Translate.vc / Français → Turc / Quo
Quo traduction Turc
350 traduction parallèle
Heureusement, une épidémie de diphtérie rétablit le statu quo avec, comme prime, la mort de la duchesse.
Neyseki bir difteri salgını mevcut durumu neredeyse hemen düzeltti. Ve hatta düşesin ölümüyle, ikramiye bile verdi.
C'est vrai, mais nous sommes ici pour défendre la société, telle qu'elle est avec ses lois et son statu quo actuel.
Evet ama bizim görevimiz de toplumu korumak. Toplumun koyduğu kanunları ve mal varlığını korumak.
Elle fait le "Quo Vadis".
Ne yapsaydı hacı kızımız?
Bones, l'évolution normale de cette planète était le statu quo entre les gens.
İki tarafta da olmamalı. Bones, bu gezegenin normal gelişimi insanlar arasında statükoymuş.
On les paye plus que des assistants sociaux, des profs, ils ont intérêt à maintenir le statu quo.
Sosyal hizmet görevlilerinden veya öğretim görevlilerinden fazla kazanıyorlar Mevcut durumu sürdürecek ayni hisseleri var.
Quo vadis, cherie?
Nereye, bebek?
Je me souviens d'avoir vu Quo Vadis ici et maintenant ce film minable.
Eskiden burada Quo Vadis'i izlemiştim. Şimdi bu pis filmi gösteriyorlar.
autrement ça deviens comme un status quo.
Aksi halde olağan durum haline gelir.
In factorum, quid pro quo.
In factorum, quid pro quo.
Je parie que ça ne t'était jamais venu à l'esprit, petite canaille. Ça conserve le Statu Quo.
Fakat bunu hiç düşünmemiştin, değil mi seni küçük haylaz!
C'est quo, messieurs?
- Sorun nedir beyler?
Est locus... in quo... absconditur. "Il est un endroit où est cachée..."
Bir yerde gizlidir... mükemmel derecede... mezar taşı...
- "Quo", ça existe?
- "Tev." Bu bir sözcük mü?
- "Quo"? Ça n'existe pas.
Bu bir sözcük değil.
Toute la journée, ça a été le statu quo.
Bütün lanet gün olduğumuz yerde çakıldık kaldık.
Qui pro quo, docteur.
Para paraya karşı, Doktor.
Pour l'instant, c'est le statu quo.
Simdilik yapacagimiz sey su : Status quo.
Ce n'est qu'un quiproquo, Mr. Colt.
Quid pro quo, Bay Colt.
L'heure est venue de nous demander combien de temps va durer ce statu quo.
Zaman geldi, kendimize sormalıyız, bu durum daha ne kadar devam edecek?
Tout ce qui l'intéressait, c'était de maintenir le statu quo.
O sadece bizi bir oyun olarak gördü.
C'est le statu quo.
Asayiş berkemal.
Le parti du statu quo a tenté de nous écraser, mais nous avons résisté. C'est la lutte pour la suprématie et le conflit s'étend. Il a des répercussions dans toute la galaxie.
Quo güçleri, hepimizi birden yok etmeye çalışıyor, ama biz savaşmaya devam ederek, galaksinin çok tehlikeli bir yer haline gelmesine neden oluyoruz.
La force qui conserve l'état des choses et celle qui pousse au changement.
Biri quo durumu için güç ve diğeri de değişim için güçtür.
Batman et Robin... séides des oppresseurs à sang chaud... protecteurs animaux du statu quo.
Batman ve Robin sıcakkanlı Sömürücülerin fedaileri düzenin iki ayaklı memeli bekçileri.
C'est un échange, mon vieux.
Quid pro quo, dostum.
- Quo...
- Ne...
Status quo, jusqu'à ce qu'on ait un plan.
Sonraki hamlemizi planlaya kadar, yapacağımız bu.
Tu savais que son mari avait été batteur pour Status Quo une fois?
Kocasının Status Quo'da davul çaldığını biliyor muydun?
Cependant... Bien qu'il ne puisse être question ici de quid pro quo... nous pouvons offrir une garantie secrète.
Bununla birlikte karşılıklı bir alış veriş olmayacağı için Amerika Birleşik Devletleri bir garanti sağlayabilir.
Quid pro quo.
Kısasa kısas.
Et je croyais pouvoir écarter Henry... au moins maintenir le statu quo.
Henry'den kurtulabileceğimi sandım. En azından boşanmayabilirdin.
Ça dépend pour quo! .
Neden sordunuz?
- Sur quo! ? - Sur Ie c!
- Ne hakkında yazar?
Quo vadis
"Nereye Gidiyorsun?"
Nous inviterait-elle s'ils maintenaient le statu quo?
Peki hala durum aynı olsaydı bizi davet edeceğini mi düşünüyorsun?
La science doit remettre en question le statu quo, l'autorité.
Bilim varolan durumu ve otoriteyi sorgulamaktır.
Je vais maintenir le statu quo.
Sanırım bu sorunu çözemeyeceğim.
Le nouveau parti travailliste suivit les cols blancs de la société non pas à travers un système politique ni un système politique démocratique, mais par un capitalisme qui s'adapte aux intérêts, et les intérêts à ce statu quo.
Size yeniden teşekkür ediyorum. Herkesle tekrar görüşmek üzere. Sevgiyle kalın, iyi geceler.
Status quo. On joue, on gagne.
Durum bu. oynarız, yeneriz.
Les grosses maisons de disques font dans le statu quo, nous, on est des anarchistes.
Büyük olanlar Status Quo, biz değiliz, biz anarşistiz.
Quo par exemple?
Nasıl yani?
Quid pro quo, M. Powers.
Bırak bu işleri Bay Powers
L'Etat ne favorise pas le péché. Quo vadis.
Devlet günah işlemez.
- Tu dois prendre un second. - C'est quo?
- Bir kefile ihtiyacın var.
Plus de statu quo!
- Artık çıkmaz yok.
- quo- -
- Ne...
Qui pro quo.
Para paraya karşı.
Et je suis là quid pro quo, ad infinitum, à gratiner au four jusqu'à l'Apocalypse.
Üstüne biraz peynir rendele ve kıyamete kadar güzelce fırınla.
C'est le statu quo, ici.
Her şey yolunda.
- C'est le statu quo.
Her şey olması gerektiği gibi.
Ils se débarrassent du directeur en premier.
Status Quo'da sanıyor kendini.