Translate.vc / Français → Turc / Papillon
Papillon traduction Turc
1,716 traduction parallèle
- Tu mettais un noeud papillon?
- Hayır, takmazdım.
Avec tous ces génies, on peut juste soigner une plante ou un papillon!
Bir oda dolusu dahi var ve tüm yapabildiğimiz bitki çürümesini engellemek ve bir kelebeği sınıflandırmak.
- Un papillon, bien.
Kelebek kolyesi, güzel.
J'hallucine ou je suis en présence d'un papillon Xerces bleu?
Ben mi yanılıyorum, yoksa bu bir Xerces Mavisi Kelebek mi?
Les écailles d'une aile de papillon?
Kelebek kanadının pulu mu?
Ce qui veut dire que James a volé la voiture de Devon, et est retourné à la fête aux papillon.
Bu da demektir ki, James Devon'un dairesine girdikten sonra tekrar partiye döndü.
Je m'avance vers l'autel, en fond la chanson Only One de James Taylor. La fleuriste avait arrangé les pétales de pivoine en forme de papillon.
Sonra evlenirken James Taylor'ın "sadece sen" şarkısı müziksiz söylenecek ve o zamana kadar, çiçekçi kızlar şakayıkları kelebekler gibi havaya...
Quand un papillon a envie de se déplacer de façon verticale, une échelle... est la dernière chose à laquelle il pense.
Bir güve yukarılara doğru gezmeyi düşündüğünde merdiveni kullanmak aklına gelebilecek son şeydir.
Je suis piégé, comme un papillon!
Kendimi banyoda tıkılı kalmış bir güve gibi hissediyorum.
Bien sûr tu vas me dire qu'on ne sait pas ce que nous réserve l'avenir, et, mon Dieu, je prends un coup de vieux, bref, tu es comme un joli papillon, qui vole peut-être de fleur en fleur
İlişkinizin nereye gideceğini bize sadece sen söyleyebilirsin ve, Tanrım, bana kendimi yaşlanmış hissettiriyorsun. Henüz yeni gelişmekte olan bir kelebek gibisin muhtemelen çiçekten çiçeğe konuyorsun.
Ce papillon qui en émerge ne ressemblera pas à la chenille qu'il était.
Kelebek bir zamanlar olduğu tırtıla hiç benzemeyen bir şekille ortaya çıkacak.
Comme s'ils chassaient un papillon.
Sanki kelebek kovalamaya karar vermişler gibi.
Une fois qu'ils tournent pour chasser le papillon, ils laissent voir le chemin du papillon avec leurs traces.
Çünkü izciler kelebeği kovalayarak saptıklarında arkalarında bıraktıkları izlerle kelebeğin yolunu belli ediyorlar.
En trouvant quel papillon ils chassent.
Hangi kelebeği kovaladıklarını çözeceksin.
Dont une t'as poussé à te faire faire un tatouage de papillon?
Sana kelebek dövmesi yaptiran kiz hakkinda? - Hey, o olay...
Oh, mais Ted, si tu te débarrasse du papillon, comment on va savoir que t'es un strip-teaseur de Reno avec des problèmes de père?
Ama Ted, eğer kelebek dövmeni çıkartırsan herkes senin Reno'dan gelen, babasıyla sorunlar yaşamış bir striptizci olduğunu nasıl anlayacak?
Tu as un papillon de pétasse en bas de ton dos.
Kuyruk sokumunda bir kelebek var.
La moustique est snob. Elle kiffe le papillon, le libellule.
Hatun sivrisinekler hep daha fazlasını ister, bir güve ya da yusufçukla takılırlar.
Jean-Do, ça m'est égal que vous m'emmeniez avec vous au fond de l'océan, parce que vous êtes aussi mon papillon.
Jean-Do. Beni okyanusun dibine sürüklemene aldırmıyorum. Çünkü siz de benim kelebeğimsiniz.
