English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Ridé

Ridé traduction Turc

422 traduction parallèle
Visage aimable, la soixantaine, cheveux gris, le front très ridé.
nazik yüzlü, altmış yaşlarında, gri saçlı. Başında derin bir iz var.
Toutes avec la mâchoire tordue, un front ridé et une douzaine de fers plantés dans leurs bosses blanches?
Hepsi de çarpık çeneli ve çatık kaşlı, ve beyaz kamburlarına saplanmış bir düzine zıpkın olan mı?
Montre-nous ton front ridé.
Çatık kaşlarını göster.
Le vieil homme était chenu et ridé, avec des sillons sur la nuque.
Yaşlı adamın saçına ak düşmüş, yüzü kırışmış, ensesinde derin kırışıklıklar belirmişti artık.
De la part du ridé à la table sept.
Yedi numaralı masadan.
Il est vieux et ridé.
Gençliğimi sana verdim.
Elle s'est approchée et j'ai vu son visage jaune, ridé.
Yaklaştıkça sapsarı, kırışık yüzü daha da belrginleşiyordu.
Père Andrei, Saint des Saints, vieux et sage, vous êtes l'homme le plus ridé du pays.
Peder Andre, kutsalların kutsalı, yaşIı ve bilge bu ülkenin çözüm bulmakta en usta insanısınız.
Chaque fois qu'il mettait la bouteille à sa bouche, iI ne la tétait pas... c'est elle qui lui suçait la cervelle, et il était... si ridé, si jaune... que Ies chiens ne le reconnaissaient plus.
Şişeyi ağzına her götürdüğünde o içkiyi tüketmiyordu. İçki onu tüketiyordu, ta ki küçülüp büzüşüp, sararıncaya dek. O zaman köpekler bile onu tanımazdı.
Son visage ridé... Son vieux visage ridé s'est éclairé.
O kırış kırış olmuş suratı hemen aydınlandı.
Ton front est ridé.
Alnında çok çizgi ve kırışıklık var.
"Ses cheveux étaient absolument blancs," son visage tout ridé.
Kadının saçları bembeyaz, yüzü ise buruş buruşmuş.
Tu sais, un vieil homme sale et tout ridé qui ne lâche jamais prise.
Ama başka neleri var ki? Beyin? Zeka?
Vieux, ridé et vide...
Eski, buruşuk ve içi boş aynı hayatım gibi.
Ça te fait un front tout ridé.
Alnın kırışır sonra.
Ridé... Je n'ai pas appelé.
Kırış kırış, kırış kırış.
À celui qui est devenu chauve, ridé... et à ceux qui ont rejoint les anges.
Kimin saçı döküldü, kim kırış kırış oldu ve Tanrı'nın kaç çocuğu kanatlandı?
Goinfre-toi, gros lard ridé!
Önündekini ye, seni kırışık, buruşuk şişko torba!
Et cette chanson sensationnelle "Fast Ride in a Patrol Wagon".
Ve sansasyon yaratan hüzünlü parçası "Fast Ride in a Patrol Wagon."
Il y a tous les éléments, mais aucun détail... aucun caractère, aucune ride.
Ayrıntılar belli değil, kim olduğu, neden bu halde olduğu da belli değil.
Son visage était lisse, sans ride, d'expression terne, ce qui arrive souvent.
Ölümden dolayı, yüzü belirginliğini kaybetmiş ki bu genelde ölüm sonralarında zaten olur.
FIN
Ride Lonesome
Même après 500 ans? Pas une ride?
Beş yüz sene sonra muşmulaya dönmek istemem.
Elle n'a pas pris une ride depuis qu'elle vit ici.
Bugün bile köye geldiği ilk günkü kadar taze ve gençtir.
Tu as une vilaine ride sur le front.
Alnında çirkin bir kırışıklık var.
Vos 65 ans n'ont pas pris une ride.
Hayatım üzerine yemin ederim en fazla 65 yaşında gösteriyorsun.
Ton visage n'aura pas de ride.
Yüzünde küçük bir kırışık bile olmasına izin vermeyeceğim.
J'ai pas fait un beau parcours
# Couldn't get a decent ride
Et toi, alors? Tu ne prends pas une ride?
Hiç değişmemişsin!
Et chaque ride, c'est un chagrin.
Her kırışıklıkta bir acı var.
C'est une dispersion momentanée des étoiles... une ride sur la surface de la mare cosmique.
Bu dağılmış yıldızların geçici düzenidir kozmik havuzda bir dalgalanma.
Tu t'en mets le soir et tu te réveilles sans une ride.
Gece birazcık sürüyorsun, sabaha kırışıklıkların yok oluyor.
Je parie que je m'envoie Carol au prochain rencard.
Let it ride. l'll tell you what. Bir dahaki sefere Carol Heatrow'la daha samimi olacağımıza bahse girerim.
Et ride l'eau par delà les plus lointains horizons.
Dalgalar yayılır ötesine, en uzak ufukların...
Ce type ne prend pas une ride.
Şu adama bak. Hiç yaşlanmıyor.
J'aime les reflets argentés de vos cheveux Et la ride sur votre front plissé par le souci
Saçında parlayan aklarını seviyorum ve de tedirginlikler yüzünden kırışan alnını.
- Pas une ride après 3 000 ans!
3000 yıl onları yaşlandıramamış.
Je suis prête pour "Quelle joie d'être à cheval."
Sanırım "Oh, what fun it is to ride" için hazırım.
Vous n'avez pas une ride.
- Cildin çok gergin.
On va FOR A RIDE!
Sürüşe çıkalım.
L'été mort n'avait pas de ride.
Yaz çoktan bitmişti ama henüz belli değildi.
Vous trois, allez en tête.
I want you three boys to ride point.
Ride around, Sally Ride, Sally, ride
Ride Sally nakaratı.
- Désolées.
Ride, Sally, Ride.
Ne gardez pas votre accent.
Kendi aksanınızı kullanmayın. Ride Sally Ride olacak.
C'est ride, Sally, ride.
Roid Sally Roid değil.
Sur ce tapis fabuleux!
On a magic carpet ride
Mais c'est fini, je me ride comme un vieux fruit.
Artık onlar da gittiler, bozulmuş meyve parçaları gibi uzaklaştılar..
- Merde!
# # [ "Free Ride" By Edgar Winter ]
Je peux faire un tour sur votre poney?
Can I have a ride on your pony?
Capitaine, rejoignez le Général Meade aussi vite que possible.
Captain, ride as fast as you can to General Meade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]