Translate.vc / Français → Turc / Quâ
Quâ traduction Turc
21 traduction parallèle
C'est mieux quâ la maison.
Evden daha iyi.
Ils disent... quâ € ™ après l'avoir tuée,
Diyorlar ki onu oldurdukten sonra...
Oh, Je vois ce quâ € ™ ils ont fait.
- Ne yaptıklarını anladım.
Tu sais quâ € ™ elle lâ € ™ a porté pendant 11 mois?
Onu 11 ay boyunca karnında taşıdığını biliyor muydun?
Si vous ne vous souvenez pas de Gros Cou, câ € ™ est comme à § a quâ € ™ on mâ € ™ appelait au lycée, car...
- Eğer Great Neck'i hatırlamazsanız, bana lisede öyle sesleniyorlardı... - Tabii.
La seule chose quâ € ™ elle a dévoré plus que la pizza était ma confiance, et elle est de retour.
Pizzamdan daha fazla yiyip bitirdiği tek şey, kendime olan saygım oldu ve şimdi yine geri döndü.
Il nous dit quâ € ™ il a faim!
Bize aç olduğunu söylüyor!
Câ € ™ est ce quâ € ™ on va faire.
İşte bunu yapacağız.
Qui veut voir ce quâ € ™ il va faire?
- Kim onun ne yapacağını görmek istiyor?
Le train L - entre en gare - Quâ € ™ est-ce que câ € ™ est?
- Sonraki L treni, Manhattan pistine yaklaşmaktadır.
Voyons ce quâ € ™ on trouve.
Bakalım burada ne bulacağız.
Quâ € ™ est-ce que vous faites?
- Ne yapıyorsun?
Quâ € ™ est-ce quâ € ™ on fait maintenant, Winston?
Şimdi ne yapacağız, Winston?
Jâ € ™ ai lâ € ™ impression quâ € ™ on va devoir le faire.
- Sen halledersin. Pekala... Bunu yapmamız gerek gibi görünüyor.
- Je ne sais pas ce quâ € ™ on doit faire.
- Tamam, "bunun" ne olduğunu bilmiyorum.
Bien quâ € ™ une fois jâ € ™ ai dit à ma mà ¨ re que sa coupe lui allait... Et ce nâ € ™ était pas le cas.
Buna rağmen bir keresinde anneme "saçın güzel görünüyor" demiştim ve güzel görünmüyordu.
Je ne peux attendre de voir la tête de Schmidt quand il réalisera quâ € ™ on lâ € ™ a fait. Et bien, il voulait quâ € ™ on le fasse.
Bunu başardığımızı fark ettiğinde Schmidt'in yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.
Comme je disais, je ne peux attendre de voir sa tête quand il réalisera quâ € ™ on lâ € ™ a fait, vraiment, dâ € ™ accord?
Bizden başarmamızı istemişti. Benim de dediğim gibi, bunu başardığımızı fark ettiğinde onun yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum, yani?
Quâ est-ce que tu fais?
Ne...
Quâ est-ce...
Ne...
Mais bon sang quâ est-ce quâ il se passe?
Ne oluyor böyle?