Translate.vc / Français → Turc / Parque
Parque traduction Turc
64 traduction parallèle
C'est parque le sel et la sauce de soy sont rationés. Dépêche-toi Setsuko.
Çabuk ol, Setsuko! Biraz soğuk olabilir.
Je me dirige vers le parque. Je parlerai avec toi plus tard.
Parkın aşağısından başlayacağım, seni sonra yine ararım.
Je les aient vu entrain de boire dans le parque.
Parkta kafayı çekerlerken yakaladım.
Dans le parque des amusement!
Eğlence parkı!
Parque que tu tiens trop au mariage. Tu souffrirais.
Evlilik senin için önemli, acı çekeceksin.
Il n'y aura pas la moindre parque sur vous.
Üzerinde hiçbir iz olmayacak.
On les parque dans des prisons à sécurité minimale.
Bilirsiniz, asgari güvenlikteki cezaevlerinde yaşarlar. Yaşlı insanları oraya koyarlar.
Qui, d'après la police, aurait été signalé dans le désert... la jeune femme dont le corps avait été trouvé à Parque, a été identifiée. Il s'agirait de l'ancien modèle Paulita Kellner.
Parque Colon'da bulunan kadın cesedinin eski modellerden Paulita Kellner'e ait olduğu düşünülüyor.
Au Parque Forestal.
- Ne kadar uzağa gidiyorsun? - Parque Forestal'e kadar.
Non pas pour ne pas jouer le jeu, comme notre collègue Ricardo, mais parque je ne désire pas faciliter le travail aux autres.
Ancak, dostumuz Ricardo gibi, tedbirden değil, Sadece, işinizi kolaylaştırmaya niyetli değilim.
C'est pas parque ça peut mal se passer qu'il ne faut pas essayer.
- Hadi ama, Don, Sadece bir şeylerin ters gidebilir olması denemeni engellemez.
Parque ici, en Carl 4.
Carl 4'e park et.
- Echo Parque.
- Echo Parque.
Comment s'appelle la cour où on parque le bétail, le jour de marché?
Ali, pazar yerinde sığırları koydukları kafese ne deniyordu?
Voici le parc Victoria, où l'on construit 4 000 logements.
Burası, Parque Victoria. 4.000 daire yapıyorlar.
L'hôtel... Duna Parque.
Duna Parque Oteli.
- L'État les parque comme des chiens!
İğrenç! Devlet onları pis yerlere tıkıştırıyor!
Dans ma ville, le parque del este possède un monorail et aussi un aquarium.
Benim memleketimdeki parkta, "Del Este Parkı" nda, tramvayımız ve akvaryumumuz var.
Alice parque tout le monde.
Alice herkesi tuttu.
- Parque tu as 39...
- 39 yaşındasın diye... - 48.
Et la mère, par hasard, dans une boutique de Villa del Parque a rencontré la mère de cet ami. La vie joue de ces tours! Elle a appris que son fils n'était pas là-bas.
Çocuğun annesi kazara mağazada diğer çocuğun annesiyle karşılaştı.
Mais l eau viendra. Parque nous somme fort dans la "voie".
Su.. seni güçlü kılar
on est a l'extérieur parque nous n'appartenons nul par.
Buraya ait değiliz
Parque je suis une Aride? - non.
Evlisin değil mi?
Parque jusqu'a la fin de ta vie, on se rappellera de toi a cette instant. Hirokin On choisi la vie...
İyi düşün hayatının son anına kadar ben varım
Je veux dire, c'est juste que... c'est chiant parque que, genre elle ruine tout, mais c'est pas...
İşte... Gerçekten ayıp etti, tüm her şeyi mahvetti...
Ou le One Piece existe-t-il parque les pirates existent?
Yoksa korsanlar var olduğu için mi One Piece mevcut?
Et l'incident à Loro Parque?
Loro Parque'daki olaya ne diyorsunuz?
D'abord je ne peux rien dire de Loro Parque, parce que je n'y étais pas.
