English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Perception

Perception traduction Turc

711 traduction parallèle
Le bon sens est un sens intérieur dont la fonction est de distinguer ce que signalent les cinq sens, ou de réduire les choses signalées à l'unité d'une perception commune.
Bu, içsel bir duyudur. Fonksiyonu, diğer duyu organlarının duyumlarını ayırmak, bu duyuları, genel bir algıda birleştirmektir.
Platon parlerait de perception et de causalité.
Eflatun, muhtemelen algılar ve nedensellik hakkında konuşur.
J'ignore quelle serait ma perception d'elle si j'étais son père.
Babası olsaydım onun hakkında ne düşünürdüm, bilmiyorum.
De perception extra-sensorielle.
Duyu ötesi algı üzerine birkaç seans sadece.
J'ai besoin de vos dons de perception extrasensorielle.
Sen buradasın Theo... çünkü duyu dışı algılama gücün çok gelişkin.
J'ai lu, il y a très longtemps, que les Mexicains en mangeaient afin d'accroître leur perception et atteindre un état de bien-être.
Çok uzun zaman önce Meksikalıların, sezgileri güçlensin dirayetli olsunlar diye, mantar yediklerini okumuştum.
Tu as entendu parler de la perception extra-sensorielle?
Altıncı his denen birşey duydun mu?
Ici, c'est la perception des impôts et... 211 MILLIONS DE DOLLARS
Bir kere burası İçişleri Gelirler Müdürlüğü ve... İki yüz on bir milyon
La perception que j'ai de toi.
Senin, bana karşı duyduğun hisler...
Une requête d'urgence de consultation d'archives sur la perception extra-sensorielle.
Geminin kayıtlarından insanlarda EDS ile ilgili devamlı bilgi isteği.
Sur la perception extra-sensorielle?
Ekstra Duyusal Sezgiler mi?
Il s'intéresse à la perception extra-sensorielle.
İşte o zaman EDS ile ilgilenmeye başlamışlar.
PERCEPTION EXTRA-SENSORIELLE 20 / 100
EDS ORANI 20 / 100
PERCEPTION EXTRA-SENSORIELLE 20 / 104
EDS ORANI 20 / 104
Votre perception extra-sensorielle est très élevée.
- EDS oranın yüksek.
On dit qu'un aveugle peut s'orienter par la perception de l'air sur sa peau.
Derler ki kör bir adam önündeki engelleri, yüzüne etkiyen hava basıncından algılayabilirmiş.
C'est un bureau de perception destiné à prélever, parmi les trop favorisés du monde. Un impot sur le droit de vivre.
Dünyanın en zengin 1000 kişisini bulup, onlardan yaşam vergisi alacak.
Perception Extra-Sensorielle.
Duyu ötesi algı.
Marc, je sais qu'on pourrait me retirer mon diplôme, mais tu ne crois pas que ça pourrait être un cas de... perception extrasensorielle, la PES?
Marc, bir psikiyatr olarak bunu dediğim için lisansım elimden alınabilir ama sence bu vaka bir duyu ötesi algı, yani ESP vakası mı?
Je m'intéresse à la perception extrasensorielle.
Çünkü duyu ötesi algı ESP ile ilgileniyorum.
Je disais à quelqu'un l'autre jour que les Scandinaves ont une perception instinctive de la condition humaine.
Geçen gün birine, İskandinavların insan hakları konusuna karşı..... içgüdüsel bir eğilimleri olduğunu söylüyordum.
Ceci parce que... Je suis intéressé par la perception des objets dans l'espace.
Tam da bu sebeple uzaydaki cisimler kavramı ile ilgilenmeye başlamıştım.
C'est juste une question de perception.
Çoğu sadece basit eski moda öngörü.
Quelle est la limite de perception de nos unités identitaires?
Kimlik birimlerimizin anlama kapasitelerinin sınırı var mı?
Ma perception de l'art a complétement changé, mais c'est autre chose que d'exprimer ce qu'on ressent noir sur blanc.
Sanat hakkında yepyeni duygular geliştirdim... ama bazen gerçekten hissettiklerinizi kağıda dökmek zordur.
Personne ne savait ce qui avait pu se passer. Mes deux frères, Ivan et Mikhail, jouaient à d'amusants petits jeux. J'avais une toute autre perception de moi-même.
Ağabeylerim Ivan ve Mikhail, eğlenceli küçük oyunlar oynarlardı ama ben daha farklı bir çocuktum.
Pas sur le plan rationnel de la perception. Qui est irrationnelle et implique l'imminence.
- Algılama, mantıklı olmaz.
Cette perception fondamentale de pionnier.
Bu olağanüstü. Bu temel, öncülük anlayışı.
La perception extra-sensorielle...
Fazladan algısal kabiliyet.
Les prêtres croient-ils à la perception extra-sensorielle? Certains, oui.
- Rahipler duyu dışı algıya inanır mı?
Je travaille à l'Institut Paragon où on étudie la perception extrasensorielle. On utilise des techniques de biofeedback pour exploiter la puissance quasi illimitée de l'esprit humain.
