Translate.vc / Français → Turc / Norton
Norton traduction Turc
509 traduction parallèle
Norton, vérifiez s'il neige dans toute la région.
Norton, her yerde kar var mıymış öğren.
M. Morton, une tasse.
Norton, bana bir bardak ver.
Vous êtes très gentil de vous déranger.
Zahmet edip bizi görmeye gelmeniz gerçekten çok güzel Bay Norton.
NORTON J. WHITE DIRECTEUR DU MORNING PRESS
YAYINCI - THE MORNING PRESS
D'abord la nièce d'un Président, Emily Norton, le quitta en 1916 et périt avec son fils en 1918 dans un accident.
Önce, bir başkanın yeğeni Onu 1916'da terk eden Emily Norton... 1918'de oğullarıyla birlikte bir trafik kazasında öldü.
Cette annonce. "M. et Mme Norton annoncent les fiançailles de leur fille Emily avec M. Kane."
Bu duyuru : " Bay ve Bayan Thomas Monroe Norton... kızları Emily Monroe Norton ile...
Emily Monroe Norton. La nièce du Président des États-Unis!
Emily Monroe Norton, ABD başkanının yeğeni.
Emily n'était pas un "Bouton de Rose".
Bayan Emily Norton "Rosebud" değildi.
La dernière maison au bout de Norton Lane.
Evet, Norton caddesinin sonunda.
Néanmoins, la vie de cet enfant est en danger... dans la jungle.
Bay Norton insan hayatının çocuğun kurtarıldığı vahşi ortamdan kurtulması gerektiğini kabul edecek mi?
- Je suis désolée, M. Morton.
Özür dilerim, Bay Norton.
Pardon, M. Norton.
- Affedersiniz, Bay Norton.
Oncle Charlie, je te présente M. Norton.
- Evet. - Charlie Dayı, Bay Norton. - Tanıştığımıza çok sevindim.
Norton m'a montré les chiffres de vente.
- Norton'un ofisinden geliyorum. Sene ortası satış kayıtları çıkmış.
Qu'est-ce que je dis à Norton pour ce boulot?
Norton'a ne söyleyeyim? Sana teklif ettiğim iş ile ilgili?
Je croyais que c'était sans cérémonie.
Pardon, bay Norton, bu kadar resmi olacağımızı bilmiyordum.
Pour tout dire, je ne vous aime pas, M. Norton.
Aslında sizden de hiç hoşlanmadım bay Norton.
Bravo, M. Norton.
Güzel hareketti, bay Norton.
Le suicide est la première chose à laquelle j'ai pensé.
Bay Norton, intihar aklıma gelen ilk şeydi.
Mais il n'y a pas un seul cas de suicide par saut de l'arrière d'un train en marche.
Ama bay Norton, bunca intihar arasında, bir tane bile hareket eden bir trenin en son vagonundan atlama yok.
Non, c'est fichu, M. Norton. Il va falloir cracher et vous le savez!
Hayır, bay Norton, battık ve burnumuza kadar ödeyeceğiz, bunu biliyorsun.
Si c'était un suicide, comme dit Norton?
Belki de Norton haklıdır, belki de intihardır.
S'il n'y avait pas Norton et sa manie des procédures, elle aurait déjà les flics à ses trousses!
Norton ve onun firma poliçesiyle ilgili saçma fikirleri için olmasaydı polisleri öyle hızlı peşine takardım ki başı dönerdi.
Note confidentielle à M. Norton.
Bay Norton'a not. Çok gizli.
Je suis allée seule au cinéma, mais j'ai déjeuné avec Mary Norton.
Sinemaya yalnız gittim ama yemeği Mary Norton ile yedim.
Je l'ai accompagnée à l'autobus et suis rentrée seule.
Onunla otobüse kadar yürüdüm, sonra da tek başıma eve geldim. Mary Norton'u yıllardır görmedim.
Soudain May Norton et sa cousine sortirent du restaurant.
Bir anda yemek odasından Mary Norton ve şu aşırı gelişmiş kuzeni çıktı.
Vous vous rappelez Mme Norton.
- Alec, Bayan Norton'u hatırlıyorsun, değil mi? - Korkarım hatırlamıyorum.
Ils sont venus ensemble malgré tout.
Gördünüz mü? Norton'lar birlikte gelmiş. Dedikodulardan sonra...
Richard, appelle le Dr Norton!
Oh, Richie, Richie, çabuk Doktor Norton'u ara.
Le labo confirme le diagnostic du Dr Norton.
Laboratuvar sonuçları Doktor Norton'un ilk bulgularını doğrular nitelikte.
J'appelle le Dr Norton.
Dr. Norton'u arayacağım.
Ici le Dr Norton.
Dr. Norton konuşuyor.
Appeler le Dr Norton.
Dr. Norton'u ara.
Le Dr Norton est-il là?
Dr. Norton orada mı?
Je préfère parler au Dr Norton.
Dr. Norton ile konuşmayı tercih ederim.
On verra le Dr Norton lundi.
Pazartesi günü Dr. Norton'u görmeye gideceğiz.
J'appelle le Dr Norton. Il te reprendra tes comprimés!
Ve ben şimdi Dr. Norton'u arayıp sana bu hapları artık vermemesini isteyeceğim.
Le Dr Norton devait revenir!
Dr. Norton neden hala dönmedi? Döneceğini söylemişti.
Voulez-vous me laisser avec ma femme et mon fils, Dr Norton?
Dr. Norton, beni karım ve oğlumla yalnız bırakır mısınız?
Tout appartenait à un certain Norton.
Tüm bunlar Bay Norton'a aitti.
Il aimait à expérimenter les vins. Mais sa femme ne les aimait pas.
Bay Norton şaraplarla çok ilgilenirdi ama eşinin buna uyduğu söylenemez.
Peggy Norton et sa sœur Min qui rongent des os comme Rintintin!
Peggy Norton ile kız kardeşi Min. Kemiriyor kemikleri sanki Rin Tin Tin.
- J'ai parlé à Norton.
- Ciddiyim Walter, Norton'la konuştum.
Écoutez!
Canınızı sıkmayın, bay Norton.
Mme Norton, s'il vous plaît.
- Alo, Bayan Norton orada mı acaba? - Evet. Bekleyecek misiniz?
Tu as vu les Norton?
- Merhaba, Sara. Cary.
Téléphonez au Dr Norton.
Sakin ol. Telefonu al ve Dr. Norton'u ara.
Comment va Ed?
Ama benim bilmek istediğim şey... - Dr. Norton, Ed nasıl?
Birkett, Norton, venez ici.
Müsadenizle itiraz edeceğim, efendim.
Un.
Birkett, Norton, el atın.