Translate.vc / Français → Turc / Rd
Rd traduction Turc
132,909 traduction parallèle
On t'a sauvé et ressuscité.
Seni kurtardık ve yeniden canlandırdık.
- Il l'a fait sortir de prison.
- O onu hapishaneden kaçırdı.
- Pas en colère, surprise. - Je suis surprise que... Tu sortes avec quelqu'un d'autre, alors que tu étais sérieux à propos de moi, parce que si tu étais...
- Benim hakkımda ciddiyken, başka biriyle çıktığına şaşırdım çünkü demek istediğim...
Mais Superman compris ce qu'il faisait, et tous se retournèrent contre lui.
Fakat Superman yaptıklarını saptırdı ve her şey onun aleyhine döndü.
Ouais, ouais, j'étais, hum, surpris que tu m'appelles après que tu aies disparu.
Evet, evet, aceleyle çıktıktan sonra aramana şaşırdım.
On trainait ensemble chez ses parents, on regardait des films d'horreurs, on fumait des cigarettes.
Onun ailesinin bodrumunda takılırdık, korku filmleri izlerdik sigara içerdik.
Tu m'as emmené ici pour me rejeter?
Beni buraya reddetmek için mi çağırdın?
- Tu m'as piégé.
- Beni kandırdın!
Mxy n'a pas été le seul à être piégé.
Hayır, kandırdığım tek kişi Mxy değildi.
L'héroïne à cape de National City a déjà empêché cinq vols à main armée, sauvé une portée de chiots, et a même apporté son aide à un remorqueur très chanceux qui tractait un camion-citerne.
National City'nin pelerinli feminist kahramanı çoktan beş silahlı soygunu durdurdu, bir grup yavru köpeği yerine ulaştırdı ve çok şanslı bir çekici sahibine bir tankeri çekmede ekstradan yardımcı oldu.
Je me souviens de beaucoup de plaintes.
Çok dırdır hatırlar gibiyim.
- C'est toi qui lui a demandé?
- Onu bu işe sen mi karıştırdın?
Il a manqué son rôle de père pendant plus d'une décennie.
Babamız olarak on yıldan fazla bir süreyi kaçırdı.
Cadmus va les massacrer, tous ceux qu'ils ont enlevés.
Cadmus kaçırdığı herkesi katledecek.
Pourquoi tu... Pourquoi m'as-tu dupé?
Neden beni kandırdın?
Tu attrapais ma jambe avec tes bras à chaque fois que je partais d'une pièce.
Her zaman odadan ayrılmaya çalıştığımda, iki kolunla bacağıma sarılırdın.
Je devais te décoller de moi comme un petit magnet.
Seni ince uzun küçük bir mıknatıs gibi kendimden çekerek çıkartırdım.
Quand tu appelles, nous arrivons.
Çağırdığında geliriz.
Ils nous ont attaqués.
Onlar bize saldırdılar.
J'ai un coup d'avance, j'ai déjà hacké le système de sécurité.
Ben senden zaten bir adım öndeyim. Zaten güvenlik sistemini kırdım.
Merci pour m'avoir fait faire ça.
Bunu bana yaptırdığın için teşekkür ederim.
- Tu m'as grillé.
- Beni sıkıştırdın.
L'essaim de nanobots. Comment tu as eu le code?
Sonunda nasıl kırdın?
C'est parce que j'ai craqué le code pour les nano seul?
Nano kodu tek başıma kırdığım için mi?
Que tu manques à l'instant?
Şimdi kaçırdığın anonim destek grup buluşman?
Tu as cassé le bras d'un homme et tu as donné une commotion à l'autre.
Birinin kolunu kırdın ve diğerinede baş sarsıntısı verdin.
Oui, j'ai peut-être cassé quelques murs, mais j'ai fait sortir tout le monde sain et sauf, et c'est une victoire.
Belkide evet, tabi ki, bazı duvarları kırdım fakat oradaki herkesi güvenli bir şekilde dışarı çıkardım ve bu bir galibiyettir.
