Translate.vc / Français → Turc / Pickup
Pickup traduction Turc
164 traduction parallèle
Un pickup Dodge de 68.
68 model bir Dodge.
Pince à griffes et pince de Metz.
Pickup ve Metz.
Ce fumier conduisait un pick-up Ford de 92.
Lanet herif 92 model Ford Pickup kullanıyor.
Au pick-up de mon beau-père!
Çabuk, üveybabamım pickupına.
- Metzenbaum et Kelly.
Metz ve pickup.
Sur la banquette arrière du pickup de Buck, alors que je tentais de vaincre l'inertie de mes jambes...
Buck'ın kamyonetinin arka tarafında oturmuş hissiz parmaklarımı oynatmaya çalışırken...
Plus j'y pensais, plus je me disais que Coleman et Faunia ne pouvaient pas s'être tués sans que Lester Farley et son pickup soient à proximité
Düşündükçe CoIeman ve Phonia'nın Lester FarIey ve kamyonu oImadan öIemeyecekIerine karar verdim.
On saute dans le camion Et on les rattrape en haut de la colline.
We all hopped into the old Chevy pickup And we caught them at the top of the hill
Coupez par le premier champ. Vous verrez mon pickup.
Arka yola çıkın ilk sapaktan dönün benim kamyonetimi göreceksiniz.
Pa est parti à leur poursuite, il essaie de leur barrer la route avec le pickup.
Babam peşlerinden gitti. Onları paramparça edecekmiş.
- Jetez-le dans le pickup.
- Kamyona at.
Un pickup Chevrolet et une Mercedes roulant vers le nord sur Balboa.
Chevrolet pikap ve Mercedes kuzey yönünde ilerler.
Le pickup lui a coupé la route.
Pikap Mercedes'i sollar.
Il savait pas que le type du pickup était un flic qui avait fini son service.
Adamın aslında devriyeden dönen bir polis olduğunu fark etmez.
Mais il y a un pickup abandonné dans la rue.
Ama caddeniz üzerinde terkedilmiş bir kamyonet var.
Carol, ce pickup rouge n'est pas clair.
Carol, kırmızı kamyonetin ağır bir suç yüzünden aranıp aranmadığını kontrol et.
Si tu étais resté dans le pickup, comme prévu, tu aurais pu nous prévenir.
Belki de kamyonette kalmalıydın. Eğer söz dinleseydin, bizi uyarabilirdin.
Oh, un pickup.
Oh, kamyonet.
On doit trouver quelqu'un pour aller le chercher.
- Onun için McCarran'da bir pickup ayarlayacaktık.
Un pickup Ford rouge de 47 d'une demi-tonne avec 4 vitesses et Bubba sur la plage arrière.
47 model kırmızı bir Ford kamyonet. Dört vitesli.
- Laisse-moi faire un pickup shot.
- Ben de atayim. - Hayır.
le pickup shot c'est : tu coinces la carte dans ton cul.
Şimdi kartı kıçının arasına sıkıştırıyorsun.
- Je m'apelle Earl, et j'ai volé cette fontaine à oiseaux avec le pickup, sur le parking de cet immeuble, C'est le votre?
Benim adım Earl, ve ben çalmıştım. Sizin mi?
- Cette fontaine a été volée avec un pickup...
Bu kuş küvetini sizin otoparktaki bir kamyonetten...
Pickup de la fin des années 90.
90 model pickup
Il prenait trop d'essence, hein, ton truck?
TBu pickup. Su Gibi Yakıt İçer.
Le pickup rouge, c'est ça?
Kırmızı kamyonetti, değil mi?
Je parle de notre bon vieux gars... celui qui a le pickup. Cameron Meyer.
Senin şu kamyonetli çocuktan, Cameron Meyer'den bahsediyorum.
Y a le pickup là-bas.
Yalnızca şuradaki kamyonet var.
"Pourquoi pas un vieux pickup avec des pneus usés?"
"Yoksa, orada duran kamyonetine yazık olacak."
Nous poursuivons un pickup qui refuse de s'arrêter.
Dur ihtarına uymayan bronz renkli bir kamyonetin peşindeyiz.
