English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Parla

Parla traduction Turc

305 traduction parallèle
Sur une route déchirée parla guerre derrière les lignes, arrive un autre vétéran de service.
Savaşla vurulmuş bir yolda, hatların ardında bir başka hizmet gazileri grubu gelir.
Quand les hommes seront dominés parla terreur, rendus fous d'épouvante,
İnsanlık, suçun dehşeti tarafından boyunduruk altına alındığında,
" Ainsi parla le Roi Arthur à Sir Bedevere
" Sonra Kral Arthur, Sör Bedivere'e dedi ki
Brille, brille Ô pleine lune d'automne Là-haut dans les cieux
Parla, parla hasat dolunayı, gökyüzünde.
Brille, brille, Ô lune nouvelle pour moi et pour ma belle
Parla, parla hasat dolunayı, ben ve sevgilim için.
Un ami doté d'une grande tendresse lui parla de son avenir.
Geleceği hakkında şefkatli bir arkadaş onunla konuştu.
Pour la première fois, il lui parla d'un nouveau pays.
O yüzden ilk kez yeni ülkesinden bahsetti.
On lui parla?
- Onunla konuşmadın mı?
C ; est au cours d ; une de ces balades qu ; elle me parla de son nez.
Hatta o gezintilerden bir tanesinde bana burun hikayesini anlattı.
Quand j'eus trois ans, ma maman me parla de la réincarnation
3 yaşındayken dadım bana yeniden doğuştan bahsetti.
Il parla irrespectueusement de...
saygısızca konuştu...
Elle parla de sa mère haineuse, et de combien elle était haï :
İçi nefret dolu annesinden ve etrafina saçtığı nefretin kendisine nasıl yansıdığından söz etti.
- Vous l'avez beaucoup vue parla suite?
- O'nu daha sonra da çok gördünüz mü?
Et par un heureux hasard, voici, porte parla ravissante Lady, le nouveau modèle de harnais pur et dur, garanti sur facture!
Ve şu şanslı tesadüfe bak ki, önünde bu güzel küçük bayan tarafından tasarlanan yeni, geliştirilmiş ruhsatlı, işe yarar, başarılı, küçük ama dev bir kütük çekici var.
Et Dieu parla à la baleine.
Ve Allah balinaya emretti.
Mais tu ne dois pas te laisser détruire parla culpabilité et le remords,
Fakat suçluluk ve pişmanlıkla kendini mahvetmemelisin.
- je l'ai jetée parla fenêtre du train. - Très futé.
- Çok akıllıca.
Il parla, il pensa pour elle. Lui donnant ainsi la moitié de sa vie.
Onun adına düşünmeye ve konuşmaya başladı, yani yarı hayatını ona verdi.
Laissez-le à la boutique, passez parla cour.
Dükkana da bırakabilirsiniz.
semées parla lutte des classes,
sınıf mücadelesinin tarafından dikmiş
Cette nuit-là, Otoyo parla pour la première fois.
O gece, ilk kez konuştu.
Elle me parla de Mozart. Je ne le connaissais pas. Cela éveilla ses soupçons.
Bana Mozart hakkında bir şeyler sorduğunda şüphelendi ; çünkü bir an adını hatırlamamıştım.
Et Caïn parla à son frère Abel.
" Kabil, kardeşi Habil'le konuştu.
Si parla uno pera volta.
Teker teker konuşun!
Celui qui parla de toi à Ashiro Ryurei... ce fut moi.
Ashiro Ryurei'ye, senden bahseden kişi benim...!
La Dame du Lac, le bras revêtu de la plus chatoyante étoffe fit s'élever Excalibur du plus profond des eaux, signifiant ainsi, parla divine providence, que moi, Arthur, étais le porteur d'Excalibur.
Gölün Leydisi uzattı pırıl pırıl ipeklere bürünmüş kolunu... çıkardı suyun bağrından Excalibur'u... ilahi takdirle buyurdu benim, yani Arthur'un taşıyacağını onu.