Mon audition laisse à désirer et parfois, je crois entendre les battements de mon cœur mais je me dis que c'est le son des ailes du papillon.
Çokaz işitiyorum. Bazen kalp atışımı duyabildiğimi sanıyorum. Kendi kendime, bunun bir kelebeğin kanadından çıkan ses olduğunu söylüyorum.
Le temps de crier : "Minute, papillon!" j'étais dans la neige jusqu'au cou.
"Amanın, Nelly!" diye bağırırken ne olduğunu anlamadan, boynuma kadar kara battım.
Le papillon gracieux en prière.
Güzel kelebekten dua hareketine geçelim.
Je sais ce qui se passe, papillon.
Ne olduğunu biliyorum, havacı.
Minute papillon!
Acele etmesene, kızım.
Le nœud papillon, la jolie boutonniêre.
Papyonun ve yaka çiçeğin çok güzelmiş.
Je croyais que tu portais un timbre, une digue dentaire ou une maudite attache en forme de papillon.
Ben de gebelik önleyici bant ya da diş zımbırtısı ya da kelebek klipslerinden falan var sandım.
En vous donnant des baisers de papillon?
Kelebek öpücüğü falan mı denediniz? Çok komik.
- Regarde le papillon.
- Anne, bak, bir kelebek.
Papa, regarde le papillon.
Baba, bak, bir kelebek.
C'est un papillon.
Bir kelebek.
C'est comme... l'histoire de Tchouang-tseu et du papillon.
Bu bana... Tchouang-tseu ve kelebek hikayesini anımsatıyor.
Tchouang-tseu et le papillon?
Tchouang-tseu ve bir kelebek?
Le roi qui rêvait qu'il était un papillon, qui rêvait qu'il était un roi, qui rêvait qu'il était un papillon.
Kral bir kelebek olduğunu hayal ediyordu, sonra kral olduğunu, sonra kelebek olduğunu.
Celui du papillon.
Kelebek olan.
Si je réponds papillon, c'est que je vais bien.
Eğer "kelebek" deseydim, normal olduğumu kabul edecektiniz.
Je me suis toujours demandé si un papillon, en quittant son cocon, se rendait compte de sa beauté.
Hep merak etmişimdir, bir kelebek güvenli kozasından çıktığında ne kadar güzel bir hâle geldiğinin farkında mıdır?
Papillon.
Kelebek.
Je voudrais parler sur "Papillon".
Kelebek üstüne biraz para koymak istiyorum.
50 000 sur Papillon.
Kelebek'e 50 bin.
Alpha et Santana sont juste derrière, suivis de Shooting Star, Perpetrator, Papillon et Silking Accrow.
Alfa ve Santana hemen arkasındalar. Onları Kayan Yıldız, Uzman, Kelebek ve İpek Önlük takip ediyor.
Mais voilà Papillon!
Bir saniye, Kelebek'ten sürpriz bir atak var.
Au virage, Papillon est en tête, suivi d'Alpha et de Jello.
Son düzlüğe girilirken Kelebek önde, ardında da Alfa ve Jöle var.
Vous avez joué Papillon.
- Kelebek üstüne oynamışsın.
Ce noeud papillon.
Şu papyon.
Qui brise un papillon sur une roue?
Kim böyle bir şey için o kadar uğraşır?
Moi, ça me met mal à l'aise de voir un gars comme ça, obligé de rester là debout, toute la soirée, avec son noeud papillon.
Bütün gece papyonla duracak öyle. Hiç hoş değil.
- Un papillon!
Bir kelebek.
- Un papillon.
Bir kelebek.
Minute, papillon.
O gece sınıflarında gününü gün ederken ben ne yapacağım? Durun bakalım.
Tu as le papillon?
- Kelebeğimizi buldun mu?
Stella va effacer ce papillon du bas de mon dos.
Çünkü şaşırtıcı şekilde pahalı olan 10 seansla Stella o kelebeği kuyruk sokumumun yüzeyinden silecek.