Translate.vc / Français → Turc / Pakistan
Pakistan traduction Turc
1,405 traduction parallèle
Il y avait 3000 journalistes ici pendant la guerre en Afghanistan.
Afganistan savaşı sırasında Pakistan'da 3000 muhabir vardı.
Pour embarrasser le Pakistan, en accusant les extrémistes musulmans ou l'ISI de la disparition d'un journaliste américain.
Amerikalı bir gazetecinin kaçırılmasından dolayı İslami kökten dincileri ve istihbaratı suçlayarak Pakistan'ı küçük düşürmeye çalışıyorlar.
Nous sommes à L.A., au domicile de Daniel Pearl, le journaliste enlevé au Pakistan.
Sizlere Pakistan'da kaçırılan Daniel Pearl'ün Los Angeles'taki evinden canlı olarak bildiriyoruz.
Le Mouvement pour la restauration de la souveraineté pakistanaise revendique l'enlèvement et réclame un meilleur traitement des prisonniers détenus à Cuba.
Pakistan'ın Egemenliğini Kurtarma Milli Hareketi kaçırılma olayını üstleniyor. Ve Küba'da tutulan Amerikan esirlerine daha iyi davranılmasını istiyor.
"aucun journaliste américain ne doit entrer au Pakistan."
"Ve hiçbir Amerikalı muhabir Pakistan'a giremeyecek."
J'ai parlé au président Musharraf au Pakistan, de la situation.
Pakistan Devlet Başkanı Müşerref ile konu hakkında konuştum.
- C'est le conflit Pakistan-Inde.
- Pakistan-Hindistan meselesi.
Le consul sait comment survivre au Pakistan.
Amerikan Konsolosu Pakistan'da hayatta kalmayı biliyor.
S'il meurt, ça salira le Pakistan.
Başına bir şey gelirse Pakistan'ın adı lekelenir.
Un Indien au Pakistan est forcément un espion!
Pakistan'da bir Hintliysen kesin Hint ajanısındır.
Deux jours avant l'enlèvement, les U.S.A. Ont demandé au Pakistan de livrer Omar Saeed Sheikh.
Danny kaçırılmadan iki gün önce ABD Pakistan'dan Ömer Said Şeyh'i vermesini istedi.
Peshawar, Pakistan.
Peşaver, Pakistan.
Vous êtes venue au Pakistan en paix, en quête de vérité, avec votre mari.
Pakistan'a barış içinde geldin. Kocanla birlikte gerçekleri aramak için.
Vous quittez le Pakistan, veuve, après son assassinat.
Kocan vahşice öldürüldüğü için şimdi bir dul olarak ayrılıyorsun.
Quel message avez-vous pour le peuple du Pakistan?
Pakistan halkı için ne mesaj vereceksin?
Il est en instance d'appel devant la Cour suprême du Pakistan.
Üst mahkemeye temyiz için başvurdu.
Ok, mon opinion est qu'il faudrait chercher Ben Laden au Pakistan.
Bence Bin Ladin Pakistan'dadır.
La Russie, la Chine, le Pakistan et la Corée du Nord pensent que la meilleure action serait de se conformer aux exigences.
Rusya, Çin Pakistan ve Kuzey Kore yapılacak en iyi hareketin isteklere uymak olduğunu düşünüyor.
Quatre unités ont disparu d'un camp de l'armée Pakistanaise, il y a 12 semaines de ça.
12 hafta önce, Pakistan ordusunun bir üssünden dört ünite çalındı.
On a donc organisé une fête pour célébrer son anniversaire et son mariage avec sa cousine qui vient d'arriver du Pakistan!
Bu partiyi de hem doğum gününü hem de Pakistan'dan gelen kuzeniyle evliliğini kutlamak için yaptık!
L'oncle est en ville? Son voyage au Pakistan était le mois dernier.
Geçen ay Pakistan'daymış.
Il est allé également en Iran, en Bulgarie, au Pakistan, au Koweït, en Croatie, en Corée et en Slovénie.
Ayrıca İran, Bulgaristan, Pakistan, Kuveyt Hırvatistan, Kore ve Slovenya'da bulunmuş.
Pakistan, Ouzbékistan et Russie.
- Pakistan, Özbekistan ve Rusya.
Russie, Pakistan et Ouzbékistan.
- Rusya, Pakistan ve Özbekistan.
Si jamais vous, ou l'un des vôtres, entend parler de certaines choses, des personnes du Moyen-Orient, du Pakistan, vous nous aideriez beaucoup en nous informant.
Sen veya adamlarından biri, herhangi bir olaydan haberdar olursa, Orta Doğulular, Pakistanlılar hakkında, Bize bildirirsen, büyük yardımın dokunur.
Non, j'ai chopé ce microbe au Pakistan.
