Translate.vc / Français → Turc / Pair
Pair traduction Turc
708 traduction parallèle
Un marin hors pair mais une vraie vipère.
Denizciliğine diyecek yok ama insan değil yılan.
Vous êtes une avocate hors pair.
Sen ikimizden de iyi bir avukatsýn. Steve, bir anlaţma yapalým.
- Bon, Les, pair ou impair? - Impair.
- Pekala, Les, tek mi, çift mi?
Berthe, ton père est un pair de France et a de nombreuses responsabilités à assumer.
Berthe, baban bir Fransız dükü ve ilgilenmesi gereken çok mühim sorumlulukları var.
Mademoiselle, quand je serai grande, je serai pair de France?
Matmazel sizce büyüdüğüm zaman dük olabilir miyim?
Je vous rappelle qu'en tant que pair, je n'ai pas de compte à rendre.
Fransa dükü olduğumu hatırlatırım.
" Au vu de l'Article 29 de la Constitution demandant qu'aucun Pair ne soit arrêté sauf par la Chambre, nous avons ordonné ce qui suit :
" Anayasanın 29 fıkrasına göre yasama meclisi tarafından tutuklanıp, düklüğü alındıktan sonra şu emirler uygulanacaktır :
Son frère et lui étaient des amis hors pair!
O ve abisi kadar sarsak birini görmedim!
Les jumelles sont dans des camps opposés, donc leurs votes vont de pair.
İkizler her zamanki gibi farklı taraftalar...,... bu yüzden ikisinin oyu farklı.
Une danseuse hors pair, mais qui manque de patience.
Biraz tuhaf bir kız. Ayaklarında cevher yattığı için üzülüyor.
C'était un métallurgiste hors pair.
Birinci sınıf bir metalurjistti.
Louis D'Ascoyne Mazzini, duc de Chalfont en tant que pair d'Angleterre, vous êtes accusé de meurtre.
Louis D'Ascoyne Mazzini, Chalfont dükü... bir İngiliz asilzadesi olarak, cinayetle suçlanıyorsunuz.
Tous hors pair, le noir, Buffalo Bill, du tonnerre! Abandonner parce que je suis un pauvre diable... alors qu'il faut si peu...
Melina, her şey var, biliyorsun : tüm oyunlar zenci adam, Buffalo Bill, senaryo ve yelkenleri salmam gerekiyor çünkü parasız budalanın tekiyim.
C'est un officier hors pair.
Görevdeki en iyi subaydır o.
Apparemment, vous n'avez pas connu ça en Afrique, mais sur le continent, c'est un honneur qui va de pair avec le grade.
Belli ki Afrika'da peşinde değilmişler. Ama burada yüksek rütbeli subayları sürekli gözlem altında tutuyorlar.
Mieux que ça. J'ai été un producteur hors pair. Dites-leur ça, à la direction.
- Yönetmenlikde harika bir iş çıkardım İdarecilere söyle bunu
Certes, c'est un pair du royaume.
doğal olarak. sonuçta bölgenin soylusu o.
Au prix d'énormes sacrifices de toutes sortes, Ie cirque Alberti est venu chez vous! Ce soir, un Grand gala de Famille hors pair!
Alberti Sirki büyük bir fedakârlık ve özveri ile şehrinize gelmiş bulunuyor ve bu gece daha önce hiç görmediğiniz güzellikteki bir gala ile sizleri büyüleyecek.
22, noir, pair et passe.
Siyah 22.
Vous êtes recommandée comme indicatrice hors pair.
Piyasadaki en iyi yankesici gammazı olarak seni tavsiye ettiler.
Le charme et la fiabilité vont rarement de pair.
Cazibe ve güvenilirlik bir arada çok nadir bulunur.
Vous êtes différent, exceptionnel, un homme hors pair.
Ama siz farklı... özel bir insansınız.
Je vais la lire doucement et distinctement, car je veux que toute la Cour sache que vous êtes un expert hors pair en chiromancie, tables tournantes, et pour prédire l'avenir dans les feuilles de thé.
Bunu yavaş ve anlaşılır şekilde okuyacağım... Mahkemenin, sizin, el falı, iskambil ve kahve falında, ne kadar iyi olduğunuzu anlamasını istiyorum.
Pair ou impair.
Çift sayılarda aynı.
Noir pair.
Siyah ve tek.
L'art du sabre va de pair avec un esprit chevaleresque.
Kılıç kullanmada usta olmak centilmenliği gerektirir.
L'art du sabre va de pair avec un esprit chevaleresque.
Kılıç kullanmak centilmenliği gerektirir.
Pour un nombre pair, alors c'était le privilège de Terry.
Çift sayı ise, bu Terry'nin ayrıcalığı olacaktı.
S'il y a un chiffre pair, il y a de l'espoir.
Sayı çift olsa olaylar iyi yönde değişebilir. Sonra da refleks halini alır.
Le lieutenant Cantrell, un tireur hors pair, et ce, quelle que soit l'arme, depuis qu'il est cadet à Hudson, a raté son coup avec un pistolet de service à 40 m.
Teğmen Cantrell, kayıtlara göre Hudson'daki öğrencilik günlerinizde bile, bütün silahlarda... keskin nişancıymışsınız... nasıl olduda 50 adımdan ıskaladınızr...
Un jour, j'ai fabriqué une cuisinière hors pair.
Onu sökmeden evvel 46 pound kazanmıştım.
Vous êtes une cuisinière hors pair, une hôtesse parfaite et un jour, vous ferez une excellente épouse.
Olağanüstü iyi bir aşçısınız ve nazik bir ev sahibesi. Sizinle evlenecek adam ne kadar mutlu olacak.
Il faudrait qu'il soit un nageur hors pair pour arriver ne serait-ce qu'ici.
Buraya kadar gelmek için bile dünyanın en iyi yüzücüsü olması gerekirdi.
je sais bien que c'est pas le moment de parler de ça mais si je vous disais que je connais un client hors pair, gavé d'oseille, un restaurateur.
Bunu söylemenin sırası değil, biliyorum ama çok zengin bir adam tanıyorum. Bir restoran sahibi.
- Pair.
Şuna bakın Ben çift sayıya oynuyorum.
Ça fait 1325 mons sur pair.
Toplam 1,325.
5 et 1, pair.
Beş ve bir çift eder!
Pair?
- Tek?
- Vraiment personne sur pair?
Kimse çifte oynamadı?
C'est pair, n'est-ce pas?
Çift geldi, değil mi?
C'était bien pair!
Çift gelmişti zarlar, değil mi?
Ce sera "pair".
Ben tek olacağım.
C'est un homme bon, et un pair du royaume.
Çok kibar, sevecen biri. Kraliyet ailesinin de yakını.
Pair.
Çift.
- Pair.
- Çift.
Attendre pair.
Biraz bekleyin! Aşağı iniyorum!
Attendre pair.
Bekleyin...
Vous êtes un flic hors pair, Jim.
Sen iyi bir polissin Jim. En iyilerden birisin.
J'ai dix candidats hors pair pour ce boulot.
Bu iş için sekiz, belki de on adet üst düzey adayım var.
Pair.
- Ben de.
Personne sur pair?
- Tek.