Translate.vc / Français → Turc / Porridge
Porridge traduction Turc
283 traduction parallèle
- Je savais que ça ressemblait au porridge.
Yulafla ilgisi olduğunu biliyordum.
Ton porridge est excellent, Alice.
- Yulaf lapası çok güzel olmuş, Alice.
Commencez donc par le porridge.
Yulaf ezmesiyle başlasan iyi olur.
Voici du porridge aux champignons.
Size biraz, sıcak mantar çorbası getirdim, Sir Oliver.
Petit, quand je refusais de manger mon porridge, ma mère, comme toutes les mères, disait : "Oliver, un jour, tu seras peut-être très content de manger ce porridge."
Küçükken, yemeğimi yemeği reddettiğimde,... annem hep şöyle derdi, "Oliver, bu yemeği mumla arayacağın günler de gelecek."
Vous devriez goûter ce porridge.
O lapanın içine sıkıştır.
- On vous a offert du café et du porridge.
- Size lapa ve kahve ikram ettik.
Le porridge, c'est bon pour toi.
. Ye. Sana iyi bir yulaf lapası.
Trois œufs au bacon et du porridge à la crème.
İyi pişmiş domuzla üç yumurta, ve kremli sıcak lapa ve mısır ezmesi...
Avez-vous entendue celle-ci? Un fermier est assis dans la cuisine avec son employé. Se préparant à déjeuner, du porridge avec du lait.
Bir çiftçi ve reçber mutfakta oturuyorlarmış kahvaltı için hazırlanıyorlarmış, yulaf lapası ve süt.
Ah oui, le fermier ouvre la fenêtre et lance le porridge.
Evet, çiftçi pencereyi açmış ve yulaf lapasını fırlatmış.
Où est mon porridge, Lorraine?
Lapam nerede kaldı Lorraine?
Le porridge devient grumeleux.
Lapa topaklanıyor.
Ça sent le porridge.
Lapa kokusu geliyor.
Bien, bien, bien, porridge.
Şey, şey, şey, lapa.
sept pains, 9 kg de patates, 300 grammes de thé, un sachet de porridge, - deux boîtes de cornflakes. - Gardez l'espoir.
Yedi tane somun ekmek, on kilo patates 100 gram çay, bir paket yulaf lapası iki paket mısır gevreği.
Je vais prendre du porridge.
Ben yulaf ezmesi alacağım. Sen ne istersin?
Oui, du porridge.
- Yulaf ezmesi mi? - Evet, yulaf ezmesi.
Œufs et porridge?
Yumurta ve tahıl gevreği için hazır mısınız?
"Personne ne mangera de mon porridge impunément".
"Kimse lapamı yiyip de cezasız kalmaz!"
Café au lait et porridge au petit-déjeuner, c'était incroyable.
Kahvaltıda sütlü kahve içip, yulaf lapası yerdik, inanabiliyor musun?
J'ai parié avec ma fille que vous étiez... Hercule Porridge, le célèbre détective Français.
Siz, Hercules Porridge değil misiniz, şu ünlü Fransız dedektif.
Quelle intelligente déduction, M. Porridge!
Bunu tahmin etmeniz çok akıllıca Monsieur Porridge.
Vous semblez avoir sommeil.
Uykulu görünüyorsunuz Monsieur Porridge.
Comment va votre enquête, M. Porridge?
Soruşturmanız nasıl gidiyor Monsieur Porridge?
Je suis meilleur détective qu'Hercule Porridge.
- Ünlü Hercule Porridge bile.
La paella est espagnole, c'est pas du porridge.
- De ki ona... Paella İspanyoldur diyor ben... Doğu Londra'nın kokulu yılan balığı böreği değildir!
Je préfère le porridge.
Ben yulaf unu isterim.
Du porridge.
Lapa.
Du porridge?
Lapa mı?
Tu as mangé tout le porridge sur le ventre de mes frères.
Arkadaşlarımın karnından lapaları yedin.
le porridge va être froid!
Hey, acele edin yoksa lapa soğuyacak!
- On est les rois! Tu veux récurer le porridge brûlé ou on achète une autre casserole?
Bu yulaf ezmesi artıklarını temizlemek ister misin yoksa yarın için başka bir tane mi almalıyım?
Je ne ferai pas l'amour là oû je mange mon porridge.
Ben yemek yediğimiz yerde ilişkiye giremem.
"Rentre chez toi, Frank, et va manger une bonne assiette de porridge!"
"Evine git Frank, git de lapanı ye"
Il est aussi mou et fade que du porridge!
Aynı yumuşak ve ruhsuz lapa gibi!
Je voulais mon porridge avant les oeufs brouillés.
Bayan, ben yulaf ezmesini omletten önce istemiştim.
Mais je gage que la plus forte émotion que ce ver blanc ait connue en un an a été le jour où son valet a oublié de sucrer son porridge!
Sizi temin ederim ki, şu berrak karidesin bir yılda başına gelen en heyecanlı şey hizmetkarının lapasına şeker katmayı unutmasıdır.
Dois-je déduire de vos yeux bouffis de fatigue et des giclées de porridge sur les murs que mon cousin McVipère s'est présenté à vous?
Harap bitap görünümünüzden duvardaki yulaf lapası topaklarından kuzenim McAdder'ın itimatnamesini sunduğu sonucunu çıkarmalı mıyım?
Lundi et mardi ne sentent rien, parce qu'on mange du porridge.
Pazartesi ve salıları bir şey kokmaz... çünkü yulaf ezmesi yeriz ve o pişirilmez.
Il veut des abat-jour verts pour la vue et fait faire des haltères à Tom, il oblige Eva à manger du porridge qu'elle a en horreur!
Geceleri Tom'un gözünü korumak için taktığı şeyler. Eva'ya ille yulaf ezmesi yemesi için tutturmasın... Onlarda bundan nefret ediyor.
Du porridge, quelle délicieuse gâterie!
Erkekler böyle konuşur. Kontrolden çıktın!
Je mangeais du porridge. Pas de chaussures, sauf le dimanche.
Afrika lapası yerdim, Pazar dışında ayakkabı giymezdim.
On a déjà mangé du porridge ce matin,
Kahvaltıda yulaf lapası yedik.
Avale-moi ce porridge,
Çabuk ye onu.
Qui a mangé mon porridge?
Benim yulaf lapamı kim yedi?
- Que le porridge était délicieux,
- Lapanın çok lezzetli olduğunu söyledi.
On s'est gelé les fesses, on a mangé du porridge matin, midi et soir, alors qu'il y a 28 £, 7 shillings et 3 pence dans cette foutue cheminée?
Biz burada donuyoruz, sabah akşam yulaf yiyoruz....... ve senin bacanın içinde 20 paund 73 pensin var!
- Du porridge.
- Lapa.
"... grande platée de porridge... "
iri bir kase yulaf lapası...
Du porridge, sain et délicieux.
Ne var?