Translate.vc / Français → Turc / Risk
Risk traduction Turc
4,516 traduction parallèle
Je n'ai pas à vous dire que sa présence lui fait prendre beaucoup de risques.
Buraya gelerek büyük bir risk aldı, o yüzden kısa keselim.
ils ont dit que nous le méritions, nous mettre en danger.
Biz risk kendimizi koyarak, hak söyledi.
Trop de risques.
Çok fazla risk.
Dans le livre tu es décrite comme casse-cou, et impulsive, alors vas-y, prends un risque.
Şey, kitapta risk alan ve düşüncesiz biri olarak anlatılmışsın yani, yap o zaman, risk al.
D'accord, et bien, depuis que tu sais, t'es un risque de fuite, et ils ne t'ont pas encore mis de bracelet électronique, Je vais devoir garantir des choses.
Sen risk taşıdığın ve sana henüz ayak kelepçesi takmadıkları için bazı şeyleri güvence altına almam gerekiyor.
Avec une jolie petite banque comme la tienne, j'ai agis de façon sûre, Danny.
Bak Danny, seninki gibi küçük bankalar fazla risk almamalı.
Tu as peur que je prenne le risque?
Risk alıyorum diye mi endişeleniyorsun?
J'ai failli anéantir ma famille pour mon bonheur égoïste.
Kendi bencil mutluluğum için ailemi yıkmayı risk ettim.
La mort par exsanguination est un risque, mais inséré correctement, les propriétés coagulantes du fil galvanique réduiront ce danger.
Kan kaybı ciddi bir risk faktörü fakat galvanik tel düzgün bir biçimde yerleştirilirse pıhtılaştırma özelliği sayesinde bu risk ekarte edilecektir.
Tu cherchais un risque à prendre, je me suis juste trouvé là.
Bir risk almak istiyordun ve bu da ben oldum.
Nous sommes de grands garçons. Nous pouvons évaluer les risques!
Kocaman adamlarız, kendi risk değerlendirmemizi yapabiliriz.
Le risque est trop grand.
Risk çok büyük.
Allez, les gars, il est temps de recommencer à prendre des risques.
Hadi ama, artık yeniden risk alabilmemiz lazım.
Je crois en la prise de risque.
Risk almaya inanıyorum.
Tu joues à Risk?
Risk mi oynuyorsun?
ni à savoir quand ou comment ou ce que signifie d'envoyer nos troupes au combat, de risquer la vie d'Américains, pour que d'autres, au Soudan, en Libye, au Moyen Orient aient une chance de paix, de prospérité et démocratie.
Amerikan yaşam tarzının zarar görmemesi için ordularımızı ve askerlerimizi barış ve demokrasi adına risk alarak... Doğu Sudan, Libya ve Orta Doğuya gönderme çabalarımız anlamakta değil.
Il y a des risques, vous savez.
Bir risk var. Anlarsın ya?
Nous estimons qu'il est plus risqué de ne rien faire.
Bizce, hiçbir şey yapmamak en büyük risk.
C'est une requête pour une prime de risque.
Risk ödemesi için talep.
Tu n'aurais pas dû prendre le risque, d'aller dehors comme ça.
O şekilde dışarı çıkarak risk almamalıydın.
Le temps de s'assurer que tout va bien ici.
Hiç risk almaya gerek yok.
De beaux résultats en risque.
Risk yatırımlarında çok artış var.
Écoutez, nous... nous ne pouvons rien faire avec le fœtus compromis sans mettre le fœtus sain en danger.
Biz-biz bir şey yapamayız, Bak tehlikeye fetus risk altındasağlıklı bir koymadan.
Une chirurgie prolongée est un risque bien connue par les médecins.
Bir risk faktörü olarak uzamış ameliyat iyi kişilerce iyi bilinmektedir kim ilaç uygulamaları.
Et alors quoi, tu es la seule à avoir le droit de prendre des risques?
- Ne yani bir tek sen mi risk alıyorsun?
