English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Nerf

Nerf traduction Turc

1,162 traduction parallèle
- Elle a du nerf.
- Dostum, resmen uçuyor.
Approche vers le nerf optique.
Optik sinir ara yüzü.
Itinéraire au nerf optique.
Optik sinirler için yol şöyle :
Il s'est branché sur le nerf optique et le tympan.
Görme ve işitme sinirlerine bağlandı. Bu deneyin bir parçasıydı.
Du nerf, les mulets!
Haydi, Mules.
Je peux essayer de régénérer le nerf optique et avec l'aide du synthétiseur, vous fabriquer des yeux.
Senin optik sinirini yenilemeye çalışabilirim, ve, Çoğaltıcı'nın da yardımıyla, normal gözlerin olabilir.
Les microbes ont infecté le nerf sciatique, et ils se multiplient à une incroyable vitesse. Regardez.
Mikroplar büyük siyatik siniri enfekte ediyor, ve inanılmaz bir hızda çoğalıyor.
L'organisme s'est fondu dans le nerf, s'y accroche au niveau moléculaire.
Organizmalar sinire kaynaşıyor, moleküler seviyede iç içe geçiyor.
Le tricordeur ne l'a pas détecté mais il avait un microvirus qui a neutralisé l'impulsion de son nerf autonome.
Trikorder neredeyse kaçıracaktı, ama bedeninde istemsiz sinir iletilerini engelleyen... bir mikrovirüs var.
Allez. Du nerf.
Tamam... hadi... hadi...
Mettez-y un peu de nerf!
Var gücünüzle asılın!
Un peu de nerf, bande de fainéants.
Asılın, tayfalar.
L'énergie créative vient du nerf á l'arriére du cou.
Yaratıcı enerji, ensedeki sinirlerden gelir.
Mme Tait a du mal á écrire parce que nerf est coincé.
Bayan Tate bu sinirleri tıkandığı için yazmakta zorluk çekiyor.
Du nerf, Bill!
Yapma, Bill.
Son électricité pompant tes veines, crépitant, voyageant dans chaque nerf de ton corps, comme une décharge.
Şok dalgası gibi damarlarında akan, içinde dolaşan bütün sinirlerinde hareket eden elektriği hisset.
L'éclair a surchargé le nerf optique.
Parlama, görme sinirini aşırı yüklemiş.
J'ai réalisé plus tard qu'on avait touché un nerf.
Damarına bastığımızı fark ettim.
J'ai dû toucher un nerf chez vous.
Tamam. Damarına basmış olmalıyım.
Allez, les gars, du nerf.
Haydi millet toparlanın.
Du nerf. Ça va chier sévère.
Şimdi bir bok çukuruna dalacağız.
Que tu es froid comme la neige... que tu n'as pas en toi le nerf de la peur.
Yılan gibi soğukkanlı hem vicdansız, hem korkusuz olduğun için.
Toi, là, du nerf!
- Hey sen! - Başla artık! - Emredersiniz!
L'artère radiale et le nerf central sont détachés.
Radial arter ve sinir kopmuş.
C'est ça le nerf de la guerre.
Bu savaş tamamen bu.
- Du chic, du nerf.
- Şık giyin. İyi görün.
J'ai tué le nerf.
O can yakmaz. Öfkeyi yok eder.
J'ai confondu la fibre pré-ganglionnaire avec le nerf post-ganglionnaire aux oraux, sinon j'aurais été major.
Şey, mülakatlarda pregangliyonik lifi postgangliyonik sinir olarak yanlış anlamışım yoksa birincilik konuşmasını ben yapacaktım.
Le nerf n'est pas touché, ça ne devrait pas.
Sinir hasarı yok, hiç bir acı hissetmemen gerekiyor.
Cours Pumbaa! Du nerf!
Kaç Pumbaa, çabuk!
On recommence. Du nerf!
Haydi, şunu tekrar yapalım ve canlanın!
Lanceur, un peu de nerf, cette fois!
Tamam, gönder. Bu sefer yanarlı-dönerli birşeyler yap.
Un peu de nerf!
Oradakiler, canlanın.
L'ADN de son nerf optique est en train de se régénérer.
Optik sinirlerindeki DNA yeniden oluşuyor.
En 1956 j'avais 17 ans, une balle a coupé le nerf, la main s'est atrophiée.
1956 da 17 sindeyken bir mermi sinirlerimi kopardı elim kasılı kaldı...
Un peu plus de nerf.
Haydi, canlanın biraz.
Un peu de nerf!
- Tüm gücünüzü verin!
Je croyais que la maladie attaquait le nerf même.
Hastalığın sinirlere saldırdığını düşünmüştüm.
- Le nerf phrénique.
Diyafram siniri mi? Dil atardamarı.
Tu as une inflammation du nerf facial.
Yüz sinirin iltihaplanmış.
Vous avez pris un nerf postganglionnaire pour une fibre préganglionnaire.
Ön gangliyonik lifini ileri gangliyonik siniriyle karıştırdın.
Pour un nerf post-ganglionnaire, je sais.
İleri gangliyonik siniri karıştırmasaydın. Biliyorum.
Ils touchent la fleur, le nerf envoie une impulsion au cerveau et dans leur esprit, ils sentent l'humidité des pétales, la texture des feuilles, la pointe des épines et ils croient savoir ce que c'est, mais en fait, ils ne savent rien.
Çiçeğe dokunurlar, sinir sitemleri parmaklarından, beyinlerine doğru gönderdiği sinyali algılar, ama aslında nasıl bir şey olduğunu, asla bilemezler.
La stimulation du nerf sympathique provoque une réaction hormonale qui active les glandes linguales.
Karşılık sinirlerine yapılan uyarılar hormonsal tepkime vermek üzere ayarlanmışlar
Le bébé appuie sur votre nerf sciatique.
Bebeğin duruş pozisyonu, basitçe, siyatik sinirlerine baskı yapıyor.
Si la douleur n'a pas disparu, nous désensibiliserons un peu le nerf.
Eğer acıları dinmeyecek olursa, o bölgede bulunan sinirlerin hassasiyetini, düşürme girişiminde bulunuruz.
J'ai reconnecté votre nerf thalamique.
Talamik sinirini yeniden bağladım.
J'ai reconnecté votre nerf thalamique sans problème.
Talamik sinirini yeniden bağladım.
Du nerf.
Kaslarını çalıştır.
Du nerf!
Çekime giriyoruz.
Nous devions sectionner le nerf thalamique.
Talamik sinirinizi almak zorundaydık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]