Translate.vc / Français → Turc / Nicholson
Nicholson traduction Turc
189 traduction parallèle
Voulez-vous bien ajouter une note?
- Doktor. Bayan Nicholson, diğerleri için şu notu ekler misiniz?
Pouvez-vous lire mes notes au capitaine Hendry?
- Üzgünüm. Bayan Nicholson, Kaptan Hendry'e ilk notlarımı okur musunuz?
Bonne nuit, MIle Nicholson.
İyi geceler Bayan Nicholson.
- MIle Nicholson.
- Bayan Nicholson.
- Voulez-vous lire mes notes?
- Notlarımı okur musunuz, Bayan Nicholson?
- Oui, MIle Nicholson?
- Evet, Bayan Nicholson?
Mon nom est Nicholson.
Adım Nicholson.
Peut-être définit-il ce mot autrement.
Belki Albay Nicholson bu kelimeyi farklı tanımlıyordur.
C'est au colonel de décider.
Buna Nicholson karar verir.
Alors, voilà... le colonel refuse de céder à la force.
Şöyle. Albay Nicholson pes etmeyecek.
Le camp doit se trouver ici. Savez-vous ce qu'est devenu le colonel Nicholson?
Kampın şurada olduğunu sanıyoruz.
Savez-vous ce qu'est devenu le colonel Nicholson?
Albay Nicholson'a ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Albay Nicholson'a ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı?
Vous me rappelez Nicholson.
Sen ve şu Albay Nicholson.
Je l'ai vu, ce Blaisedell, après qu'il eut tué Ben Nicholson.
Bir keresinde ben Blaisdell'i Port James'te görmüştüm. Meşhur Ben Nicholson'ı öldürdükten sonraki gün.
Nicholson était redoutable.
Nicholson çok kötü biriydi.
Mon ami s'appelait Nicholson.
Arkadaşımın adı Nicholson'dı.
Le frère de Ben Nicholson, du Texas.
Texaslı Ben Nicholson'ın kardeşiydi.
C'était le frère de Ben Nicholson.
- Ölen Ben Nicholson'ın kardeşiydi.
J'avais fait 8 000 km pour le trouver.
Ben, Ben Nicholson'u bulmak için 5000 km.den fazla yol yaptım.
Tu es la malédiction des Nicholson!
Nasıl oldu da şu Nicholsonlara bulaştın?
Ben Nicholson était un petit tueur, qui avait provoqué Clay.
Ben Nicholson, ucuz bir silahşördü.
Et le passager que le bandit a tué était le frère de Ben Nicholson.
Haydutun vurduğu yolcu Ben Nicholson'un kardeşi imiş.
Pourquoi Ben était-il venu me provoquer?
Ben Nicholson'ın benimle düello yapacağı hiç aklıma gelmezdi.
Ben avait besoin de prestige pour la dominer.
Ben Nicholson, gururlu bir insandı.
J'espère que je l'ai pas tué pour rien.
Ben Nicholson'u öldürmem için hiçbir neden olmadığını düşünmekten nefret ediyorum.
J'aimerais savoir qui a tué votre M. Nicholson.
Evet, bayan, ben senin Bay Nicholson'unu kimin öldürdüğünü bilmek istiyorum.
Nicholson était venu me provoquer.
Ben Nicholson benim peşime düştü. Beni düelloya çağırdı.
Même Ben Nicholson, je m'en fiche, maintenant.
Artık Ben Nicholson'a bile aldırmıyorum. Tanrı yardımcım olsun.
Tu avais vu Ben Nicholson, le jour de sa mort?
Öldüğü gün, Ben Nicholson ile konuştun mu?
Pourquoi l'aurais-je vu?
Benim Nicholson ile ne ilgim var ki?
Et de Bob Nicholson.
- Ve posta arabasındaki Bob Nicholson olayında? - Ve Bob Nicholson olayında.
Et de Ben Nicholson aussi.
Ve de Ben Nicholson.
Roberts, Nicholson, Howard, appelez les Freemont et dites-leur de ne rien manger.
Roberts, Nicholson, Howard, şu telefonu al Fremont'ları ara. Ve herkesin iyiliği için, onlara bir şey yememelerini söyle.
N'êtes-vous pas Peggy Nicholson?
Siz Bayan Nicholson değil misiniz diye sormuştum.
Nicholson!
- Nicholson!
Vous exagérez, mon vieux!
- Bayan Nicholson... - Şansını gerçekten çok zorluyorsun dostum.
Dans le match opposant Glamorgan et le Yorkshire, Nicholson, le lanceur du Yorkshire, a pris huit guichets pour trois courses.
Glamorgan ile Yorkshire arasındaki maçta Yorkshire atıcısı Nicholson üç turda sekiz sayı yaptı.
Il s'agit de bouts de tissu... trouvés sous les ongles de votre camarade... sauvagement assassinée il y a une semaine, Flo Nicholson.
Gördüğünüz bez parçalarıdır... Sınıf arkadaşlarınızdan birinin tırnaklarının altında bulundu... Bir hafta önce barbarca öldürülen Flo Nicholson un....
Ia fruture maman d'Oscar se retrouva au milieu... de la nuit en plein frlirt avec Peter Nicholson, un G.I. du Kentuckky.
Madeleine, Oscar'ın müstakbel annesi, bir gece yarısı Kentucky'li er Peter Nicholson'la flört etmeye başladı..
L e ménage Nicholson s'entendait frort bien, à ceci près... que Madeleine avait bien du mal à parler anglais... tandis que Peter ne réussit jamais à apprendre le frrançais.
Çift iyi geçiniyordu. Ama Madeleine İngilizce öğrenmekte zorlanıyordu. Peter asla Fransızca öğrenemedi.
Capitaine Nicholson.
Yüzbaşı Nicholson.
- C'est Nicholson, l'enfoiré.
Senin götle anlaşmam lazım. - Göt olan Nicholson.
- Nicholson.
- Nicholson.
Si Redford ne peut pas, j'embaucherai Nicholson.
Redford'la anlaşamazsam, Nicholson'a gideceğim.
Sinon, je reviendrai à Pacino ou à quelqu'un d'autre.
Nicholson'la anlaşamazsam Al Pacino'ya gideceğim. Al Pacino da olmazsa başka birine gideceğim.
NlCHOLSON
L. NICHOLSON KOMUTANLlĞINDA
Bob Nicholson.
Bob Nicholson.
Gannon contre Ben Nicholson.
Senden Ben Nicholson'a karşılık, Gannon'u istiyorum.
Vous êtes bien Peggy Nicholson?
Affedersiniz, ama siz Peggy Nicholson, değil misiniz?
Je suis Laura Nicholson.
Merhaba. Merhaba, ben Laura Nicholson.
- Jack Nicholson!
Jack Nicholson.