Translate.vc / Français → Turc / Pensé
Pensé traduction Turc
175,549 traduction parallèle
Vous avez déjà pensé à quel point les choses auraient pu se produire si vous étiez là quand son ex est sorti?
Eski kocası içeriden çıktığında yanlarında olsaydın her şey farklı olabilirdi diye hiç düşündün mü?
Aujourd'hui est la première fois que j'ai pensé que tu étais lâche.
Bu senin korkak olduğunu düşündüğüm ilk seferdi.
Pourquoi je n'y ai pas pensé?
Neden bunu düşünemedik ki?
On a besoin de toi et pas juste pour toutes les choses que tu sais réparer, mais pour toutes celles auxquelles on n'a pas pensé.
Sana ihtiyacımız var ve sadece halledebileceğini düşündüğümüz yüzlerce şeyi için değil,... daha aklımıza gelmeyen binlerce şey için de.
Qui aurait pensé que tu es un badass?
Gizli bir sert çocuk olduğunu kim bilebilirdi?
J'ai pensé qu'il pourrait t'aider avec Les factures d'orthodontistes.
Ortodontist faturana yardımcı olacağını düşündüm.
Alors j'ai pensé peut-être, Je vous demanderais...
Ben de düşündüm ki, muhtemelen sana sormalıyım.
Et tu n'as pas pensé à me le dire?
Bana söylemek aklına gelmedi mi?
J'ai pensé que, une fois que vous aviez examiné le garçon, ce serait mieux venant de vous.
Oğlanı muayene ettikten sonra sizden duyması daha iyi olur diye düşündüm.
Je n'ai rien entendu après ça, alors j'ai pensé boire un coup.
Başka haber alamayınca içmeye karar verdim.
J'ai pensé que tu aurais envie d'un repas chaud.
Sıcak yiyecek istersin diye düşündüm.
On n'aurait jamais pensé que Bailey la mettrait hors jeu.
Bailey'nin asla görevden almayacağını düşündüğümüz kişiydi.
Tu crois qu'elle a pensé à ça?
Sence bunu düşünmüş müdür?
Alors j'ai pensé, " Commence avec le mur.
Sonra "Duvarlarla başlayayım" diye düşündüm.
J'ai pensé que ça serait bien d'avoir un dîner à la maison. C'est bon?
Evde sakin bir yemek daha iyi olur.
J'avais pensé pouvoir observer.
Gözlemlemek istedim.
La seule chose à laquelle je pense c'est au fait que c'est la guerre et que je n'y participe pas.
Bütün düşünebildiğim orda bir savaş çıktığı ve benim içinde olmayışım.
- Je pense que tu devrais partir.
- Bence gitmelisin, Clarke.
On pense que ce n'est pas une façon de vivre.
Sadece bu. Bunun yaşamak için bir yol olduğunu düşünmüyoruz.
On doit mettre quelqu'un à sa porte qui pense plus à survivre qu'à être apprécié.
Kapıya sevilmekten çok hayatta kalmayı isteyecek birini yerleştirmemiz lazım.
Je pense que je connais quelqu'un.
Öyle olduğunu bildiğim biri var.
Elle n'est pas aussi intelligente qu'elle le pense.
Düşündüğü kadar akıllı değil.
Je pense qu'on doit ouvrir la porte.
Kapıyı açmamız gerek bence.
Après tout ce que vous avez traversé Et tout ce que vous avez fait, je pense que c'est fou qu'ils ne l'aient pas déjà fait.
Yaptığın bunca şeyden sonra bence çılgınlık olur ama herşey daha bitmedi.
Je ne pense pas que vous l'ayez donné pour eux.
Onlara verdiğini düşünmüyorum.
Je pense que vous les avez vendus.
Onlara sattığını düşünüyorum.
D'ailleurs, je ne pense pas que Alma apprécierais que je m'incruste.
Bunun yanında, fişleme için Alma'nın beni takdir edeceğini sanmıyorum.
Donc il pense qu'on vient pour sauver son enfant, pas prendre ses organes.
Organlarını almaya değil, oğlunu kurtarmaya geldiğimizi sanıyor yani.
A ce point, je pense vraiment que c'est sa meilleure chance.
Şu anda en iyi şansının bu olduğunu düşünüyorum.
C'est ce qu'il pense aussi?
O da böyle mi düşünüyor?
J'ai une idée et je pense qu'elle va marcher.
İşe yarayacağını düşündüğüm bir fikrim var.
Je ne pense pas.
Bana pek olur gibi gelmedi.
Je ne pense pas qu'il y aura une autre fois.
Bir dahaki sefer olacağını sanmıyorum.
Je pense que c'est la morphine qui parle.
Morfinden kafayı bulmuşsun.
Pense à l'atout qu'elle peut être, aux informations qu'elle peut fournir.
Ne kadar değerli olabileceğini, verebileceği bilgileri bir düşün.
Je ne pense pas...
Sanmıyorum...
Je pense que j'ai été plutôt claire, je n'ai aucune réponse à vos questions.
Sanırım sorularını cevaplamayacağımı açıkça belli ettim.
Tu sais quoi? Je pense qu'on devrait l'emmener à Guantanamo.
Aslında bunu Guantanamo'ya götürsek iyi olur.
Je pense que tu tiens à moi.
Beni düşündüğünü biliyorum.
Portman est en plein accouchement, et le chauffeur pense que cette femme est va avoir son bébé maintenant.
- Portman doğuma girdi. Taksi şoförü kadının her an doğurabileceğini düşünüyor.
- Mais je pense qu'elle veut dire...
- Demek istediği- -
Je pense que le Dr.Hunt sait.
Bence Dr. Hunt biliyor.
Je pense qu'il faut l'amener au bloc.
Bence hemen ameliyata almalıyız.
J'ai été engagée pour faire un travail et je pense qu'il est temps...
Ben burada çalışmak için işe alındım ve- -
Je pense que vous devez écouter et entendre ce que les gens disent.
Bence insanların isteklerini dinlemen gerek.
Je pense que beaucoup d'entre nous refuseront, oui.
Pek çoğumuz vermeyeceğiz.
- Chez Edwards, je pense.
- Edwards'ın evinde sanırım.
Je pense que vous devriez partir, Jackson.
Sanırım gitmelisin Jackson.
Je pense seulement que le Dr Webber est la colonne vertébrale...
Dr. Webber'in bu hastanenin belkemiği olduğunu düşünüyorum.
Je pense que Bailey doit envoyer un message clair.
Bence Bailey açık bir mesaj iletti.
Je pense qu'elle...
Bence o- -