Translate.vc / Français → Turc / Poison
Poison traduction Turc
3,917 traduction parallèle
Écoute moi, ce poison est fait pour mettre ton esprit dans un cycle sans fin pendant que tes organes se transforment en bouillie, okay?
Dinle bu zehir için jöleye dönerken zihnini sonsuz bir döngüye alıyor tamam mı?
Vous pensez qu'il serait possible de recharger l'un d'eux avec du poison?
Sence bu kalem değiştirilip, zehirli bir kalem haline getirilmiş olabilir mi?
Parce que je pensais être un poison.
- Çünkü zehirli olduğumu düşünüyordum.
Là, t'es un poison.
Asıl şimdi zehirlisin.
Le numéro du centre anti-poison.
Zehir Kontrol Merkezi'nin numarası.
Elle a pu être désorientée par les effets du poison, qui auraient causé sa chute du balcon.
Zehrin etkileri yüzünden afallamış ve balkondan düşmüş olabilir.
Sans le poison d'un amour et d'un enfant bâtard.
Dikkatli ol. Her zaman dikkatli değil miyim zaten?
Après avoir découvert le poison, J'ai trouvé le porteur d'eau, qui a livré l'eau directement dans leur suite verrouillée.
Fransa'dan dönüşümde onları görmeliydin.
La ville c'est du poison
Bu şehir zehrin ta kendisi.
Une femme est morte ce soir... à cause de ton poison.
Bu gece zehrin yüzünden bir kadın öldü.
Poison, je vois... " Quelque chose, quelque chose.
Zehir, görüyorum ki... " Bir şey, bir şey.
Parce que ce n'était pas un vrai poison.
Çünkü o gerçekten zehir değildi.
Je pense avoir ingéré un poison.
Toksik bir şeye maruz kalmış olabilirim.
Than to cover up the truth with a poison kiss
# Doğruyu zehirli bir öpücükle örtbas etmektense #
Ecoute, le dragon de komodo es venimeux, et sa morsure contient du poison.
Komodo zehirli bir hayvan, ve ısırığı da zehir.
T'as dit que le poison avait fonctionné.
Zehir işe yaradı demiştiniz!
Lucrezia, C'est vous qui avez purgé le poison des veines de votre père.
Babanın damarlarından zehri temizleyen sendin.
On dirait que quelqu'un a injecté le poison avant.
Biri zehri önceden enjekte etmiş.
La bonne nouvelle, c'est qu'ils ont juste une petite dose de poison.
Neyse ki kötü adamlarda az miktarda zehir varmış.
Et n'oublie pas l'utilisation du poison.
Ve zehir kullanıIdığını unutma.
Ça avait commencé à New York avec du poison.
New York'ta zehirle başlayan bir davaydı.
Mon opinion est que si un gars vend du poison dans la rue, il mérite ce qui lui arrive.
Benim fikrim şu : Adamın biri sokakta zehir satıyorsa başına gelen her şeyi hak eder.
Ils vont boire ce satané poison.
Kahrolası zehir içecekler.
Du poison pour taupe.
Köstebek zehri.
Le principal ingrédient de ce poison est le phosphure de zinc.
Köstebek zehrindeki aktif madde çinko fosfittir.
C'est impressionnant, mais on a pas trouvé ce poison dans le coffre de Burt.
Tamam, çok etkileyici ama Burt'ün kamyonetinde hiç köstebek zehri bulmadık.
C'est parce que le poison n'était pas de le coffre, il était dans Burt.
Çünkü köstebek zehri kamyonetinde değildi Burt'ün içindeydi.
Il a ingéré du poison?
köstebek zehrini yemiş mi? - Bu onu öldürür.
En avalant du poison pour taupe?
- Köstebek zehri içmek gibi mi? - Evet.
Et ses enzymes de l'estomac... comme le bicarbonate de potassium... ont réagi avec le poison créant du gaz phosphine.
Ve mide enzimleri, tıpkı potasyum bikarbonat gibi fosfin gazı üretmek için zehirle etkileşime geçmiş.
Burt a mangé du poison pour taupe?
Aman Tanrım, Burt köstebek zehri mi yemiş?
Vous envoyez à un homme à l'agonie d'un suicide au poison pour taupe un faux espoir, le poussant à foncer aux urgences pour faire un lavage d'estomac pour le dîner, et tout ce que vous trouvez à dire c'est "oups"?
Hay aksi mi? Bir adama boş yere ümit verip zehir içtirip acı çektirtiyorsun yemeğe yetişmek için apar topar midesini yıkatmak için acil servise koşturtuyorsun, ve tek söyleyebileceğin "hak aksi" mi?
J'ai bien peur que des traces du poison ne reste dans les tissus de votre cerveau après votre mort.
Korkarım ki uyuşturucunun izleri siz öldükten sonra da beyninizin dokularında kalacak.
"Gift" signifie "poison" en allemand
"Gift" Almanca'da "Zehir" demektir.
Vous deux ensemble c'est du poison!
Siz, ikiniz zehirlediniz!
Il pourrait y avoir des drogues ou du poison dedans.
İçinde ilaç veya zehir olabilirdi.
Comme si on ne m'avait pas déjà injecté du poison, Amanda?
Daha önce de zehir enjekte etmeden yapmaya çalıştığın gibi mi, Amanda?
Castle et moi allons parler à Lanie pour voir s'il y a un lien entre le poison et l'usine.
Tamam, Castle ve ben Lenie ile konuşacağız zehir ve bitki arasında bir bağlantı var mı diye bakacağız.
Bon, je peux juste vous dire ça, quelque soit le poison, c'était synthétisé chimiquement et incroyablement rapide à agir.
Size şunu söyleyebilirim zehir her neyse, kimyasal olarak sentezlenmiş ve çok hızlı hareket ediyor.
Vous voulez dire, que le poison m'était destiné?
Zehrin benim içinolduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?
Le poison était un agent chimiquement synthétisé similaire au composé organique, la saxitoxine.
Zehir, kimyasal olarak sentezlenmiş silah haline getirilmiş bir aracı Saksitoksin'e benzer organik bileşkesi var. ... Saksitoksin'e benzer ogranık bileşkesi var.
C'est la bouteille de poison.
Zehir şişesi.
Oui, et après qu'il est utilisé le poison sur la nourriture, je parie que ce gars est venu et lui a tiré dessus pour boucler le tout.
... sonra eminim bu adam geri geldi ve onu vurdu yarım kalan işi bitirdi.
D'abord, il attrape le bras de M. Harrison, et ensuite il lui passe le spray de poison.
İlk Bay Harrison'un kolunu tutuyor sonra zehir spreyini ona veriyor.
Je crois savoir comment ce gars a fait pour que Cory mette du poison dans la nourriture.
Bence bu adamın Coryi yemeği zehirlemesine nasıl ikna ettiğini biliyorum.
Poison?
Zehir?
Quel poison?
Ne zehiri?
Le poison est votre hobby, n'est-ce pas?
Zehir senin hobin, değil mi?
Nous avons aidés les dealers à faire leur poison.
Uyuşturucu tacirlerinin zehirlerini üretmesine yardım ettik.
Tu penses que Burt a été tué par du poison pour taupe?
Burt'ün köstebek zehrinden mi öldüğünü düşünüyorsun?
- Poison!
- Zehir.