Translate.vc / Français → Turc / Porthos
Porthos traduction Turc
201 traduction parallèle
Et la nuit me trouve pâle et pensif, dans l'attente de... de la fin de mon exil, quand tous trois, Athos, Porthos et Mlle d'Artagnan, nous assisterons dans la loge royale à la première de...
Gece beni solgun ve düşünceli halde sürgünümün bitmesini bekler bir halde bulmuşken üçümüz, Atos, Portos ve matmazel d'Artagnan olarak locamızda galanın başlamasını bekliyor olacağız.
Pendant qu'il regardait mon chapeau, je l'ai frappé.
- Kılıcımı havaya fırlattım... - Porthos!
Porthos, la bourse, si tu veux bien...
Porthos! Ver onu bana. Silahşörlerin sloganı :
Mon cher Porthos en a besoin pour se vêtir décemment.
Sevgili Porthos adam gibi elbise almak için on alıyor.
Porthos ne craint rien, l'autre est saoul.
- Ama adam sarhoş.
- Comme Athos, Porthos et Aramis.
- Evet, tıpkı Portos, Atos, Aramis gibi.
Porthos est...
Porthos...
Porthos!
Porthos!
Porthos et Aramis aussi.
Porthos ve Aramis de ortada yok.
Porthos, ton attitude me lasse.
Porthos, bu tavrından sıkılmaya başladım.
Dis adieu à Porthos.
Porthos'a veda et.
Porthos, qu'est-ce que tu as?
Porthos, ne var?
Que fait Porthos?
Porthos ne yapıyor böyle?
Si Porthos a décidé de mettre fin à ses jours, il trouvera bien un moyen.
Porthos hayatını sona erdirmeye kararlıysa, bunu yapacak fırsatı bulmalı, öyle değil mi?
Adieu, inutile Porthos.
Elveda, işe yaramayan Porthos.
Porthos m'a parlé de votre fils.
Porthos bana oğlunu anlattı..
Porthos, son désir insatiable de vivre.
Porthos'un hayata olan açlığı.
Porthos, J'ai terminé ça pour toi.
Porthos, bunu senin için bitirdik.
Au matin, convoquez-nous au palais et nommez-nous conseillers.
Ve sabah olunca, Athos, Porthos ve Aramis'i danışmanların olarak saraya çağırt. Sonra her şey yoluna girer.
Je suis Porthos!
Ben Porthos'um!
Je suis Porthos.
Ben Porthos.
Porthos, qui est ce mignon?
Porthos, kim bu tatlı genç?
C'est la dernière fois, Porthos.
Bu son seferdi, Porthos.
Lovenpis!
Porthos
Vous trois, vous êtes libres de sortir... mais je vais devoir garder Porthos pendant un moment.
Üçünüz girebilirsiniz ama Porthos'u bisüre daha içerde tutmam gerek.
Tu te sentiras mieux, Porthos.
- Hoşçakal Porthos.
Je suis allé à la salle de décontamination.
İçeriye baktım. Porthos'un yanınız da olduğunu
J'ai pensé que vous étiez avec Porthos. Tout va bien vous pouvez le caresser.
Onu okşayabilirsiniz.
Mais si leur imprudence... a blessé Porthos ou... si leurs interdictions'divines'finissent par le tuer...
Ama ihmalleri yüzünden Porthos'un canı yanar yada Tanrı korusun ölürse...
Porthos n'a pas l'intention de partir... et moi non plus.
Ne Porthos'un pes etmeye niyeti var, nede benim.
Les Kreetassans considèrent les arbres d'Alvera comme des trésors culturels. Et apparemment Porthos a uriné sur l'un d'entre eux.
Kreetassanlar o ağaçlara kültürel hazine olarak bakıyorlar... anlaşılan Porthos birinin üzerine çişini yapmış.
et il n'aurait pas eu une occasion de faire pipi sur un de leurs précieux arbres.
Porthos da o değerli ağaçlarının üzerine işemek zorunda kalmazdı.
Je vous dirai qu'une chose, Sub-Commander... Si quelque chose arrive à Porthos
Sana bişey söyliycem yardımcı Komutan, eğer Porthos'a bişey olursa...
J'ai juste pensé que cela aiderait Porthos, si je dormais ici.
Bu gece burda uyursam Porthos'u neşelendirebilirim diye düşündüm.
Comment va Porthos?
Porthos'un durumu nasıl?
"Beagles." ( c une race de chiens celle de porthos )
- Av Köpeği. - Evet.
Alors, comment va-t-il?
Peki Porthos nasıl.
Porthos a le droit de prendre un bol d'air frais.
Porthos'un da temiz hava almaya hakkı var.
Porthos est en train de mourir et cela ne les dérange pas.
Porthos'un ölümün eşiğinde olması umurlarında bile değil.
Porthos a une patte dans la tombe parce que ces crétins... n'ont pas pris la peine de regarder son profil génétique.
Porthos'un bi patisi köpek cennetinde çünkü bu aptallar onun genetik bilgilerine bakmaya zahmet etmediler.
Avez-vous pensé que votre colère puisse englober plus... que les problèmes liés à Porthos et aux Kreetassans?
Öfkenizin Porthos ve Kreetassanlarla ilgili olabilmeyecğini düşündünüzmü acaba? - Ne?
Porthos est le seul patient que vous traitez.
Şu anda tedavi ettiğiniz tek hasta Porthos.
C'est tout ce qui me préoccupe en ce moment... çà et Porthos.
Şu an tek düşündüğüm bu Doktor. Bu ve Porthos.
Comment va Porthos?
- Porthos nasıl?
J'admire ta ceinture, Porthos.
Tokaları severim.
Dans ce cas, Athos,
Athos, Porthos, Aramis ve D'Artagnan.
Porthos, Aramis et d'Artagnan, en avant!
Saldırın!
Porthos!
Tutun!
D'Artagnan... Traquez Porthos, Athos and Aramis et ramenez-moi leurs têtes.
Porthos, Athos ve Aramis'i bulacaksın.
Porthos?
- Porthos?
Porthos était mort.
Porthos ölmüştü.