Vous aurez toujours un doute.
Bir noktada risk alman gerekli.
Pour cette nana de rien de tout? C'est un risque que tu veux prendre?
Tanımadığın sıradan bir kurye uğruna böyle bir risk almak mı istiyorsun?
Tu risques trop.
Çok risk alıyorsun.
Tu risques de transformer La Nouvelle-Orléans en zone de guerre.
Yani New Orleans'ı bir savaş alanına çevirmeyi risk ediyorsun kardeşim.
Leur plus gros risque est le syndrome du canal carpien.
Aldıkları en büyük risk Karpal Tünel Sendromu.
Donc pourquoi prendrais-tu un risque comme celui-ci juste pour m'aider?
Neden bana yardım etmek için böyle bir risk alasın ki?
Tu n'as jamais trouvé que quelque chose était trop risquée.
- Senin her fikrin büyük bir risk.
Je crois que les vents nous sont favorables. Peut-être qu'on fait coup double et on attaque ce chargement. Et voilà.
Düşündüm de hazır rüzgârı arkamıza almışken risk alıp bu sevkiyata da saldırmalıyız.
Pour la petite histoire, vous avez pris une initiative très audacieuse là, le faire dans mon dos.
Bu arada, ciddi bir risk alıp bir adım attın. Arkamdan iş çevirdin.
Mais depuis que personne ne peut le confirmer, je voulais pas le dire à la police.
Ama bunu teyit edecek biri olmadığına göre polise bunu anlatarak risk almak istemedim.
Mais, ce n'est pas sans risque.
Ama risk yok diyemeyiz.
Ouais, aucun risque pour ça.
Evet. O konuda hiçbir risk yok.
C'est la vie de la mère qui est en jeu ici.
Anne ölümü olabilecek bir risk söz konusu.
Nous sommes impressionnés par ce que fait ce groupe pour ces filles à risques, procurant sûreté et...
Bu grup evinin risk altındaki kızlara yaptıklarını duyunca çok etkilendik. Güvenli bir...
C'est un risque intolérable.
Bu kabul edilemez bir risk.
J'ai pris un risque pour préserver ma ferme et ma famille à ma manière... quand j'aurais dû accepter ton aide.
Kendi şartlarımla çiftliğimi ve ailemi gözetmek için risk aldım. Yardım teklifini kabul etmem gerekirdi.
Ne laisse pas le fait que j'ai refusé tes deux dernières histoires te faire arrêter de prendre des risques.
Seni iki hikayededen almam buralarda risk almanı durdurmasın.
Du danger, de la tragédie, du succès, du risque.
Tehlike, trajedi, zafer, risk.
Je veux être sûr que vous compreniez les enjeux, Madame.
Esasında ben... Burada bir risk aldığınızı anladığınızdan emin olmanızı istiyorum hanımefendi.
Avant de vous engager dans une réponse, les enjeux pourraient vous rafraîchir la mémoire et vous rappeler une situation différente de ce que vous avez dit à Robert.
Cevap vermeden önce, belki bu risk hafızanızı tazeler ve Robert'a ilk söylediklerinizden farklı şeyleri yeniden hatırlatır.
Non, son mariage n'est pas un risque.
Hayır, onun evliliği risk altında değil.
Pour les actes exceptionnels d'héroïsme ou le risque volontaire de sa sécurité personnelle.
Kahramanca hareketlerim veya kişinin güvenliği için gönüllü risk almam.
Erlich ferait bien de les en éloigner, par sécurité.
Erlich en iyisi onları hiç risk almadan kaldırmalı.
Mais, tant que le fric n'est pas là, je n'en prendrai aucun.
Ama çanta gelene kadar herhangi bir risk almayacağım.
Il m'a tiré dessus.
Beni vurdu. Güvenliğinle ilgili risk aldım.
MENACE IMMINENTE VIES MENACÉES : 137
RİSK ALTINDAKİ KİŞİ SAYISI : 137