuyorum.
Et bien, c'est évident que c'est beaucoup de bruit pour rien.
Şey ne? Şey, açıkçası bu havadan nem kapmak gibi.
Ce n'est pas assez humide.
Yeterli nem yokmuş.
De l'humidité!
Nem!
Je la croyais généreuse, mais ce nem vaut 70 pesetas.
O yumurta dolması 70 pezo.
C'est l'humidité.
Nem insanı mahvediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]