Ben Paragon enstitüsünde, sıradışı duyusal algılama konusu üzerinde çalışıyorum, ve biz insan aklının neredeyse sınırsız olan enerjisini yönetebilmek için biyo-dönüşüm tekniklerini kullanıyoruz,
contenter notre perception de la nature à la lumière visible est comme écouter de la musique en une seule octave.
Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer.
Notre perception habituelle du temps et de l'espace... change bizarrement.
Bu noktada standart zaman ve mekan kavramları garip bir şekilde değişir.
Quand on utilise un nouveau type d'exploration... on ouvre une nouvelle porte de la perception.
Ne zaman kozmosa farklı bir ışık kaynağı ile baksak yeni bir bakış açısı yakalıyoruz.
Notre perception de la réalité en serait considérablement modifiée.
Bu, bizim gerçeklik hakkındaki ortak algımıza tamamen meydan okuyor.
Le hertz est l'unité de fréquence du son. Il correspond à la perception d'une onde sonore par seconde.
bir hertz, H-E-R-T-Z olarak yazılır, ses frekans birimidir ve bir saniyede kulağıma giren ses dalgasını anlatır.
On a un concert à donner, puis faut foncer à la perception et y être avec l'argent demain à la première heure.
Kendine gelsen iyi olur! Daha şova çıkacağız. Şu gişe hasılatını alıp... sabah açılır açılmaz Vergi Dairesine yetiştirmenin bir yolunu bulmalıyız.
Vogonité de l'âme compatissante du poète qui tend, par le biais de la structure des vers, à sublimer ceci, transcender cela, offrant au lecteur une profonde et vivace perception de... euh.. De tout ce dont il est question dans le poème!
Şairin çabalayan sevecen ruhunu gösteriyor, şiirin mısralarını kullanarak, şunu yücelt, bunu aş, ve dinleyiciyi canlı bir anlayış içinde bırakıyor... artık şiir ne hakkında ise.
Nous leur avons donné une perception et un sens de vivre en nations basées sur des fondations solides d'exemples clairs et brillants.
Mükemmel örnekler sunarak bir ulus olarak yaşabileceklerini ve bunun önemini fark etmelerini sağladık.
- Ça altère la perception.
- Şişede durduğu gibi durmuyor.
On refuse d'accorder toute valeur à cette perception de la réalité.
Algılanan gerçekliğe hiçbir değer vermiyoruz.
Au contraire, cette importance énorme que l'on accorde à ce qu'on l'on appelle notre "carrière", rend automatiquement que cette perception de réalité devient secondaire! Si ta vie n'est organisée qu'autour de ton ascension et de ta "carrière", ce que tu ressens ou ce que tu vis n'a plus aucune importance!
Bilakis, hepimizin sözde kariyerlerimize biçtiğimiz bu inanılmaz önem otomatikman algılanan gerçekliğin önemini çok düşürüyor çünkü hayatını kariyerinde başarılı olmanın etrafında organize ettiysen bu senin neyi algıladığına veya neyi tecrübe ettiğine etki etmiyor.
Rien qui puisse s'interposer et sa perception des mathématiques. Un jour, dans les années 50, dans un jardin public d'Édimbourg, il a vu un faune.
Bir gün 50'li yaşlarını ortalarındayken Edinburgh'un bahçelerinde dolaşıyormuş ve bir faun görmüş.
Si tes facultés de perception, et ton mécanisme interne marche correctement, il devient inutile de monter sur l'Everest, c'est même absurde! Parce que... je sais bien que le Mont Everest est différent d'une boutique de cigares de la 7ème Avenue, mais...
eğer algılaman yani, eğer kendi tertibatın düzgünce işliyorsa Everest'e tırmanman ilgisiz bir hal alır, saçmalaşır çünkü bu, demek istediğim tabii ki bir noktada muhakkak yedinci caddede olan bir tütün dükkânından farklıdır.
La poésie des "abeilles-danseuses" quand elles se disent où se trouve le miel. Et je crois que pour créer ce langage, il faudra apprendre à regarder à travers le miroir... à travers une nouvelle perception, où nous aurons ce sentiment d'être lié avec toute chose. Et soudain...
Ve bu yeni dili yaratmak yerine karmaşık olanı farklı bir algıyla inceleyerek öğrenmen gerekecek burada her şeyle olan bağını hissedeceksin ve birden her şeyi anlayabileceksin.
Ta perception du monde change du tout au tout... et tu es responsable d'un autre être vivant pour le restant de tes jours.
Dünyayı algılama biçimin değişik. Diğer yaratıktan sonsuza dek sorumlusun.
Avoir une perception aigue des choses, ça ne veut pas dire qu'on est fou.
Belirli bir algılamaya sahip olmak, deli olmak anlamına gelmez.
Les effets négatifs sur la perception extrasensorielle.
Negativ etkilenmenin ESP üzerindeki etkilerini araştırıyorum.
La perception extrasensorielle, Ies pouvoirs paranormaux, insolites chez les humains, sont normaux chez les insectes.
Altıncı his, insanlarda görülmeyen doğaüstü güçler haşereler için gayet doğal, normal birşey.
Sa perception sensorielle est extraordinaire, unique.
Duyu alma sensörü harikulade, tamamen emsalsiz.
Un phénomène de la nature... né avec une perception extra-sensorielle.
Doğuştan gelen, acayip bişey...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]