Translate.vc / Français → Turc / Pigeon
Pigeon traduction Turc
1,255 traduction parallèle
Regardez... Des plumes de pigeon.
Sağol, George.
avec une cruauté préméditée... assassiné un adorable pigeon pur comme un agneau... et désobéi à quelques ordres en prime...
Önümüzdeki suçlama bu güvercin katilinin, kasıtlı olarak, umursamadan, canavarca güzel ve masum bir güvercini öldürmesi hakkında! Ayrıca emirlere itaat etmemesi de.
Mon général... Possédiez-vous un adorable pigeon... bien dodu... moucheté... nommé Jim le Moucheté... que vous avez élevé dès sa sortie de l'œuf... et qui était votre seul ami d'enfance?
General, Benekli Jim isimli, sevecen, tombul, üzerinde benekleri olan yavruluğundan itibaren ellerinizde büyüttüğünüz yegane çocukluk arkadaşınız olan bir güvercininiz var mıydı?
Le capitaine a-t-il tué le susdit pigeon?
Evet, vardı. Ve Yüzbaşı Blackadder mezkur güvercini vurdu mu?
Le pigeon est toujours meilleur réchauffé. Allons-y. Que se passe-t-il, Steve?
Şey, ben kamyonun ön tarafında çalkala, çalkala, çalkala yapmaya gidim.
L'art du tir au pigeon d'argile réside dans le minutage.
İsabet ettirmenin sırrı doğru anı yakalamakta.
Disputerez-vous le championnat de tir au pigeon?
Siz henüz hedef vurma şampiyonasına katılmamıştınız değil mi, Bayan Henderson?
C'est originaire de l'Inde, le tir au pigeon.
Kökeni Hindistan'dır. Tabak fırlatıp vurma işinin.
Plumons le pigeon!
Güvercin yolma zamanı!
Non, rien, seulement... J'ai été très content ce matin, de la solution de mon problème, du pigeon qui est venu picorer les miettes.
Hiç, sadece soruların cevabını bulduğumda mutlu oluyorum.
- Un pigeon anglais a lâché un quart de million et il veut jouer sans limite.
- Bir İngiliz enayi geldi çeyrek milyon dolar aldı ve limitsiz oynamak istiyor.
C'est le pigeon. C'est pour faire croire qu'il a été abattu après.
Suikasttan daha sonra vurulmuş gibi görünmesi gerek.
- Votre équipe a cherché... dans les clichés anthropométriques pour trouver un pigeon, et monter le coup!
- Ekibiniz sabıka kayıtlarını taradı. Bir günah keçisi buldu. Suçu ona attı!
Lord Billsborough est en train de positionner Collingridge comme pigeon pour que Michael Samuels peut prendre sa place.
Lord Billsborough'nun amacı Collingridge'i hedef tahtası yapıp... Michael Samuels'ın onun yerine geçmesini sağlamak.
Plumer un pigeon, c'est rien.
Aptal birini kandırmanın bir özelliği yoktur.
Si le pigeon comprend. tu plonges, tu vas en taule. Ne va jamais en taule.
Eğer aptal anlarsa, yakalanırsın, hapse girersin.
et tu m'annonces un gain de 10000? Tu m'envoies 10000 dollars comme si j'étais un pigeon?
Sense sıyırıp atıyormuş gibi bana 10 bin dolar gönderiyorsun.
Il était si fort qu'il pouvait jouer avec le pigeon.
Çok iyiydi Roy, herhangi bir şeyle oynayabilirdi.
Il dit qu'il y a un pigeon fait pour nous, là-bas.
Tam bize göre bir enayi olduğunu söyledi.
Je vais en vendre une au premier pigeon qui arrive, aujourd'hui.
Ve bunlardan birini bugün buraya gelen ilk enayiye satacağım.
Le gros, Pidgeon.!
Bilirsin işte, şu şişman olanı, Pigeon.!
Bob Pigeon va en suer à mort.
Bob Pigeon kan ter içinde.
Pidgeon.
Pigeon.
Il tient sa poitrine en avant comme un pigeon.
Göğsünü aynı bir güvercin gibi çıkartıyor.
Tu as vu le pigeon?
Sazanı gördün mü?
Pigeon, oiseau à la grise robe, Dans l'enfer des villes,
Güvercin, cehennem gibi göbeğinden şehrin ; kanatlanıp uçuverir üzerinde kurşuni pelerin.
Pigeon... Animal à la robe. Dans l'enfer des villes...
Güvercin cehennem gibi göbeğinden şehrin ; kanatlanıp uçuverir, üzerinde kurşuni pelerin.
Je roucoule comme un pigeon
Kumru gibi öterim
Je suis le pigeon de la famille... parce que je suis le plus jeune.
Ben de evdeki güvercin gibiyim belki en küçük olduğumdan.
Mais trouvez des vêtements sans crottes de pigeon.
Ama güvercinlerin pislemediği bir elbise giy.
Ton pigeon te regarde.
Güvercin'in izliyor.
Et au pigeon qui a chié sur la limousine de la famille du marié.
E ao pombo que cagou na limusina da familia do noivo.
Non, ce type est un pigeon.
İşin içine ediyorsun. Adam enayinin teki!
J'ai été tirée comme un pigeon.
- Hayır, yaladı geçti. - Omzumda kurşun var, önemli değil.
Je te parie que ce pigeon marron là-bas va s'envoler avant le blanc.
Bahse girerim ki su siyah güvercin beyazdan önce uçacak.
Avec un pigeon voyageur?
Posta güverciniyle mi?
Pigeon.
Saf.
- On a notre carte personnelle. Pigeon!
- Kendi haritamız var, Saf!
Un authentique pigeon albinos.
Bu bir Albino Güvercini.
Le mec plumait un pigeon et s'en tirait?
Salağın teki hesabını ödedi, o da yırttı mı?
Vous êtes le pigeon idéal!
- Ne ile uğraşıyorlarmış bak bakalım.
- Elle cherche le pigeon.
Kadın avını arıyor.
Le pigeon remarque.
Av farkına varır.
En quête d'un autre pigeon?
Sana bir öğle yemeği ısmarlayacak bir kuş beyinli mi arıyorsun?
Ton pigeon se fait avoir, il oublie tout le reste.
Enayi oltaya takıldı mı her şeyi unutur.
Le Tueur de Pigeon des Flandres!
Yüzbaşı Edmund Blackadder'a karşı açılan seni güvercin katili!
Selon l'acte d'accusation, le Tueur de Pigeon des Flandres a délibérément... cruellement...
Mahkeme başlasın!
Ce week-end. on appâte le pigeon...
Bu hafta sonu başlayabiliriz.
Un pigeon!
Kuş!
Un pigeon, tante.
Bir güvercin.
C'est un pigeon.
Bu bir güvercin yavrusu.