Voici le code du fœtus de 12 semaines jeté du pickup la nuit dernière.
Şimdi... bu profil geçen gece kamyondan atılmış 12 haftalık bir fetüse ait.
- Alors, la semaine précédente, un pickup Nissan... a été verbalisé deux fois pour stationnement dans leur rue.
- Tamam. Bir hafta öncesinde Nissan marka bir kamyonet sokaklarına park ettiği için iki kez ceza yemiş.
Oui. Tu connais les guitares Gibson à capteurs Humbucker?
Gibson'un humbucking pickup'larına alışık mısınız, yoksa...
Et une fois le soleil couché, on prendra mon pickup et on ira se baigner nus dans le ruisseau.
Günes battiktan sonra da kamyonetime atlayip dereye çirilçiplak yüzmeye gidebiliriz.
Est-ce que toutes les affaires du local vont tenir dans mon pickup? Probablement pas.
Garajdaki tüm bu eşyalar pikaba sığacak mı?
Le son vient de sous le pickup d'un ordinateur de poche UMTS de 3e génération.
Ses kamyonetin altından 3.nesil UMTS el ile kullanılan aygıttan geliyor.
Il y a toujours le téléphone sous le pickup.
Telefon hala kamyonetin altında duruyor.
Accrochez-vous au téléphone et éloignez-vous du pickup, car... je vais faire ce truc un peu fou pour détruire les preuves.
Şimdi, telefonu al ve kamyonetten uzaklaş. Çünkü, bilirsin işte, küçük bir çılgınlık yapıyorum,... delil olabilecek şeyleri yok etmek gibi.
Et j'ai vu... un pickup rouge.
Tamir için dışarı çıkıyordu o sırada..... kırmızı bir kamyonet gördüm.
Vous dites que l'homme a couru jusqu'au pickup { \ pos ( 192,235 ) } et pris cette direction à travers le parking.
Adamın buradaki kırmızı bir kamyonete koştuğunu söyledin ve bu yönde park yerinden geçerek ilerlemiş.
{ \ pos ( 192,220 ) } Elle a menti à propos du pickup.
Kamyonet konusunda yalan söylüyordu.
Un pickup fonce à travers un parking vide.
Peki, bir kamyonet iyi ışıklandırılmış bir park yerinden uzaklaşırken görülmüş.
Même si l'ordinateur s'est trompé dans le repérage, je tourne toutes les heures et je n'ai pas vu de pickup.
Yani eğer, bilgisayar yanlış işaretlemiş bile olsa ben park yerinde, saat başı tur atıyorum ve hiçbir kamyonet görmedim.
Vous n'avez vu ni pickup, ni voleur s'enfuyant. Rien de ce que l'accusée dit avoir vu. - C'est correct.
Ve ne bir kamyonet ne de hızla geçen bir araç hırsızı yani davalının gördüğünü iddia ettiği hiçbir şeyi görmediniz.
Pour résumer, il n'y a pas d'enregistrement de la nuit du meurtre. Et vous n'étiez pas là pour voir ou ne pas voir le pickup ou le voleur.
Teyit için tekrarlıyorum cinayet gecesi kayıt tutulmadı ve siz de orada olmadığınız için bir kamyonet ya da araba hırsızı görmediniz.
L'inspecteur Briggs, avec un très grand empressement, a confirmé que Danny, le frère de Cindy, avait accès au pickup de son employeur la semaine du meurtre.
Dedektif Briggs hayran kalınacak bir çalışma örneği göstererek Cindy Lewis'in kardeşi Danny'nin cinayetin olduğu hafta işvereninin kamyonetini aldığını öğrendi.
Un camion pickup vient vers vous.
Pikap geliyor.
Je pense qu'il est terrassé. Il avait un pickup rouge jusqu'en 1976 où il a changé pour un noir.
1976'ya kadar kırmızı kamyoneti varmış, sonra satıp siyahını almış.
LE PORT DE LA DROGUE Samuel Fuller, 1953
"Pickup on South Street" filminde Richard Widmark bir yankesiciyi,..
Bistouri électrique.
Bovie. Pickup.