Translate.vc / Français → Turc / Posters
Posters traduction Turc
230 traduction parallèle
Quelle idée d'avoir ces posters ici.
İçindeki posterler çok güzel.
Il est parti avec ma télé, deux posters de Picasso et mon sèche-cheveux.
Televizyonumu, iki Picasso posterimi saç kurutma makinemi de çaldı.
Des posters?
Posterler?
Tu peux mettre un ou deux posters et un coup de peinture, c'est tout.
Anne? Evet, pembe kazağı giyebilirsin.
Ils ont sorti les posters de Betty et Veronica en maillots.
Betty ve Veronica posterleri vardı.
- On dirait des posters.
- Bence poster gibi duruyorlar.
Ils ont déjà imprimé les posters. "Visez un peu ces miches!"
Şimdiden duvar ilanlarında yerini aldı. "Şu somunlara bak!"
J'ai moi-même imaginé quelques histoires sur des posters... et je ne vais certainement pas l'interner... dans une institution psychiatrique pour les siennes.
Kendimin de birkaç orta sayfa fantezisi olmuştu ve ben kesinlikle durumu için onu bir akıl hastahanesine sevk etmeyeceğim.
J'ai des super posters de Cindy Crawford.
Duvarımda Cindy Crawford'un harika posterleri var.
Ou fais-tu autre chose avec ta musique et tes posters?
Ve veya o posterdeki resimlere bakarak bir şeyler yapıyorsun?
Tu penses devenir une star? Comme sur tes posters!
Allah'ın belası bu poster gibi olacağını mı sanıyorsun?
C'était sur tous les posters putain!
Tüm afişlerde yazıyor!
Il a de jolis posters.
Manzaraları güzel ama.
Il faut juste repeindre, mettre des posters.
Bir badana, birkaç afiş yeterli.
C'est un de tes posters.
O senin posterlerinden birisi.
Il y a même des motifs vaginaux... dans tes dessins et tes posters.
Vajinal motifler bile var... Resimlerinde, posterlerinde, gey idoller...
C'est une perversion en boite pour des comptables sexuellement frustrés Et pour des étudiant avec trop de posters de Betty Blue, the Blues Brothers et Big Blue Sur leurs putains de murs bleus!
Cinselliği bastırılmış muhasebeciler ve salak odalarının duvarlarına bir sürü Betty Blue, Blues Brothers ve Big Blue posteri asan öğrenciler için bir nevi hazır sapkınlık!
J'ai des bouttons et des posters.
Poster ve arma yaptırdım.
Sur des posters de Hitler, grandeur nature...
Karşımıza Şu gerçek boyutlardaki Hitler posterlerini alırdık ve...
Je ne veux pas de tes fringues gothiques dans mon placard... de tes patchs anti points noirs, ou de tes posters d'Axl Rose.
Dolabımda senin o garip kıyafetlerini görmek istemiyorum. Ya da banyoda kara noktaları çıkarma bantlarını, Axl Rose posterlerini... ya da bir başka yeniyetme idolünü.
J'adore les posters, les calendriers...
Posterleri, takvimleri falan hep sevmişimdir.
J'ai enlevé tous les posters, en fait.
- Aslında o afişleri indirdim. Hepsini.
Alors tu as enlevé les posters, le ciné a perdu son éclat et je détecte un manque significatif de contact physique, de tendresse en général, entre vous deux.
Yani film afişleri indi. Film cazibesini kaybetti. Ve ikinizin arasında herhangi bir el tutma, sarılma da görmüyorum.
Je peux pas. Cette fois, y aura pas de posters ou de grandes déclarations.
Bu sefer pankartlar açıp sana olan duygularımı ilan edemem.
Je suis comme tout le monde. J'ai grandi avec les posters de ces mecs au mur.
Ben sıradan bir adamım bu çocukların posterleri duvarlarımda büyüdüm!
J'ai grandi avec les posters de ces mecs au mur.
Bu adamların posterleri duvarlarımda büyüdüm.
T-shirts, posters...
Hançer Ağız tişörtleri, çıkartmalar, posterler.
C'est ça! Ils se perdraient entre les posters de Justin Timberlake, Tom Cruise et...
Doğru.Muhtemelen Justin Timberlake ve Tom Cruise'un arasında kaybolmuştur...
Tu lui as acheté des posters de boys bands et des calepins Hello Kitty.
- Ona erkek gruplarının posterlerini ve Hello Kitty defterleri almışsın.
Je t'apporte mes C.D., mes magazines, mes posters, mes bouquins, trois pulls et mon rouge à lèvres "bouche de feu".
Bunun içinde CD'lerin, dergilerim posterlerim, kitaplarım senin üç kazağın ve bir Diva Glam ruj var.
- Et je ne fais pas de posters.
- Poster yapmıyormuşum.
Mercredi, faut 2 jours pour les posters.
Çarşamba. Fotoğraflar o kadar büyük ki çıkarmak 2 gün alıyor.
Il a des posters de Radiohead et il lit un magazine sur Radiohead.
Bakalım... Posterler var. Radiohead posterleri!
Tony, les posters.
Afişler Tony.
Tu as les posters?
Afişler mi?
- Je suis navrée, pour les posters.
- Resimler için çok üzgünüm.
Mes posters des New Kids on the Block commencent à dater.
New Kids On The Block posteri yaşıma pek uygun değil.
- Les tubes avec les posters!
- Ne? - Posterleri soruyorum.
C'était tellement masculin avant, des posters de rock, des meubles modulables, des magazines partout
- Mojito ister misiniz? Bunun için zor kullanmanız gerekmeyecek.
Je lui ai demandé s'il voulait faire des courses pour la personnaliser en mettant des posters, mais il a refusé.
Ondan burayı kendine göre döşemesi için alışveriş yapmasını istedim. Duvara posterler asmasını ama istemedi.
Et tous ces posters?
Bu posterler ne duvarda?
Tu as acheté la lampe, tu as mis des posters, mais... je ne crois pas que...
Lambayı alıp, posterleri asıyorsun... ama aslında... - Sanmıyorum...
Je disais à Ray que tu es passionné par les vieux posters de cinéma.
Tam da Ray'e senin eski tiyatro posterlerine olan ilginden bahsediyordum.
Tu es déçue que nous n'oyions pas fait 160 km pour voir des posters et entendre ce type jouer de la guitare?
Tiyatro posterlerine ve o adamın gitar çalışını izlemek için arabayla yüz mil gidemedin diye mi üzüldün?
Arrête! Je croyais que tu voudrais voir les posters de son ami.
Sadece arkadaşının posterlerine bakmak hoşuna gider zannetmiştim.
J'ai vu des posters.
Posterlerini gördüm.
Il y a même la queue à la table qui vend de stupides posters.
- Sınıf posteri masasında bile kuyruk var. - Hadi Paris'in dikkatini dağıtma oyunu oynayalım.
Les poupées, les posters de Dorothy.
Dorothy bebekleri, Dorothy posterleri.
Des posters.
İçeride çekilmiş gibi.
Je te donne les posters.
Ve herşeyin üstüne, ne de adam gibi bir kız. Bunlardan birine sahip olabilirsin.
On commence dans une chambre d'ados, les murs sont remplis de posters de films.
Duvarlar film posterleriyle kaplı. - Dur.