Parce que j'ai fait une réservation chez Paka.
Çünkü Paka'da bize bir rezervasyon yaptırdım.
Cette personne qui dit qu'Alex a été kidnappée, Qu'a-t-elle dit exactement pendant l'appel?
Alex'i kaçırdıklarını söyleyen bu kişi, telefonda tam olarak ne söyledi?
Celui qui a enlevé Alex est un fantôme qui ne veut pas être trouvé.
Alex'i her kim kaçırdıysa bulunmak istenmeyen bir hayalet.
J'ai pris le logiciel de reconnaissance faciale avec les images de sécurité
Fakat güvenlik kayıtlarını çektim ve yüz tarama programını çalıştırdım.
Rick Malverne de Midvale, il m'a kidnappé!
Midvale'den Rick Malverne, beni kaçırdı!
Il avait l'habitude de porter le sac de livres à Alex.
Alex'in çantasını taşırdı.
Il m'a sauvé d'elle et il m'a éloigné de Midvale.
Ve o beni ondan kurtardı ve beni Midvale'den uzaklaştırdı.
Comme si quelqu'un m'avait donné des figures d'action quand ils m'ont interrogé sur mon père quand j'avais 10 ans, J'aurais...
Eğer beni 10 yaşındayken babam hakkında sorguladıklarında aksiyon figürleri verselerdi bülbül gibi şakırdım.
J'essayerais de trouver un moyen d'augmenter l'entrée des anions sans surcharger la production d'énergie.
Enerji çıkışını aşırı yüklemeden, anyon girişini arttırmaya çalışırdım.
Tu as encore levé la lunette des toilette dans mon appartement et tu m'amènes de la nourriture chinoise pour ne pas avoir de problème?
Yine klozetin kapağını kırdın da kızmayayım diye Çin yemeği mi getiriyorsun?
Nous avons examiné la physiologie du Phorian.
- Phorian'ların fizyolojisini araştırdık.
Quand j'étais enfant, j'avais l'habitude d'être brutalisé.
Ben de küçükken itilip kakılırdım.
Quand tu n'étais qu'un petit garçon et que je te mettais au lit le soir, tu avais pour habitude de me dire que tu m'aimerais toujours.
Küçükken seni yatırdığımda beni daima seveceğini söylerdin.
Vous voulez dire votre fille que vous avez kidnappé et accusé?
Kaçırdığın ve üzerine suç yüklediğin kızını mı kastediyorsun?
Mesdames, si je voulais entendre ces paroles d'adolescentes, - Je serais resté à D.C.
Böyle çocukça atışmalar izlemek isteseydim başkentte kalırdım.
Enfin, ç aurait dû arriver avant.
Daha çabuk olmamasına biraz şaşırdım.
Alors dis-moi ce que je loupe.
O zaman neyi kaçırdığımı söyle.
Avant, vous et Marjorie défendiez chaque cause progressive, vous meniez les bons combats.
Eskiden Marjorie'yle birlikte her yenilikçi davada başı çekerdiniz, inandıklarınız uğruna savaşırdınız.
Je me suis cassé la cheville, double fracture.
Ayak bileğimi kırdım, iki kemik kırığı.
Mais... Ce qu'ils ont idolâtré... le Hollow... il nous voulait là.
Ama putlaştırdıkları şey Hollow orada olmamızı istiyor olmalıydı.
Il a clamé jusqu'à sa mort qu'un esprit mauvais l'y avait forcé.
Son nefesini verinceye kadar şeytani bir ruhun ona bunları yaptırdığını iddia etti.
Dahlia en utilisait quand elle préparait quelque chose de vraiment terrible.
Dahlia da bunlardan kullanırdı. Özellikle korkunç bir şey peşinde olduğunda.
Je suis désolée, j'ai dû rater ça pendant que tu essayais de me maudire.
Özür dilerim, beni lanetlemeye çalışırken bunu kaçırdım herhalde.
Tu m'as fait écrire mon nom à l'envers.
Adımı tersten yazdırdın bana!