Öncelikle Loro Parque hakkında kesin bir şey söyleyemem.
Loro Parque se trouve aux Îles Canaries. C'est une région autonome d'Espagne.
Loro Parque, İspanya'nın özerk bölgesi Kanarya Adaları'nda.
Quand SeaWorld a envoyé les orques à Loro Parque, tout le monde s'est demande... comment ils pouvaient envoyer quatre jeunes orques dans un parc au large de l'Afrique... avec des dresseurs qui n'avaient jamais travaille avec des orques.
SeaWorld, Loro Parque'a katil balinalar gönderdiğinde herkes bu kararı sorguladı. Suzanne Allee Eski Video Sorumlusu, Loro Parque Nasıl olur da dört küçük katil balinayı katil balinalarla hiçbir deneyimi olmayan eğitmenlerin bulunduğu
Rien n'était prêt.
Hiçbir şey hazır değildi. Suzanne Allee Eski Video Sorumlusu, Loro Parque
Loro Parque n'a pas bonne réputation.
Loro Parque'ın namı pek iyi değil.
Les gens du métier connaissent le nom des parcs et Loro Parque n'a pas bonne presse.
Sektördeki insanlar mekanların namını bilir ve Loro Parque'ınki pek iyi değil.
Ils savaient qu'une tragédie se produirait.
Suzanne Allee Eski Video Sorumlusu, Loro Parque Çünkü herkes böyle bir trajedi bekliyordu.
Est-ce la propriété de SeaWorld?
Loro Parque'tan bahsettiniz, bu park SeaWorld'e mi ait?
Ils nous ont parqué sur une île déserte. Mais on partira quand même!
Onları kilometrelerce aradım, bulamadım ama yine bakacağım.
On a parqué les Comanches.
Komançiler rezervasyonlara kapatιldι.
Mercredi 5 septembre 1973 Barcelone 12 h Parque Comunal Umbraculo
5 Eylül Çarşamba 1973 BARSELONA
C'est pour ça qu'ils l'ont parqué à Atlanta pour trois ans.
Bu yüzden onu 3 yıI Atlanta'da tuttular.
J'espêre que tu ne l'as pas parqué.
Umarım onu öylece bırakıp gitmemişsindir.
Le parque est fermé.
Park kapalı.
Il m'a parqué sur Terre avec une femme, un boulot...
- Bana eş ile berbat iş verdi...
C'était il y a longtemps... avant que nous ayons volé la plupart de leurs terres, tué la plupart d'entre eux et parqué les autres dans des réserves.
bu uzun zaman önceydi. bizler onların topraklarını çalmadan önceydi. onları öldürmeden önceydi. geleneklerini ve dillerini kaybetmeden önceydi.
Ses voisins avaient parqué leur maison trop près, et pourtant,
Komşuları evlerini çok yakına park etmişlerdi ve,
Le vaisseau Ori qui contient l'arme de Merlin est parqué en orbite autour d'une planète avec une Porte.
Merlin'nin silahını taşıyan Ori gemisi, geçitli gezegenin yörüngesinde.
Je me suis parqué pas loin de la mer, puis j'ai marché.
Yemek yedim, rıhtımın oraya arabayı park ettim, sonra biraz yürüdüm.
Pas à moins qu'il n'ait un Cessna parqué dehors.
Dışarıda şişme bir Cessna saklamadıkça değil.
Et en novembre dernier, chaqu'un d'eux a été parqué avec vous dans un centre de traitement de la toxicomanie 30 lits spécialisé dans les vétérans.
Geçtiğimiz kasımda hepiniz askeriyeye özel 30 yataklı bir uyuşturucu kliniğinde birlikte kalmışsınız.
Avocat de SeaWorld : vous dites Loro Parque.
San Diego'dan gelen kıdemli bir eğitmen tarafından denetleniyordu. SeaWorld Avukatı
Je suis parqué tout près.
Arabayı şuraya park etmiştim.