English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Peux

Peux traduction Turc

373,528 traduction parallèle
- Comment peux-tu ne pas savoir?
- Nasıl bilmezsin?
Tu peux toujours aller voir les flics.
Polise de gidebilirsin.
- Je peux?
- Gidebilir miyim?
Je peux entrer?
Beni içeriye davet edecek misin?
Tu as essayé de me tuer avec cette épée, et tu as échoué, et maintenant tu penses que tu peux t'en prendre à moi?
O kılıçla beni öldürmeye çalıştın ve başaramadın... şimdi beni sindirebileceğini mi sanıyorsun?
Belle, je peux seulement me débrouiller avec ce que je vois et ce que je sais.
Belle, ben sadece görüp bildiğime göre hareket ederim.
Je pense que je peux gérer ça.
Onun icabına bakabilirim.
Peut-être que tu peux.
Belki edebilirsin.
Est-ce que tu peux y aller et les prendre pour moi?
Onları alıp bana getirir misin?
Avec juste un peu de magie, je peux vous transformer, vermines, en... et bien... vermines.
Siz küçük böcekleri bir tutam büyüyle... böceğe dönüştürebilirim.
Alors, si tu veux quelque chose en retour, peut être que tu peux commencer par nous dire ce que ça signifie.
Buradan çıkmayı hak etmek istiyorsan... bunun anlamını söyleyerek başlayabilirsin.
Qu'est-ce que je peux faire pour aider?
Yardım etmek için ne yapabilirim?
Tu ne peux plus m'intimider.
Artık beni korkutamazsın.
Tu m'as peut être arrêté, mais tu ne peux pas arrêter La Sauveuse.
Belki beni durdurabilirdin, ama Kurtarıcı'yı durduramazsın.
Tu ne peux pas continuer à nettoyer les dégâts qu'il a causé, Gold.
Sürekli onun arkasını toplayamazsın, Gold.
Je ne sais pas si tu peux m'entendre, Mère... mais je pense que tu dois savoir... la Sauveuse a survécu.
Beni duyabiliyor musun bilmiyorum anne... ama bilmen gerektiğini düşündüm. Kurtarıcı hayatta kaldı.
- Non, Pope. Je peux pas.
- Olmaz, Pope.
Je peux pas.
Yapamam. Yapamam.
Tu peux aller la récupérer?
Onu sen alabilir misin?
Je peux t'envoyer mes références.
Referanslarımı size mesaj atabilirim.
Si tout se passe bien, tu penses que tu peux commencer, la semaine prochaine?
Her şey yolunda giderse gelecek hafta başlayabilir misin?
Je peux venir le voir?
Görmeye gelebilir miyim?
Je peux venir vous chercher.
Sizi alabilirim.
T'es sûre que tu peux pas venir?
Gelmeyeceğine emin misin?
J'en peux plus.
Artık yapamayacağım bunu.
Je peux en tirer combien?
Bunun için ne kadar verebilirsin?
Je peux pas t'aider, Baz.
Sana yardımcı olamam, Baz.
Je peux te parler dehors?
Seninle biraz dışarıda konuşabilir miyiz?
Peut-être que je peux vous aider.
Belki ben yardım edebilirim.
Je ne peux pas croire que les adultes cultivés jouent pendant des heures.
Büyümüş yetişkinlerin saatlerce bu oyunu oynadığına inanamıyorum.
Je ne peux pas lire leur esprit, évidemment.
Açıkçası zihinlerini okuyamıyorum.
- Je peux.
- Evet.
Je suppose que je peux y croire.
- Sanırım buna inanabilirim.
Quand tu auras fini en bas, tu peux m'emmener à un second déjeuner.
Orada işini bitirdiğinde beni ikinci kahvaltıya götürebilirsin.
Je peux deviner quand un gars craque pour moi.
Bir erkek bana gönül bağladığında bunu bilebilirim.
- Tu peux répéter s'il te plait?
- Ne diyorsun?
Peux-tu imaginer ce que ça ferait, de grandir avec un père qui se soucie autant?
Böylesine ilgili bir babayla büyümenin nasıl olacağını hayal edebiliyor musun?
Mais je ne peux pas.
Ama yapamam.
Tu peux avoir des couilles.
Basit işlerin üstesinden gelebilirsin.
Je ne peux pas vous aider.
Yardım edemem.
Je veux dire... je ne peux pas...
Yani, ben yapamam...
Je peux dire que vous avez peu d'estime pour moi, mais soyez assuré que j'étais comme vous avant.
Beni küçümsediğini görebiliyorum. Ama emin olabilirsin kardeşim, eskiden senin gibiydim.
Je peux vous poser une question?
Sana bir soru sorabilir miyim?
Écoute, Wyatt, je... je ne peux pas imaginer ce que c'est...
Bak Wyatt, ben... bunun nasıI olduğunu tahmin bile edemem... bu sadece...
Je ne sais pas si je peux.
Yapabilir miyim bilmiyorum.
Je peux vous y emmener!
Seni de alabilirim!
Je peux vous y emmener.
Seni gemiye kendim götürebilirim.
Je peux vous ramener chez vous.
Seni eve götürebilirim.
Écoutez, je ne peux pas vous laisser ça...
Dinle, bunu sana bırakamam...
Tu peux m'aider?
Bana yardımcı olabilir misin?
Je peux le vendre.
Satabilirim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]