Translate.vc / Français → Turc / Perspective
Perspective traduction Turc
1,128 traduction parallèle
60 km ² de perspective d'avenir.
6000 hektarlık bir fırsat.
Il y a beaucoup de perspective d'avenir, ici.
Burada birçok fırsat var.
QUESTION DE PERSPECTIVE
Kaptan'ın seyir defterine ek.
Cela changerait la perspective de la piscine avec le casino.
o zaman havuzun kumarhaneyle olan bağlantısı değişir.
Tu ouvres une nouvelle perspective.
Yeni bir bakış açısı açarsın.
On ressent une puissante euphorie à la perspective de tout perdre, tout comme à la guerre, quand on tue ou qu'on risque d'être tué.
Herşeyi kaybetmiş olmamıza rağmen güçlü bir heyecan vardı. Savaş anındaki ölüm telaşı gibi bir heyecan...
Je vous connais... il n'y a rien de véreux en perspective.
Sizi tanımasam bir şeyler sakladığınızı düşünebilirdim.
Quel combat en perspective.
İşte o zaman gerçek bir kavga görürsünüz.
En perspective, c'est cela.
Açık deniz. Açık denizde.
Je ne pense pas être le seul que la perspective d'un transport moléculaire n'enchante pas.
Moleküler taşıma fikrine duyduğu rahatsızlığı... belirten ilk kişi olmadığıma eminim.
Et cette perspective déplaisait.
Bunu çok kişinin istemediğini söyleyebilirim.
Une longue soirée en perspective.
Bu dönüşü olmayan uzun bir yol dostum.
"Perspective pour la thérapie génique" Depuis six mois... tous nos garçons souffrant d'ALD suivent un régime... qui exclut les C-24 et 26 saturés. " Thérapie diététique : Prof.
Son altı aydır, tüm ALD hastası çocuklar..... C24 ve C26 içermeyen bir rejim uyguladılar.
"C'est une question de perspective."
O da hep " Çünkü açılı baktığın için öyle.
Cette perspective peut vous sembler effrayante.
Tüm bunlar sana şu an çok korkutucu geliyor olabilir.
Vous voyez en réalité l'Enterprise sous une seule et même perspective.
Bu gemiyi, hepimizi, eşsiz bir bakış açısından görüyorsun.
Cette perspective me réjouit.
Fırsatı memnuniyetle kabul ediyorum.
"car la forme d'un objet étant ce qu'elle est, " la lumière, l'ombre "et la perspective l'embelliront."
Her ne olursa olsun nesnenin şeklini ışık, gölge ve perspektif her zaman güzelleştirir.
Quelle merveilleuse perspective d'avenir!
Bu benim için muhteşem bir kariyer fırsatı.
On a du boulot en perspective.
Yapacak işimiz var.
Attiré par sa jeunesse, son talent et la perspective de jouer dans Cats.
Gençliğinden, yeteneğinden ve Cats filminde oynama ihtimalinden hoşlandın.
La perspective de devoir me faire à un nouveau ne me plaît pas.
Yeni birine işi öğretme ihtimalinden hoşlanmıyorum.
Une perspective lucrative pour chacun d'entre nous.
Eklemeliyim ki, ilgili tüm taraflar için çok karlı bir fırsat.
Cependant, Starfleet a dépêché l'amiral Necheyev dans le secteur dans la perspective d'une possible invasion borg.
Ama yine de Yıldız Filosu olası bir Borg istilasına hazırlıklı olmak için Amiral Necheyev'i bu sektörün komutasına sevk etti.
La perspective de devenir une race supérieure, complètement artificielle, était fascinante.
Tamamen yapay olan üstün bir ırk haline gelme vaadi zorlayıcıydı.
C'est très flatteur pour le client en perspective!
Muhtemel müşterileri için ne kadar uyumlu bir marka değil mi?
- Une perspective qui ne me réjouit pas.
- Hoşuma gitmeyen bir manzara.
Cela vous donne une perspective unique.
Benzersiz bir bakış açısı verir.
Pour en revenir aux affaires, je dois t'avertir que j'ai une fusion en perspective.
İşe geri dönecek olursak birleşmeyi düşünüyorum.
Tu sais, la perspective de vieillir seul...
Yalnız ihtiyarlamakta öyle bir şey varki...
La perspective...
Bir şey...
Que puis-je ajouter pour lui donner une perspective?
- Perspektife ihtiyacı var.
J'ai une nouvelle perspective de la vie.
Şimdi hayata yepyeni bir bakış açım var.
En voilà une belle perspective.
İşte bu ilginç bir bakış açısı.
Mais je manque de perspective sur la maternité.
Korkarım ki, bir aile olarak tavsiye yapabilecek yeterli perspektifim yok.
Belle journée en perspective à Los Angeles.
Los Angeles'ta iyi bir gün.
Bien dormir et flâner plaisante perspective
Hiç bir şey yapmadan, rahatça uyuyabiliriz Çok çekici
Je deviens mutant. Mon cerveau perd sa perspective humaine.
Mutanta dönüşüyorum beynim yavaş yavaş insan perspektifini kaybediyor.
Cette perspective vaut déjà dix millions.
Sırf bunun ihtimali bile 10 milyon dolara değer.
Ça change complètement la perspective.
Hayır, aslında, bu herşeyi tersine çevirir.
La perspective de voir nos rues investies par des troupes armées m'est aussi désagréable qu'à vous. Mais le plus désagréable serait de voir une armée de Jem'Hadar débarquant sur Terre sans rencontrer d'opposition.
Efendim, sokakları silahlı adamlarla doldurma fikri beni de en az sizin kadar rahatsız ediyor ama direniş gösteremeyen Dünya'ya inen bir Jem'Hadar ordusunu düşünmek çok daha kötü.
Je me réjouis de cette perspective.
Dört gözle beklenecek bir şeyinin olması çok güzel.
Une folle soirée en perspective!
O gecelerden birinin yaklaştığını hissediyorum.
C'EST UNE PERSPECTIVE.
Farklı bir perspektiften bakıyorum.
Perspective désagréable que cette technologie soit aux mains des Coréens.
Hoş bir durum değil, Korelilerin bu teknoloj iye sahip olması.
La bonne nouvelle, c'est que le temps devrait s'améliorer, avec en perspective un week-end chaud et ensoleillé.
İyi haberse şu ki, haftanın geri kalanı çok daha iyi görünüyor. Fırtınalar dinecek ve hafta sonu sıcak ve güneşli olacak.
Il est capable de montrer la religion authentique dans une juste perspective.
Gerçek dini kusursuz bir bakış açısıyla ifade edebiliyor.
Belle émission en perspective avec des invités de choix.
Bugün oldukça heyecanlı bir atmosfer var çünkü burada büyük konuşmacılarımız var.
Quelle perspective!
- Çok güzel.
C'est une perspective tentante.
Cazip bir bakış açısı.
Sacré bordel en perspective!
Bu pisliği temizlemek zor olacak.