Translate.vc / Français → Turc / Rat
Rat traduction Turc
4,118 traduction parallèle
Jamais je ne tuerais une fourmi ou un rat.
Bir fare değil! Asla bir böceği veya fareyi öldüremezdim!
Votre proximité avec ces trois meurtres est plus qu'une coïncidence et je sens, comme vous dites, le rat.
Bu üç cinayete de yakınlığın bir raslantı olamayacak kadar fazla ve dediğiniz gibi, ben de fare kokusunu aldım.
Qu'est-ce que ça fait d'être un rat?
Bir sıçan olmak nasıl bir şey?
Ver Gris, Puce Rouge, Rat Noir.
Gri Solucan, Kırmızı Pire, Kara Sıçan.
As-tu déjà entendu parler du Rat cuisinier?
Sıçan Aşçı hikayesini duydunuz mu?
Les Dieux transformèrent le cuisinier en un énorme rat blanc qui ne pouvait manger que ses propres petits.
Sonra tanrılar, aşçıyı sadece kendi çocuklarını yiyen dev bir sıçana dönüştürmüşler.
Si les dieux transformaient tous les tueurs en rats blancs géants... ce n'était pas pour avoir tué que les dieux ont jeté un sort au Rat Cuisinier ou pour avoir servi le fils du roi dans une tarte.
Tanrılar her katili dev bir sıçana dönüştürecek olsaydı... Tanrılar Sıçan Aşçı'yı, cinayet ya da krala, oğlunu turtayla yedirdiği için lanetlemedi.
Que son rat ait une récompense ou assurer Tywin Lannister du retour de son fils en vie?
Evcil sıçanına bir ödül vermeyi mi yoksa Tywin Lannister'a oğlunu canlı teslim etmeyi mi?
Ce sale rat ignore quelle est sa place. Il faudra lui donner une leçon.
O domuz nereye ait oldugunu bilmiyor, ve cezalandirilmasi gerekiyor.
Ce sale rat que vous protégez n'existe que pour assouvir notre besoin de nous purger!
Korudugunuz o domuz parcasinin tek varolus amacinin bizim arinma ihtiyacimiza hizmet etmek oldugunu hatirlatirim!
Quand vous dites "on", vous parlez de vous et d'un rat dans votre poche?
Sanırım senin tarafında çenesi düşük biri var mı diye sorabilirim.
J'ai vu un documentaire sur une expérience faite sur un rat.
Bir laboratuvar faresi üzerinde deney yapan bir doktor gördüm.
Je suis un rat de laboratoire, je gère les bactéries, pas les bébés.
Ben laboratuvar ineğiyim. Bakteri yaparım, bebek değil.
Porte ça. C'est des poils de rat.
Şunu tak, fare kılından.
Quand on trouvera Rip, je vais le mordre en retour pour m'avoir mordu avec ses petites dents de rat d'égout.
Rip'i bulduğumuzda, küçük lağım faresi gibi dişleriyle beni ısırdığı için onu pataklayacağım.
Aujourd'hui, j'ai trouvé mon... fils mort... accroché au mur, comme... comme un rat.
Bugün oğlumu ölü buldum sıçan gibi duvara çakılmıştı.
Le rat des villes est devenu un rat des champs.
Şehir faresi köy faresine dönüştü.
Tu m'as arnaqué, salaud de rat!
Beni aldattın, seni puşt!
Alors qu'est-ce qu'on parle, patrouille de rat?
Olay ne peki, gammazlık mı?
"Rat p..."
Gammazlık mı?
"Patrouille de Rat"?
Gammazlık falan yok ortada.
Non, il ne est pas un rat.
Gammaz değil.
Il ne est pas un rat.
Gammaz değil.
Angry, non-rat.
Gammaz değil, sinirli.
- Rien? Tu as un sacré rat, ici.
Orada kocaman bir fare varken.
Nous sommes comme un rat pris au piège.
Tuzağa kapanmış bir fare gibi hissediyoruz.
Oui, il est avec Tête de Rat.
Sıçan yüzlüyle birlikte.
Et c'est "Ratner" pas "Tête de Rat".
Onun soyadı Ratner, "sıçan yüzlü" değil.
Bien, un rat est un rat un mamelon est un sein.
Gammaza gammaz denir, göğse de göğüs.
Le rat est de retour.
Köstebek geri geldi.
- Je sais reconnaître un rat albinos.
- Albino köstebeği gözünden tanırım ben.
Espèce de rat.
Seni pis köstebek.
Sale rat!
Seni pis köstebek!
Sûrement un rat, ou quelque chose.
Muhtemelen fare gibi bir şeydi.
À part un rat, il n'y avait personne.
Evet her şey yolunda. Bir sıçandan başka kimse yoktu.
Quoi qu'il en soit, elle pense qu'il est ennuyeux comme un rat mort.
Her neyse, kadın erkeğin sıkıcı olduğunu düşünür.
Oh, je ne peux pas donner un cul de rat ce que Chloe aime.
Chloe'nin nasıl biri olduğu umurumda bile değil.
J'ai récemment acquis une boite de bombes anti-rat d'Australie sur eBay.
Geçenlerde internetten, Avusturalya'dan bir kutu fare bombası aldım.
T'as attrapé un rat?
Fare yakaladın mı?
Si tu abrites un rat, ça fait de toi un rat.
Bir sıçanı barındırıyorsan sıçandan farkın yoktur.
Elle cherche désespérément à quitter ce trou à rat où tu la fais vivre.
Onu tuttuğun fare deliğinden çıkmak için öyle çaresiz işte.
Il oblige sa propre sœur à se terrer comme un rat, et essaie de tuer son propre beau-frère!
Kız kardeşinin peşine düşer ve kayınbiraderini öldürmeye çalışır!
Et maintenant, je vais reprendre ce trou à rat.
Şimdi de bu bok çukurunun kontrolünü elime alıyorum.
Je me tape comme le cul d'un rat kanga des rouleaux sacrés.
Kutsal parşömenler umurumda bile değil!
Petit rat.
Seni adi.
Pas mal pour un rat de bibliothèque.
Bir kitap kurdu için fena değildi Henry.
Tu te souviens quand la ville avait ce problème de rat, et qu'ils ont apporté tout ces serpents pour manger les rats?
Şehirde sıçan sorunu olduğu zaman,... sıçanları yesinler diye bir sürü yılan getirmişlerdi ya?
Tu as sauvé la... vie de ce minable petit rat espagnol? Non, ta manière de danser... plus belle.
Hayır hayır dansınız güzel, çok iyi.
Hé vous... rat sanglante!
Sakın kaçma, seni sıçan!
Sale rat!
Lakha, seni alçak...
Ouais, il est fait comme un rat là haut.
- Evet, kabak gibi ortadadır.