Translate.vc / Français → Turc / Noise
Noise traduction Turc
45 traduction parallèle
Je sais pas, mais s'ils cherchent noise, ils vont trouver.
- Rico mu? Bilmiyorum ama olay çıkarmak istiyorsa, ben ona olay çıkarırım.
Si tu leur cherches noise, on sera emmerdé.
Amerikan Piyadelerine sorun çıkarırsanız sizi kollayamayız.
Tu viens chercher noise à un homme qui a du bien.
Böyle zengin bir centilmenle kavga etmeye nasıl cüret edersin?
Ne me cherchez pas noise, les gars.
Bana yazı yaşatmadınız, çocuklar.
Savion Glover va faire des claquettes sur les airs de Mets du son, mets du funk.
Savion Glover, "Bring In'Da Noise, Bring In'Da Funk"... potporisi yapacak.
Ça faisait longtemps que j'avais pas vu un tel numéro de claquettes.
"Bring ln Da Noise" müzikalinden beri böyle kıvıranını görmemiştim.
C'est amusant, cette embrouille, tout ce bruit, trop de rouge à lèvres.
Sounds fun, a real mess, lots of noise, too much lipstick.
Un sac de noeuds, beaucoup de bruit.
A real mess, lots of noise.
Des espèces d'épines sont sorties du dos de Raw, le batteur... et ils ont commencé à jouer de la musique industrielle, pseudo-funk.
Ve baterist Raw'ın sırtından birdenbire o dikenli şey filizlendi ve endustriyel müziğin ötesinde bu trash-noise funk müziğini yapmaya başladılar.
J'ai des places pour une comédie musicale.
"Bring in'Da Noise, Bring in'Da Funk"'a biletim var.
C'est toujours là comme White Noise, les services secrets ou la menace d'une guerre nucléaire.
Aslında hep oradaydı. Fondaki sesler, gizli servis ve hatta nükleer savaş tehdidi gibi, zamanla alıştığımız şeylerden biri gibiydi.
Joey, j'ai compris que tu as lu Don Delillo. White Noise est un de mes livres préférés. Vraiment?
Don Delillo'yu okuduğunu fark ettim. "Beyaz Burun" en sevdiğim kitaplardan biridir.
# Right now I want the girls and the boys and people making noise # # Let me hear you shout #
Ama şimdi kızlar ve oğlanlar ve diğer insanlar yükseltiyor sesini duyayım senin de sesini
Si on te cherche noise, dis-leur que tu es mon frère.
Burada sana bulaşan olursa, ona kardeşim olduğunu söyle.
because...? did cos? much noise...
çünkü çok gürültü yapıyorduk, çok sarhoştuk.
Il y a une dépense de 2066 dollars à The Noise Room et une autre dépense de 5475 à la Bijouterie Gerstein.
- Peki - Tamam. The Noise Room'da 2066 dolarlık işlem var.
Ils ont dépensé une fortune, à juste essayer de décoder des parasites.
Bunun sonucunda Ruslar, Bildiğimiz beyaz gürültüyü Çözmek için deliler gibi çalışıyorlardı. ( White noise :
Once I rose above the noise and confusion
Bir zamanlar tüm bu sesin ve karmaşanın üzerinde yükselmiştim.
Tu sais, Papa, j'ai vu le film "White Noise", et dedans ils utilisent les parasites d'une radio pour parler aux morts.
Baba, Hayalet Sesler filminde görmüştüm adamlar radyo dalgalarını kullanaraktan ölülerle iletişim kuruyorlardı.
Chaque étiquette rouge marque une entrée annotée "bruit".
Kırmızı sekmeli her giriş "Noise" diyor.
"Bruit" pourrait être le mot de passe d'un compte bancaire caché.
"Noise" belki de bir paroladır. Sanki gizli bir banka hesabı gibi.
C'était pas sage de chercher noise à B.I.G.
B.I.G.'le uğraşmak tekin değildir
Tu ne voulais pas chercher noise aux deux à l'intérieur.
İçerdeki ikisine bulaşmak istemezsin.
Don't let'em tell you that there s too much noise
* İzin verme çok gürültü oluyor diyenlere *
- Noise un jour, noises toujours.
Bir kez kötüye gidersen, iyiye dönemezsin.
Eda était saoul et cherchait noise, il savait pas ce qu'il faisait.
Eda geldiğinde sarhoş ve kavgaya hazırdı.
White Noise était son livre préféré.
En sevdiği kitabın "Beyaz Gürültü" olduğunu biliyor muydun?
DEMI-FINALES RÉGIONALES Concours national JOYFUL NOISE
Neşeli Ses Yarışması Bölgesel Yarı Finaller
Concours national JOYFUL NOISE FINALE RÉGIONALE
Ulusal Neşeli Ses Yarışması Bölgesel Finalleri
Bienvenue à la finale régionale de Joyful Noise.
Bölgesel Neşeli Ses Finalleri'ne hoş geldiniz.
- Qu'est-ce que c'est? - Le billet de Randy pour la finale du Joyful Noise.
- Randy'nin Neşeli Ses Finallerine bileti.
Mesdames et messieurs, bienvenue à la finale du Concours national Joyful Noise.
Bayanlar ve baylar Ulusal Neşeli Ses Yarışması'nın finallerine hoş geldiniz.
Concours national JOYFUL NOISE PREMIÈRE PLACE
Ulusal Neşeli Ses Yarışması Birincilik
♪ Makin'all that noise ♪
* Yaygara yapıyor devamlı *
Noise Fa! Frère Long!
Koca ağızım!
Noice devrait être "Noise," ou on lit "no ice".
"Noise" S ile okunur, öteki türlü "no ice" olur.
♪ Do-do-do-dat ♪ ♪ Sans un bruit
♪ Do-do-do-dat dat-do-dat ♪ ♪ Without a noise
♪ Buddy, you re a boy, make a big noise ♪
* Dostum çok gürültülü bir çocuksun *
Chanceux que ma femme aime la façon dont tu amènes le bruit, la façon dont tu amènes le funk.
Kadınım "Bring the Noise" ve "Bring the Funk" ı sevdiği için şanlısın.
♪ Tout le bruit et la hâte ♪
♪ All the noise and the hurry ♪
Mais je suis ici pour m'éclater
But I'm here to make some noise
Et très rarement, se produit un scandale tellement délicieusement sordide qu'il étouffe tous les autres bruits.
ve bir kere fırsatı oldu mu, skandallar gelmeye başlar. 23 00 : 01 : 08,335 - - 00 : 01 : 13,900 so deliciously sordid its roar drowns out all other noise.
Est-il assez... coco-noisé?
Yeteri kadar hindistan cevizi koymuş muyum? Bekle!
Bruit.
Noise.
Le cochon a mangé ton casque antibruit.
Hey, Ben, domuz noise canceller kulaklığını * yedi.