English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Peterson

Peterson traduction Turc

1,284 traduction parallèle
M. Peterson, vous devez me revendre mes histoires.
- Bay Peterson... bana hikâyelerimi satmalısınız.
On se retrouve au cours de Peterson?
- Hernese. Peki seni Peterson'nın inekleme partisinde görücek miyim.
Avec tous mes respects grippés, M. Peterson. "
- Görüşmek üzerene, Bay Peterson.
J'ai vu le mot de Peterson, je rentre chez moi.
- Peterson'ın notunu gördüm ve eve doğru yürüyorum.
L'avion du Président est à dix minutes de la base de l'Air Force Peterson.
Başkanın uçağı Peterson Hava Üssü'nden 10 dakika uzakta.
Envoyez-moi Peterson et Mishkin, c'est urgent.
Peterson ile Mishkin'i hemen buraya gönder.
Peterson, directeur régional du FBI.
Peterson, bölge müdürü FBI.
- Affaire Peterson?
Peterson'da durum ne, John?
Crotte. Le sénateur Watkins a calomnié Shirley Peterson... et sa librairie a fait faillite.
Eyalet senatörü Harold Watkins, Shirley Peterson'ı ve kitap mağazasını karalayarak iftira attı ve onun iflasına neden oldu.
Combien de temps avez-vous travaillé à la librairie?
Bayan Peterson... Mağazada ne kadar süre çalıştınız?
Vous vendez des livres montrant de la nudité... des photos de copulation. Des livres décrivant crûment des actes sexuels.
Bayan Peterson, mağazanızda çıplaklık ve çiftleşme resimleriyle dolu, kitaplar satılıyordu.
- Seulement à Shirley Peterson!
Hayır bayım, televizyonda ismini verdiğiniz tek mağaza Shirley Peterson'ınkiydi.
qu'il a fait de Shirley Peterson son "billard"... Sale jeu que la politique.
Ama Shirley Peterson'ı bilardo masası olarak kullandığına inanıyorsanız...
Dans l'affaire Shirley Peterson contre Harold Watkins... nous donnons foi au défendeur. Pardon.
Shirley Peterson'ın, Harold Watkins'e açtığı davada davalının lehine karar verdik.
Je serai derrière la poissonnerie entre Seward et Westminster.
Seward ve Westminster arasında, Peterson Balıkçılığın arkasındayım.
J'ai lu les textes sur l'éthique des professeurs. M. Peterson n'en respecte aucun.
Öğretmenler için iç tüzükleri ve mesleki ahlakı kurallarına baktım.
Que voulez-vous dire?
Mr. Peterson bunları hergün çiğniyor. - Ne demeye çalışıyorsun?
- Je dois convoquer Peterson?
- Ne öneriyorsun?
- Le coller samedi?
Mr. Peterson'ı odama çağırıp Cumartesi günü ceza mı vereyim?
Peterson n'est pas là.
- Peterson bugün yok.
M. Peterson, ça vient sans doute un peu tard mais, je suis désolé.
- Bay Peterson, biraz geç olabilir ama özür dilerim.
Ce sera le sujet de mon exposé.
İşte bu! Peterson için bunu yapacağım.
" Ta présence est requise dans la classe de M. Peterson à 1 9 h.
" Saat 7'de Bay Peterson'ın odasında bekleniyorsun.
Je ne voudrais pas vous décevoir, M. Peterson.
Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem, Bay Peterson.
Si vous voulez bien m'excuser, j'ai des devoirs à faire... dont celui de Peterson que je n'ai pas commencé.
İzin verirseniz, bir sürü ödevim var. Buna daha başlamadığım Peterson'ın ödevi de dahil.
C'est quoi ce devoir de Peterson?
Peterson'ın ödevi ne?
Peterson lui fait lire son poème devant la classe et il pleure.
Peterson ona sınıfta şiirini okuttu. İnanmam.
Il aurait dû savoir qu'on ne fait pas ça... avec Peterson.
Duygularını Peterson kadar zehirli birine açmamayı bilmeliydi.
Faire pleurer un élève, le mettre dans l'embarras... lui ôter toute dignité devant toute sa classe, c'est mal.
Bir öğrenciyi ağlatmak, utandırmak arkadaşlarının önünde gururunu kırmak doğru değildir. Bu sisteme saygı duyuyorum ama sizin gibi bir adama saygı duymuyorum Bay Peterson.
Je respecte ce système, mais je n'ai aucun respect pour vous, M. Peterson.
Duyamam. Asla da duymayacağım. Yaptığınızdan sonra duyamam.
Que je laisse faire Peterson... alors que je savais que c'était de ma faute!
- Yapılabilecek başka şeyler de vardı! - Benim suçumdu Andie!
Andie, c'était de ma faute!
Benim! Peterson benimle uğraşmayacağını bildiği için kardeşine sataştı.
Mitchell Yardley, Jeremy Peterson et Carole Anderson.
Mitchell Yardley, Jeremy Peterson, ve Carol Anderson.
Trent Peterson?
Trent Peterson mı?
Gerald Hadleigh n'était pas marié, sa vie était un mensonge.
Gidelim. Peterson.
Mme Peterson!
Bayan Peterson!
La plainte vient d'un dénommé Peterson.
Şikâyet dilekçesini Peterson adında biri imzalamış.
Mlle Waters, je m'appelle Peterson.
Adım Peterson.
Etait-ce aussi bon que le Peterson qui était près de toi à l'exposition Carnegie?
Peterson kadar iyi mi? Carnegie sergisinin yanındaki?
Peterson était meilleur.
Peterson daha iyiydi.
J'ai aussi étouffé Ethel Peterson et Gertrude Victor.
Ayrıca...
Et Mary Rapp. Et Christina Trudell, Eleanor Hugues,
Ethel Peterson ve Gertrude Victor... ve Mary Rapp ve Christina Trudell
- Je vous accompagne?
Hemen ofise gitmeli vede Mr. Peterson'a bir çek ayarlamalıyım.
En fait, M. Peterson, je n'ai pas mon exposé.
Aslında, Bay Peterson, ödevimi yapmadım.
Si j'avais un pistolet, M. Peterson serait mort.
Eğer silahım olsaydı, Bay Peterson ölmüş ölürdü.
- Par terre, en cours d'anglais.
Bay Peterson'ın sınıfında, yerdeydi.
- A quel sujet? Peterson.
Peterson konusunda.
Que voulais-tu que je fasse?
Peterson'ın öyle davranmasına izin mi verseydim?
Je suis pressé.
Peterson, vaktim yok.
Max était psychiatre avant de devenir écrivain.
Peterson'dan pataloji raporunu aldın mı?
- Tu connais les Peterson?
- Petersonları tanıyor musunuz? - Hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]