Translate.vc / Français → Turc / Oda
Oda traduction Turc
16,059 traduction parallèle
Je vais vivre avec un sac à dos pendant les prochaines semaines, prendre les repas dans ma chambre, regarder de la mauvaise télé-réalité... tu sais, ma vie.
Bir kaç kafta dolanacağım, oda servisinden sipariş vereceğim, kötü reality şovları izleyeceğim... bilirsin, benim hayatım.
La chambre ne m'intéresse pas.
Oda umurumda bile değil.
Service de chambre.
Oda servisi.
Mon Dieu, je suis la pire coloc.
Tanrım berbat bir oda arkadaşıyım.
Au lieu de cela vous fait un amerrissage forcé mes appels pour sortir avec le gars qui a récemment enlevé votre colocataire.
Onun yerine beni meşgule atıp son zamanlarda oda arkadaşını kaçıran adamla takıldın.
On est colocs à cause d'un ordi
Bir bilgisayar üniversitede bizleri oda arkadaşı yaptı. #
Oubliez le concert, prenez une chambre près de Wickford.
Canlı müziği boş ver! Wickford Marina'dan bir oda tut.
Chambre 116.
116. oda.
Je vais aller dans cette chambre quand le bébé naîtra.
Bebek geldiğinde bu oda da yatacağım.
Ok, je dirai que cette salle est la morgue de la prison et cette structure est la poche souterraine pour abriter les déchets biomédicaux.
- Ben, bu oda cezaevi morgu ve bu yapı da biyomedikal çöpler için bir yer altı boşaltım yolu.
Demande au service de chambre. Merci.
- Oda servisine sor onlar bilir.
Côtés est aussi.
- Doğu tarafı 2. oda.
- Epaule démise en salle 1.
- Çıkık omuz, güney tarafı 1. oda.
Ce soir, devant sa sœur et une pleine salle d'étrangers, je dois demander...
- O yüzden bu gece kardeşi ve bir oda dolusu yabancının önünde bir sorum var.
Cette pièce est pour Kelly et toi...
Bu oda seninle Kelly için.
Comment va, coloc'?
Nasılsın oda arkadaşım?
Ici, il pourrait y avoir une pièce?
Şurada başka bir oda olabilir mi?
Chambre 606.
Oda 606.
Donc, j'ai écrit le code et ensuite il l'a envoyé à son contact.
Bende kodu yazdım ve oda bağlantısına gönderdi.
C'est la porte juste à côté.
Orası grip aşılarını yaptıkları oda.
Monsieur, la chambre est un vrai bain de sang.
Efendim, tum oda kan banyosuna donmus.
Le lit...
Yatak... oda...
C'est la maison où est née Shruti. C'est la pièce où elle a grandi.
Burasi Shruti'nin dogdugu ev burasi buyudugu oda.
Et voici la pièce ou le cauchemar est arrivé!
Kan donduran kabusun meydana geldigi oda burasi!
Si la moindre goutte de sang du domestique était tombé dans la chambre et même si elle avait été nettoyée... la médecine légale l'aurait découvert.
Usagin bir damla kani bile odaya dusseydi ve hatta oda temizlenseydi bile adli tip uzmanlari yine de onu ayirt edebilirdi.
Il y a un peu de place pour toi.
Hey, burada senin için de bir oda var.
Je suis ta coloc. Je m'appelle Maisie.
Ben oda arkadaşın Maisie.
- Attends, j'ai choisi une autre
- Ama ben farklı bir oda arkadaşı...
J'appelle mon conseiller et je vais avoir une nouvelle coloc.
Danışmanımı arayıp yeni bir oda arkadaşı isteyeceğim.
Je n'arrive pas à suivre toutes tes ceintures moches mais je pense que tu ne devrais pas changer de coloc.
Tüm o çirkin kuşaklarını aklımda tutamıyorum ama bence oda arkadaşını değiştirmemelisin.
J'ai eu une expérience similaire avec une colocataire.
Ben de oda arkadaşımla benzer bir durum yaşamıştım.
Le vieil homme qui possédait cet endroit utilisait la salle de bain comme chambre noire.
Buranın sahibi olan ihtiyar banyoyu karanlık oda olarak kullanmış.
Cette pièce, dans laquelle on est, est un espace clos.
Bu oda... şu anda içinde bulunduğumuz, kapalı bir alan.
Je demande juste un endroit sans risque de légionelle.
Tüm istediğim Lejyoner Hastalığı olmayan bir oda.
Interrogez ses colocataires.
Oda arkadaşı ile konuşun.
Vous vouliez une chambre plus agréable, vous avez eu la suite de l'archevêque.
Daha güzel oda istediniz size başpiskopos'un dairesini verdim.
cendriers, briquets, odeur incrustée dans les tissus.
Kül tablaları, çakmaklar, döşemelerde oda kokusu var.
Son cothurne a dit qu'Howard avait été convoqué par ses futurs confrères le 5 novembre, cela faisait sans doute partie du bizutage rituel.
Oda arkadaşı 5 Kasım'da Howard'ın sözüm ona kardeşleri tarafından toplantıya davet edildiğini söylemiş. Büyük ihtimalle rutin olmuş yeminlerin edildiği kabul sınamasının bir parçasıydı.
Wynn n'est pas armé, dans une pièce remplie de gardes.
Wynn silahsız ayrıca bir oda dolusu koruma olacak.
Elle avait prépayé sa chambre à Kahala Resort Mais d'après leurs archives, elle ne s'est jamais présentée.
Kahala Resort'da oda parasını peşin ödemiş fakat kayıtlara göre hiç giriş yapmamış.
C'est juste que ma colocataire n'est toujours pas là, et ça fait trois jours. Oui.
Üç gün oldu ve oda arkadaşım hala gelmedi.
C'est dur, car il y a eu toutes ces activités, et tout le monde y va avec sa colocataire, et j'avais dans l'idée qu'elle et moi pourrions traîner et apprendre à se connaître, et je croyais que cette première semaine était supposée être... Un moment magique.
Zor oluyor çünkü herkes oda arkadaşıyla etkinliklere gitme eğiliminde ve oda arkadaşımla ilgili planlarım vardı birbirimizi tanıyacaktık ve birinci sınıfın ilk haftasının büyülü bir zaman olması gerektiğini düşünmüştüm.
Pendant ce temps, Axl avait ses propres problème de coloc... Environ un million.
Bu sırada Axl'ın da birkaç milyon oda arkadaşıyla sorunu vardı.
Le quatrième jour de fac toujours sans nouvelle de sa coloc,
Birinci sınıfın dördüncü gününde görünürde hiç oda arkadaşı yoktu.
Et si ça concerne sa coloc?
- Ya oda arkadaşıyla ilgiliyse?
Cette histoire de coloc la chagrine.
Oda arkadaşı konusunda tedirginleşmeye başlamış.
Mais, hé, on peut toujours aller à la soirée d'échanges collocs.
Olsun yine de kaynaşmaya ve oda arkadaşları oyunlarına gidebiliriz.
Tu vois? C'est cool d'avoir une 3ème année comme coloc.
Aslında üçüncü sınıf bir oda arkadaşımın olması harika.
J'avais demandé une simple.
Tek kişilik oda istedim.
Sa coloc est enfin arrivée.
Evet. Oda arkadaşı sonunda gelmiş.
Ooh, du nouveau pour la chambre?
Oda için yeni bir şey mi aldın?