Translate.vc / Français → Turc / Otan
Otan traduction Turc
487 traduction parallèle
Mais avec l'OTAN, il est à nos côtés.
Ama artık, NATO aracılığıyla bizim tarafımızda.
Premièrement, il fait partie de la défense de l'OTAN. Deuxièmement, de la défense des USA contre une agression ennemie... par air ou par mer.
Bir, NATO savunmasının bir parçası olmak ve iki, Birleşik Devletler'i hava veya denizden gelen düşman saldırılarına karşı korumak.
Du Commandement OTAN Nord.
Geldi mi? NATO, Kuzey Atlantik kumandanından.
Message du Commandement OTAN Nord.
COMNATOKUZEY'den mesaj var efendim.
Message du Commandement OTAN Nord.
Kaptana haber ver. COMNATOKUZEY'den mesaj var.
Puisqu'il n'a pas d'immunité diplomatique, pour l'OTAN, la Grande-Bretagne ne nous ayant pas reconnu, Mundt s'est caché.
Diplomatik dokunulmazlığı olmadığından ve NATO bizim egemenliğimizi tanımadığından Mundt saklanma yolunu seçti.
On parlera plus tard... de votre projet de l'OTAN.
Senin NATO projeni sonra tartışacağız.
Écoutons Numéro Deux, qui est en charge de notre projet de l'OTAN... le projet le plus ambitieux que le Spectre ait jamais entrepris.
SPECTRE'nin şimdiye kadar ele aldığı en hırslı proje olan... NATO projesini, sorumlusu İki Numara'dan dinleyeceğiz.
Il est dans une centre médico-social... commodément situé près d'une base aérienne de l'OTAN.
Bir NATO hava üssünün yanına uygun olarak yerleştirilmiş bir sağlık kliniğinde.
C'est une sortie d'entraînement normale, et vous serez accompagnés... par un représentant de l'OTAN, le Commandant Derval.
Bu bir normal eğitim uçuşu. NATO temsilcisi size eşlik edecek, Kumandan Derval.
Major Derval de l'OTAN.
NATO'dan Binbaşı Derval.
- B-N-R, vol d'entraînement de l'OTAN.
OBNR, efendim.
Deux bombes atomiques... numérotés 4-5-6 et 4-5-7... qui étaient à bord du vol OTAN 7-5-9... sont maintenant entre les mains du Spectre.
NATO 759 uçuşunda yüklü bulunan, 456 ve 457 numaralı iki atom bombası, şimdi SPECTRE'nin elinde.
Vous travaillerez avec l'OTAN, la CIA... et toutes les unités alliées de renseignement.
NATO, CIA ve tüm müttefik haberalma birimleri ile çalışacaksınız.
- En Angleterre. Il est Commandant là-bas, dans les forces de l'OTAN.
Oradaki NATO kuvvetlerinde kumandandır.
A la suite d'une entrée à Berlin-Ouest des Russes et des Allemands de l'Est, 2 divisions de l'OTAN ont tenté une percée dans la ville assiégée mais ont été submergées par les forces communistes.
Bir saat önce Rus ve Doğu Alman askerlerinin silahlı olarak... Batı Berlin'e girmesini takiben... iki NATO zırhlı bölüğü şehre ulaşma teşebbüsünde bulundu. Ancak sayıca üstün Komünist güçler tarafından bastırıldılar.
Dans cette situation, il se peut que le président américain menace de donner le feu vert nucléaire aux forces de l'OTAN pour montrer la détermination collective au cas où les Russes attaqueraient.
Bu durumda, Amerikan başkanının... olası bir Rus saldırısı karşısında ortak kararlılığı göstermek amacıyla... NATO güçlerine taktik nükleer silahlar... kullanma izni verme tehdidinde bulunmaktan başka... bir seçeneği kalmayabilir.
L'OTAN devrait reposer encore plus sur des armes nucléaires même si les Russes attaquent avec des armes conventionnelles.
Bu dönemde, Rusya konvansiyonel silahlarla saldıracak olsa bile... NATO'nun güvenirliliğinin nükleer silahlarla güçlendirilmesi planlanmaktadır.
Au cours d'une récente simulation de conflit en Europe tenant compte de l'utilisation limitée d'armes nucléaires tactiques, l'OTAN a estimé que plus de 2 millions de non combattants risquaient d'être grièvement ou mortellement atteints.
Sadece taktik nükleer silahların kullanıldığı... bir NATO senaryosu sonrasında... Avrupa'da 2 milyondan fazla... savaşla doğrudan bağı olmayan kişinin... ciddi ya da ölümcül şekilde yaralanacağı hesaplanmıştır.
La plupart des 750 missiles balistiques à moyenne portée aux mains des Russes et pointés sur les pays européens de l'OTAN, sont propulsés au moyen d'un combustible liquide et sont stockés sous terre.
Şu an Rusya'nın elinde bulunan... ve Avrupa'daki NATO ülkelerini hedef alan... 750 orta menzilli balistik füzenin önemli bir bölümünün... sıvı yakıtla çalıştığı... ve yerin üstünde saklandığı düşünülmektedir.
En exercice pour l'OTAN...
NIATO için küçük bir eğitim egzersizi...
- L'OTAN.
- NATO.
- Les pays de l'OTAN.
- NATO ülkeleri. Elbette, evet.
Une carte secrète et détaillée de la défense antimissile de l'OTAN a récemment été préparée sur deux transparents qui ne forment un tout que réunis.