Pakistan'da kaptığım şu mikrop var ya..
Ecoute, au Pakistan, c'est un honneur d'être déposé par tes parents.
Pakistan'da çocukları ebeveynlerin okula bırakması bir onurdur.
Vous savez, au Pakistan ils font aussi ce genre de test mais ils disent à tout le monde qu'ils pourront être ingénieur ou docteur.
Pakistanda da buna benzer bir test yapıyorlar, ama orada herkese ya mühendis ya da doktor olacaklarını söylüyorlar.
Enfin, au Pakistan...
Pakistanda öyle...
Désolé, au Pakistan, pas ici.
Pardon, Pakistanda öyle, burada değil.
Je te parie qu'il pourrait me pondre 300 mots sur la coopération nucléaire entre l'Inde et le pakistan..
Eminim bundan bana Pakistan ve Hindistan arasındaki nükleer savaş hakkında bir makale çıkarabilirsin.
Mais, ce doit vraiment être le consulat pakistanais?
ama illa da Pakistan konsolosluğu olmak zorunda mıydı?
J'entends dire qu'il est de plus en plus difficile de faire des affaires au Pakistan.
Pakistan'da iş yapmanın gittikçe daha zorlaştığını duydum.
Je peux avoir un montant à 6 chiffres de plusieurs acheteurs, et ils auraient tous un os à ronger sur le Pakistan.
her alıcının hanesinden 6 hane silebilirim... ve hepsinin Pakistan'la görülecek hesapları olur.
Qu'est-ce que le Pakistan, le Niger et l'Afghanistan ont de commun?
Pakistan, Nijerya ve Afganistan'ın ortak noktası nedir?
Au Pakistan, on respecte la vie privée d'autrui.
Pakistan'da insanların mahremiyetine saygı gösterilir.
Mais j'espère un jour retourner au Pakistan, en espérant bien évidemment que votre culture laxiste ne m'aura pas assez corrompu au point d'être reconduit à la frontière.
Ama bir gün Pakistan'a geri dönmeyi umuyorum, tabii sizin fazla hoşgörülü kültürünüz tarafından bozulup ta sınırdan geri çevirilmezsem.
Ici, ils l'attribuent à mon héritage étranger mais même au Pakistan, ils me considèrent comme ce qu'on pourrait appeler être un roi de la léchouille.
Burada, bunu benim yabancı kültürüme bağlıyorlar, ama bana Pakistan'da bile, senin de tahmin edebileceğin gibi iyi niyetli yağcı diyorlardı.
Ça pourrait être culturel, puisque je viens du Pakistan et toi de Medora.
Bu kültürel olabilir, ki ben Pakistanlı, sen Medoralısın.
- Du Pakistan.
- Pakistan.
Mais il y a plus de terroristes que de fanatiques religieux au Pakistan.
Sen de benim kadar biliyorsun ki Pakistan'da mağaradaki dindar kaçıklardan daha fazla terörist var orada...
CHAÎNE DE L'HINDU KUSH 257 KM AU NORD DE PESHAWAR
Tiriş Mir, Orta Hindukuş Sıradağları Peşhaver'in iki yüz altmış km kuzeyi, Pakistan
Une jolie taupe, dans les renseignements pakistanais.
Oldukça iyi biri haber kaynağı, Pakistan Askeri İstihbaratı.
Vu la situation au Pakistan, vous devez surveiller vos arrières.
Şu sıralar Pakistan'da olan işlerden ötürü arkanı kollamak zorunda olduğunu anlıyorum.
Notre contact au Bureau des renseignements pakistanais, nom de code Marlin, est convaincu qu'Abdelrashid dirige Al-Qaida en Grande-Bretagne.
Pakistan İstihbarat Bürosu'ndaki Marlin kod adlı bağlantımız Abdelrashid'in El Kaide'nin Birleşik Krallıktaki adamı olduğuna emin. - O zaman neden Belmarsh Cezaevi'nde değil?
Marlin a ses entrées chez les Pakistanais.
Marlin Pakistan İstihbaratı'nın derinlerinde.
- Et Marlin? Le contact pakistanais d'Adam.
- Adam'ın Pakistan Gizli Servisi'ndeki adamı.
Né en Afghanistan au milieu des années 60, il a étudié au Pakistan et à Cambridge.
60'ların ortasında Afganistan'da doğdu, Pakistan ve Cambridge'de eğitim aldı.
En 2003, il est identifié comme chef d'un groupe terroriste pakistanais,
2003'te Pakistan'daki terörist organizasyonun lideri olarak teşhis edildi.
- J'ai bossé pour ce consortium au Pakistan.
- Özbekistan'daki bir kurum için çalışmıştım.
Ce qui est mauvais pour le Pakistan...
Pakistan için ne kötüdür.... ve Waseem için ne kötüdür...