Si tu ne nous montres pas le Graal, nous prendrons le château parla force.
Bize kaseyi göstermezsen şatonu zorla elinden alırız.
" Le Seigneur parla : D'abord, tu enlèveras la sainte goupille,
" Tanrı dedi ki :'Önce Kutsal Pimi çek...
Si vous n'ouvrez pas cette porte, nous prendrons ce château parla force!
Kapıyı açmayacak olursanız şatoyu zorla ele geçiririz!
Ainsi parla Goffredo en me prenant affectueusement sur ses genoux et me donnant un baiser :
Goffredo bunu şirin bir şekilde söyleyerek beni kucağına aldı, ve bir öpücük verdi.
Elle ne parla pas tout de suite d'amour, mais de politique.
# Önceleri aşktan hiç söz etmemiş, yalnızca politika konuşmuş.
Sparkle, la foudre!
Parla, yıldırım!
Et Fleckwus parla, avec son gling-glong.
Ve FIeckwus çlink-çlonk'undan haykırdı.
Il parla aux jurés, eut son verdict, et prononça la sentence.
Jürinin aklını çeldi ve ilamı alıp mahkumiyeti ilan etti.
Difficile de vivre dans une société désensibilisée parla drogue, le bruit, la télévision, le crime, la saleté... ⠀  Trop hargneux. Évitons la hargne.
Uyuşturucu, yüksek sesli müzik... televizyon, suç ve çöpler yüzünden uyuşmuş bir toplum içinde var olması zor bir şehirdi.
Il parla avec l'inspecteur.
Müfettiş onunla konuştu.
Le démon parla, et l'herbe de l'iniquité se mit à croître... pour être détruite à jamais.
Günah bir ot gibi bitti ve kötülük tohumları yeşerdi. Yok edilebilsinler diye.
Il parla longtemps avant que le babouin se mette à l'écouter.
Maymun dinlemeye başlayana kadar uzun ve içten konuştu.
Il parla ainsi :
# Yoldaşına... son arzusunu dile getirdi.
Moïse grimpa au sommet de la montagne et Dieu lui parla.
Musa dağa çıktı, ve Tanrı onunla konuştu.
Il ne put que vous avoir vue sur la falaise... et néanmoins, il n'en parla pas.
Sizi kayalığın tepesinde görmüş olması gerekiyordu. Ama yine de bahsetmedi. Peki neden?
A son retour, il parla des chutes si gigantesques qu'elles étaient un défi à l'imagination humaine.
Döndüğünde, insanlara şelalenin hayal edilenden çok daha uçsuz bucaksız olduğunu anlatmış.
Vous avez été recruté parla Ligue des étoiles pour défendre la Frontière contre Xur et l'armada de Kodan.
Sen, Xur ve Kodan Donanmasına karşı sınırı korumak için, Yıldız Birliği tarafından seçildin. Hazır ol.
Vous avez été recruté parla Ligue des étoiles pour défendre la Frontière contre Xur et l'armada de Kodan.
Sen, Yıldız Federasyonu tarafından Xur ve Kodan donanmasına karşı sınırları savunmak için seçildin.
Salut, Starfighter. Vous avez été recruté parla Ligue des étoiles pour défendre la Frontière contre Xur et l'armada de Kodan.
Selamlar Yıldız Savaşçısı.
- C'est l'heure de se lever.
- Uyan ve parla.
Alors, Grabner parla à son tour :
Bunun işe yaradığını görmüşlerdi. Ardından sözü Grabner aldı :
Parla con lui... No mi, capo, con lui.
- Onunla konuş, benimle değil!
Bravissimo. Lei parla molto bene Italiano.
Bravissimo, lei parla molto bene Italiano.
Francis lui parla d'une tribu indienne à une demi-journée de marche dans la montagne.
Sonra Francis ona, buraya yarım gün uzaklıktaki bir yerli kabilesinden sözetti.
"en toute loyauté." Ainsi parla Antoine.
Efendim Antonius'un dedikleri bunlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]