Gizli olan NATO'nun füze savunma sisteminin ayrıntılı planları geçenlerde, birbirlerini tamamlayacak şekilde iki ayrı parça olarak kaplandı.
L'Otan, tu connais?
- Sen NATO'nun ne olduğunu biliyor musun?
Anatole. C'est pas comme si la France était encore à l'Otan.
Anatole, Fransa NATO'ya yeni dahil oldu.
Quel est mon plan pour m'emparer des milliards de l'Otan?
Sizlere Nato tarafından. hazırlanan planı anlatacağım
Le train des fonds secrets de l'Otan partira demain 16 juillet de la gare du Nord à 18h56.
NATO'nun Gizli ödeneklerini taşıyan bu Tren... Yarın, Yani 16 Temmuz Günü, Saat 18 : 56'da "Gare du Nord" istasyonundan hareket edecek.
Voici six documents classés Ultra-secret concernant l'OTAN.
Evet, tamam. Burada. Ona söylerim.
L'OTAN était ma spécialité. Vous n'arrêtez pas de le répéter.
Burada NATO'ya ait düzenlenmiş altı adet çok gizli doküman var.
L'OTAN.
Hayır.
Elles sont très simples. Par exemple : vous êtes fonctionnaire civil à l'OTAN.
Siz NATO'da sivil olarak çalışıyorsunuz askerlere nazaran otoritenizi nasıl değerlendirirsiniz?
Il y a des fuites à l'OTAN, c'est connu.
Bunun benimle ne ilgisi var?
Laquelle? Nous savons que le spécialiste russe de l'OTAN,
Gördüğünüz gibi NATO'nun Rus ayağının başı olan, Boris Kusenov'un Washington'da sığınmacı olarak bulunduğu bilgisine sahibiz.
Boris Kusenov vit et déclare que vous étiez son contact. Les documents de l'OTAN que vous lui avez remis portent votre nom, sont paraphés et annotés par vous.
Amerikalılar, ona verdiğiniz NATO dokümanlarını ele geçirdiler üzerlerinde sizin adınız var, üzerlerinde sizin imzanız var, hatta sizin tarafınızdan mühürlenmişler.
Voici le colonel Salan Zim, président de l'Érythrée, qui arrive ø Paris, nouvelle étape de ses visites dans les pays de l'OTAN.
İşte, Eritre Başkanı Albay Salan Zim'in NATO ülkelerini kapsayan turunun ilk ayağında Orta Doğudan Paris'e geldiği uçaktan inerken çekilen filmi.
Ce mécanisme de minuterie a été désigné un No9 en 1958 lors d'une réunion de l'OTAN sur les agences de contre-espionnage.
Bu ayrıntılı zamanlama cihazının bir No9 için tasarlandığı 1958'deki karşı casusluk amaçlı NATO toplantısında tanıtılmıştı..
Au fait, les gens de l'OTAN sont ravis par vos derniers travaux.
Bu arada, NATO'daki insanlar, iki dosya üzerinde yaptığın çalışmalardan çok memnun olmuşlar...
Quand les premieres rumeurs nous sont parvenues... il y a 3 ans... nos experts en balistique ont affirmé devant l'OTAN... qu'il faudrait au moins 10 ans aux Soviétiques... pour mettre au point un appareil à commande mentale atteignant Mach 5.
Üç yıl önce ilk söylentiler Sovyetler Birliği dışına sızmaya başladığında silah stratejistlerimiz, NATO önünde, emin bir biçimde Sovyetlerin düşünce kontrollü silahlara sahip bir Mach 5 uçağı yapmasının en az 10 yıl süreceğini söylediler.
Cet appareil est massivement blindé... c'est un blindage Nordoc de l'OTAN qui a 2 cm d'épaisseur.
Tüm gemi 2.5 cm kalınlığındaki Nordoc NATO zırhı ile korunmaktadır.
L'OTAN a la responsabilité multilatérale de résoudre ce problème, messieurs.
NATO'nun bu problemi çözmek için ortak sorumluluğu var.
Les Américains, l'OTAN, les Japonais.
Amerikalılar, NATO, Japonlar...
A l'ordre du jour, les discussions avec l'OTAN sur le désarmement mutuel.
Gündemde NATO ile karşılıklı silahsızlanma görüşmeleri var.
L'adoption des propositions de l'OTAN ne compromet pas notre défense.
NATO'nun tekliflerini benimsemek savunma pozisyonumuzu zayıflatmaz.
Dois-je rappeler au comité notre supériorité écrasante sur les forces de l'OTAN avant que nous ne l'abandonnions?
Karşı tarafa teslim etmeden önce, komiteye, NATO kuvvetlerine karşı tartışmasız üstünlüğümüzü hatırlatmam mı gerekiyor?
L'OTAN contre-attaquera avec des armes nucléaires.
NATO nükleer silahlarla karşı taarruza geçecektir.
- L'Otan déménage!
- Oh öyle ha...
Il est économiste à l'OTAN.
Bu mümkünden de fazlası. Bu doğru.
De l'OTAN?
Kimse pozisyonundan ötürü seni aklına getirmez.
J'enquête sur l'OTAN dont vous êtes un membre éminent...
Görüşmemiz sırasında resminizi çizmemin bir sakıncası var mı?
L'importance des gens à l'OTAN n'a rien à voir avec le port de l'uniforme.
Çok güzel. Bu yüzden hepsinin üzerinde kararlarınızı uygulayabiliyorsunuz.