Translate.vc / Français → Turc / Peur
Peur traduction Turc
81,659 traduction parallèle
Moi non plus, j'en ai peur.
Korkarım ki benim de.
Je ne vais pas mentir... j'ai eu très peur.
Yalan söylemeyeceğim... feci halde korktum.
Peut être que votre vous du futur avait peur que vous le fassiez.
Belki de gelecekteki sen bunu yapmandan korktu.
Tu m'as fait peur.
Korkuttun beni.
As-tu peur de lui?
Ondan korkuyor musun?
Si je t'appelle alors tu te cache entre deux siège, au plus vite. - Tu me fais peur.
Fakat ben adını bağırdığımda hemen yere yatıp koltukların arasına doğru sürün.
J'ai peur.
Korkuyorum.
- Tu m'as fait peur.
- Beni korkuttun.
Je pense que j'avais peur que tu me rejettes ou que les autres me prennent pour une fille facile.
Bilmiyorum. Sanırım korkup kaçmandan ya da insanların beni sürtük olarak yaftalamalarından korktum. Bilmiyorum işte.
Et ce que j'ai appris c'est que la meilleure façon d'éradiquer ta peur c'est de l'affronter.
Ve ben de öğrendim ki korkunu yenmenin en iyi yolu kendin yüzleşmektir.
Elle disait prendre ses antidépresseurs, mais elle les jetait, de peur que ça la fasse grossir.
Antidepresanlarını aldığını söyledi ama tuvalete atıyormuş. Kilo yapmalarından korkuyordu.
Ça fait peur, mais c'est à vous de voir le positif, de choisir d'être en vie.
Korkutucu ama sadece kendiniz karar verebilirsiniz... Neyin iyi olduğunu görmeye, hayatta olmaya.
J'ai peur.
Dehşet içindeyim.
Désolé si ça te fait peur.
Bu seni korkuttuysa üzgünüm.
Mais malgré la peur, je me lance quand même.
Ama bilirsin, korkuyu hisseder ama yine de yaparsın.
Mais tu n'as pas peur de ne pas pouvoir t'arrêter?
Evet ama duramamaktan korkmuyor musun?
Mais j'ai senti qu'il avait peur que tu meures.
Ama senin öleceğinden korktuğunu anlayabiliyordum.
J'ai toujours eu une peur paranoïaque d'avoir une de ces maladies.
Hep benim de bu hastalıklardan birine yakalanacağımdan korktum.
Ça fait vraiment peur quand on dit : "Vous ne voulez pas un peu de lait", comme vous êtes enceinte?
İnsanların hamile kadınlara "Hamilesin, biraz süt içsene", "Hamilesin, biraz balık ye"
Ma stabilité fait peur.
Stabilitem korkutucu.
J'avais peur. Vous êtes tous arrivés comme Géronimo.
Korkmuştum, beni çok korkuttunuz.
Je crois pas t'avoir déjà vu avoir aussi peur.
Senin daha önce böyle korktuğunu görmemiştim.
Il dit qu'il a peur.
- Korktuğunu söylüyor. - Sorun olmadığını söyle.
Quand il a vu qu'elle n'était pas là, il a eu peur, il a essayé de s'enfuir, Donc je l'ai assommé.
Eve gittiğimizde Annalise'yi görmediğinde, korktu ve gitmek istedi, tam o sırada onu bayılttım.
Non, vous avez peur qu'on vous poursuive.
Hayır, tek korkunuz sizi dava etmemiz...
J'ai peur... Plus que ce que je devrais admettre.
Ben de korkuyorum... size bunu belli etmekten.
J'ai peur, pour être honnête, peut-être que c'est une veuve noire et elle s'en prendra à moi et Jas ensuite.
Dürüst olmak gerekirse, korkmadım değil. Belki sen de o kara dullardan birisindir, kim bilir sırada belki de biz varız.
La seule chose qu'elles aiment sentir plus qu'un homme ici est la peur.
Al. Burda hissetmeyi istedikleri en önemli şey bir erkekten ziyade korkudur.
Frank est un sociopathe, tu avais peur pour ta vie, alors tu n'as rien dit, c'est la raison pour laquelle il a quitté la ville, donc tu ne l'as que depuis quelques mois.
Frank bir sosyopat, hayatından endişe ettin, bu yüzden de konuşmadın, sırf bu yüzden şehirden ayrıldı, yani son birkaç aydır bunu biliyorsun.
Elle commençait à avoir peur.
"Korkmaya başlamıştı."
'J'ai tellement peur.'
"Çok korkuyorum!"
Mais elle a pris peur.
Sonra korktu.
Tu nous as fait peur.
Sara! Bizi korkuttun.
J'étais mort de peur.
Ödüm bokuma karıştı.
Ça s'appelle avoir peur.
Ona korkmak deniyor.
Quand j'ai peur, je fais des mauvais choix.
Korkunca kötü seçimler yapıyorum.
Faites peur à ce mec.
Şu adamı korkutun.
Il a eu peur de manquer d'air avant qu'on revienne au vaisseau, alors on a fermé la vanne en soudant. Mais ça pourrait finir par...
Biz onu gemiye almaya kalmadan havasının tükeneceğinden korkuyordu bu yüzden vana kapağını lehimledik.
Tu m'as fait peur!
Merhaba sinsi.
- J'avais peur.
- Korkmuştum.
Ils ont peur, alors ils sévissent.
Korktukları için fazla tepki veriyorlar.
- Tu as peur pour Jace?
- Seni düşündüren Jace mi?
Je sais que tu as peur.
Korktuğunu biliyorum.
Écoute... De toutes les missions que j'ai faites, je n'avais jamais eu aussi peur.
Bak şimdiye kadar çıktığım görevlerde hiç böylesine korkmamıştım.
La peur est une émotion.
Korku da bir duygu değil midir?
Mais j'ai peur d'avoir toujours été... un gars qui n'aime qu'une âme à la fois.
Ama maalesef eskiden beri sevdiğim ruha sadık kalan bir erkeğim.
Et depuis ce jour, j'ai... peur des crapauds géants.
O zamandan beri de dev kaplumbağa korkum var.
Tu sais... Clarissa et moi ne voulions pas d'enfants car j'avais peur que l'histoire se répèterait, que je serais le genre de père qu'il était.
Clarisa'yla çocuk yapmamaya karar vermemizin sebebi tarihin tekerrür etmesinden ve babam gibi olmaktan korkmamdı.
Avant, je croyais que tu avais peur que je sois celle qui finirait morte.
Sanki geçen sefer öleceğinden korktuğun kişi bendim.
Pendant les 3 dernières années, tu as essayé de le comprendre parce que tu avais peur de ce qu'il t'était arrivé et de ce que tu es devenue, donc tu as fui.
Geçtiğimiz 3 sene boyunca bunu idrak etmeye çalışıyordun çünkü başına gelen olaydan ve dönüştüğün şeyden korkuyordun bu yüzden ondan kaçıyorsun.
Vous n'aviez pas peur de perdre votre travail lorsque vous avez prévenu le Kremlin de certaines suspicions d'activités terroristes sur vos réseaux l'an dernier.
Geçen sene ağınızdaki şüpheli ve terör bağlantılı hareketi şirket politikasına karşı gelerek Kremlin'e bildirmediğinde işini pek önemsiyor gibi görünmüyordun.