Translate.vc / Français → Turc / Patience
Patience traduction Turc
3,555 traduction parallèle
Patience.
Sabır.
Il faut de la patience pour les bonnes choses.
İnsanlar iyi şeyler bekler.
Je perds patience, M. Cole.
Sabrım tükeniyor Bay Cole.
La patience est une vertu.
Sabır bir erdemdir.
Un peu de patience, s'il te plaît.
Yakov Smirnoff? - Sadece küçük bir dil anlaşmazlığı. İkiniz de biraz sabırlı olun, tamam mı?
Mais patience.
Ama bekle.
Une chose que j'ai apprise est la patience.
Sabretmeyi öğrendim.
♪ The timpani's dope, but they lost patience ♪
♪ Timpani harika ama sabırları kalmadı ♪
Ces cris, et ces bruits de choses qui tombent me font perdre tout patience!
O duyduğun ses benim tükenen sabrımın sesi.
Patience, mon frère.
Sabırlı ol kardeşim.
- Il veut qu'elle perde patience pour qu'il ait une chance de se débarrasser de ses chaînes et d'elle en même temps.
- Kızın sabrını taşırmak istiyor. Böylece zincirlerden kurtulup, kızı ekme fırsatını yakalayacak.
Nous n'avons aucune patience pour la bravade vide.
İçi boş bir meydan okumaya tahammülümüz yok.
Sinon un remède actuel, du moins la patience.
Çözüm sunmasa bile sabırla katlanmanızı sağlar.
Oh! elle m'a maltraité à faire perdre patience à un bloc!
Taş olsa bu iftiralara dayanmaz!
donne-moi la patience. "
Tanrım bana sabır ver! "
Je ne sais comment implorer votre patience, cependant il faut que je parle.
Size nasıl sabır dilerim bilmiyorum ama konuşmadan duramam.
Merci pour votre patience.
Sabrettiğiniz için teşekkürler.
Patience...
Sabret.
Mais nous sommes reconnaissants, vraiment, vraiment reconnaissants pour la patience et la tolérance de la court.
Hayır, değiliz. Ama mahkemenin sabrı ve hoşgörüsüne minnettarız, hem de çok.
Faisons preuve de patience ou nos efforts seront vains.
- Beklememiz gerek. Yoksa çabamız boşa çıkar.
Merci de votre patience.
Beklettiğim için kusura bakmayın.
Eh bien j'admire votre patience, je n'ai jamais attendu pour une table.
Sabrına hayranım. Masa için hiç beklemem. Pekâlâ, millet!
Vous avez perdu assez de temps ici, Jackson, et vous mettez à l'épreuve la patience des collègues du Dr. Stark qui sont venus ici pour honorer sa mémoire.
Burada yeterince zaman harcadın Jackson ve Dr. Stark'ın anısını yad etmek için gelen meslektaşlarının sabrını zorluyorsun.
Faut de la patience et de la chance.
Şans ve zamanlama bunda büyük bir etkendir.
J'ai perdu patience il y a une heure, C'était il y a deux heures après que Jake ait dit qu'on était censé voir l'équipe.
Sabrımı bir saat önce kaybettim ki o zaman Jake'in ekibin geleceğini söylediği zamanın üzerinden iki saat geçmişti.
Oh... : patience, jeune Jedi.
Sabır, genç Jedi.
Patience, jeune Jedi.
Sabır, genç Jedi.
Nous avons parlé de la patience et la compassion.
Sabır ve merhamet hakkında konuştuk.
A nos investisseurs, nous apprécions votre patience et je vous fais la promesse que nous allons redresser la barre.
Siz yatırımcılarımız, sabrınız için minnettarım ve size doğruyu bulacağıma dair bizzat söz veriyorum.
J'aimerais que tu ais un peu plus de patience avec lui.
Senden ona karşı biraz daha sabırlı olmanı istiyorum.
J'ai apprécié ta patience... mais si tu veux mon témoignage, tu devras attendre.
Eğer tanıklık etmemi istiyorsan... biraz beklemen lazım.
Je perd patience là.
Sabrımı zorlamaya başladın.
Etre père demande de travailler dur, et de la patience... Oui, oui.
Baba olmak çok çalışma ve sabır ister... evet, evet.
Parce que ton "votre sainteté" bit commence à être vieux. Je perds patience.
Çünkü "senden daha kutsalım" modu eskimeye başladı.
Je n'ai pas la patience d'adopter un contact joyeux avec les patients.
Hastalarla ilgileniyormuş gibi gözükecek sabra sahip değilim.
Toute cette patience, c'est pas mon truc.
Şu sabırlı ol muhabbetinden nefret ediyorum.
On vous remercie de votre patience.
Sabrınız için teşekkürler.
J'espère que tu sais que mes filles feront valoir ta patience.
Umarım benim kızların zamanını değerli kıldığını biliyorsundur.
Franchement, ma patience avec ta famille s'épuise.
Açık konuşmak gerekirse ailene olan sabrım tükeniyor.
Dans ce jeu, le plus talentueux doit avoir plus que de la patience.
Bu oyunda göstereceğin en önemli yetenek sabırdır.
Le secret du tir est la patience
- Ateş etmenin sırrı sabırdır.
Alors je suis dans la merde, parce que la patience c'est pas mon fort en ce moment.
- Desene boku yedim ben. Bu aralar pek sabır yok bende. Unuttuğum bir şey var mı?
Merci pour votre patience.
- Sabrın için teşekkür ederim.
Et pour ta patience.
Sabrın için.
Vous testez ma patience mon garçon.
- Sabrımı zorluyorsun evlat.
Crachez le morceau, avant que je perde patience.
Ne halt istiyorsun?
Il a moins de patience que moi.
Benden daha az hastası var. Eğer o country müzikse, ben rock and roll'um.
Patience.
Dokunmayın.
d'un peu de patience.
Sadece birazcık...
- Qui te retient? Patience, mes amis.
Sabırlı olun, arkadaşlar.
Avec de la patience.
Biraz sabır gerektiriyor.