Translate.vc / Français → Turc / Pétité
Pétité traduction Turc
68,055 traduction parallèle
Ma petite amie de substitution t'a fait tomber?
Yedek sevgilim az önce sana çelme mi taktı?
Il a aussi une petite bosse sur...
Ayrıca şeyinde şişkinlik var...
On avait une petite transaction cette semaine.
Bu hafta küçük bir alışveriş olması lazımdı.
Repose-toi, petite.
Dinlen biraz, tatlım.
Un vagabond qui fuit la loi avec une toute petite longueur d'avance. Il court et il tue toutes ces femmes tellement vulnérables. Il s'empare d'elles et les massacre quelque part au fond des bois.
Avarenin tekisin, polislerin bir adım önündesin sürekli kaçıyorsun ve bu savunmasız kadınları kaçırıp, ormanın karanlık derinliklerinde öldürüyorsun.
J'envisageais de me construire une petite maison dans le coin.
Şey, buralardan küçük bir yer almayı düşünüyordum.
Trouvez la petite fiole de verre sur laquelle est inscrit "lumière". Et secouez-la vigoureusement.
"Işık" diye etiketlenmiş küçük cam şişeyi bulup sıkıca sallayın.
Tempête, va faire une petite reconnaissance.
Fırtına, biraz keşif yapar mısın?
La petite Demoiselle aux cheveux jaunes n'est pas un vrai Schtroumpf.
Bayan Küçük Sarışın gerçek bir şirin bile değilmiş.
Ma petite création.
Benim küçük eserim.
On dirait une vulgaire petite...
Tıpkı açgözlü, serseri...
Écoutez, Chuck, ma petite-fille et ma fille vivent chez moi.
Dinle, Chuck. Torunum ve kızım benimle yaşıyorlar.
Bien joué, petite.
Aferin sana.
Pas mal, petite.
Fena değil, küçüğüm.
Ma petite Kay.
- Evet, minik K.
Willie prendra l'avion pour voir sa petite-fille.
Willie uçağa atlayıp torununu görebilecek.
La petite ordure!
Şapşal herif.
Je t'aime, ma petite.
Seni seviyorum, küçüğüm.
À ton âge, ma petite-fille avait la même.
Torunum senin yaşlarındayken onda da aynısı vardı.
- La petite souris est passée?
- Diş perisi geldi mi? - Bana beş dolar bıraktı.
J'ai emmené ma petite-fille à l'école, comme chaque jour.
Torunumu yürüyerek okula bıraktım. Her gün yaptığım gibi.
Oui, c'est pour ma petite-fille.
Evet, öyle. Torunum için.
Il faut que j'emmène ce petit à la maison avant que ma petite-fille ne rentre.
Torunumun okulu dağılmadan önce şu küçük adamı eve götüreyim.
J'ai dû envoyer Metzger à l'étranger, pour rendre une petite visite à M. Hatto et sa femme.
Ödemeyi almaya Metzger'ı Bay Hatto ve karısını ziyarete göndermek zorunda kaldım.
Petite garce!
Seni küçük sürtük.
Parce que c'est ma petite amie.
O kız benim sevgilim.
- C'est ma petite-amie.
- Benim sevgilim.
- Et on va lui rendre une petite visite.
- Ve sonra biz ziyaretine gideceğiz.
On prépare une petite sauterie, m'sieur?
Özel bir gece mi planlıyoruz yürüyen cinsellik?
Donc, votre petite aventure n'était pas prête de marcher, pas vrai?
Yani küçük saunan asla açılmayacak, değil mi?
Juste une petite histoire.
Ufak bir uydurmaca.
Sa petite femme!
Madam Gaston Hiç olamam
Mettez votre petite bavette, chérie
Sen peçeteni bağla tatlım
J'ai toujours voulu protéger ma petite fille.
Seni her zaman korumaya çalıştım benim küçük kızım.
Bien tenté, petite canaille.
İyi denemeydi seni küçük çakal.
- Pardon, vous avez vu une petite fille?
- Afedersiniz, küçük bir kız gördünüz mü?
Juste une petite bosse.
Ufak bir şişlik sadece.
Alors, Josh a une petite amie maintenant?
Josh'ın sevgilisi mi var şimdi?
Après toute cette peine et cette souffrance dans le monde, Quel bien pourrait ressortir d'une petite fille assassinée par un monstre tordu?
Dünyadaki bunca acı ve ızdıraptan sonra, hasta bir canavar tarafından öldürülen bir kızın iyi tarafı nedir?
Cette petite fille, elle...
Şu küçük kız...
Prenez la carte, Jill prend la petite.
Sen kartı al, Jill de kızını alsın.
- Une petite tortilla.
- Yani küçük tortilla'yla.
- Petite ou grande.
- Küçük, büyük.
- Petite ou grande?
- Küçük, büyük.
De nourriture pour la petite?
Çocuğa yemek lâzım mı?
Je commençais à craindre de devoir annoncer à la gentille petite dans la salle d'attente que son papa nous avait quittés.
Tam da bekleme odasındaki şirin küçük kıza babasının öldüğünü söylemek zorunda kalacağımı düşünmeye başlamıştım.
C'est de la fiction, petite.
Hayal bu. Görmüyor musun?
Pas si on s'en sert à petite dose.
Az doz kullanırsan olmaz.
Il continue, il te traite de pute, de couille molle, de petite salope, et il dit que tu es sa salope.
Ve bir türlü susmak bilmiyor, sana kaltak ve şişko sürtük, minik korkak göt falan diyor, seni kendi sürtüğü yapacağını söylüyor.
Petite salope
Seni ufak Seni ufak beyinsiz kaltak
On a une petite combattante.
Sanırım şu an elimizde minik bir dövüşçü var.