Translate.vc / Français → Turc / Rôde
Rôde traduction Turc
502 traduction parallèle
Le loup-garou rôde dans les bois.
Kurtadam ormanda dolaşıyor!
"Pendant que les hommes d'Hartwell sèment la terreur... Williams rôde..."
"Hartwell'in tüfekçileri halkı vurup terör saçarken, Williams..."
J'aime pas qu'il rôde par ici.
Zaten onun burada bir işi yok.
Notre brillant régisseur prétend qu'il y a un vilain fantôme qui rôde.
Akıllı sahne müdürümüz etrafta bir hayalet olduğu konusunda ısrar ediyor.
Parry rôde en ville.
Parry dışarıda dolaşıyor.
Un dangereux criminel rôde par ici.
Çok tehlikeli bir suçlu buralarda serbestçe dolaşıyor.
Il rôde comme un chacal autour d'une tombe. Comme drogué.
Deli bir çakal gibi, mezarlar arasında dolaşıyor.
Quand la mort rôde, un homme a besoin de frivolité. Juste avant un combat, ça arrive souvent dans un fort.
Birisi ölümü gördüğü zaman... bir kadının kollarına ihtiyaç duyar... savaştan önce...
Elle va à Göteborg aussi souvent qu'elle peut et rôde autour de sa maison
- Adamın evini gözetlediği söyleniyor.
Vous croyez que quand elles rencontrent un gars... en gilet fantaisie... qui rôde comme un tigre... et dont l'œil dit : "Je suis trop beau pour qu'on me résiste"... elles en tombent à la renverse?
Sana göre bir kız, bir partide, hoş, çizgili yelek giymiş kasılarak yürüyen ve "O kadar yakışıklıyım ki bana karşı gelemezsin" bakışları atan bir adamı görür. Bunlar yüzünden bir kız yerlere mi kapanır sence?
Il rôde autour des bateaux comme un voleur, ayant hâte de traverser la mer.
Gemilerin arasında endişeyle dolaştı.
"Prenez garde, " craignez la lande en ces heures sombres où le mal rôde, " ou vous rencontrerez le chien de l'Enfer,
Bu yüzden dikkatli olun şerrin ortaya çıktığı karanlık saatlerde çalılıktan uzak durun yoksa muhakkak Cehennem Köpeği ile Baskervilleler'in köpeği ile karşılaşırsınız.
La mort rôde.
Ölüm taciri.
Je crois qu'il y a un loup qui rôde.
Bence bir kurdun işi.
La mort rôde et votre porte est ouverte.
Ölüm kapıda ve kapın açık.
" Ce muet immense rôde depuis toujours dans la maison.
Pekala, bütün bu karışıklık için üzgünüz Pomeroy.
J'ai peur du village où rôde la Mort Rouge.
Kızıl Ölüm'ün kol gezdiği köyümden korkuyorum.
- Ce n'est pas un coureur de jupons, un de ces beaux parleurs qui rôde, mais un homme qui a vécu et que la vie a marqué.
Ne zampara ne de sözleriyle insanları kandırmaya çalışan biri. Fakat görmüş geçirmiş, acı çekmiş biri.
Rick, pourquoi ce meurtrier rôde-t-il dans les parages?
Rick, bu katil buraya ne yapmaya geri döndü?
- Non. Il rôde, je le sais.
Biliyorum, buralarda bir yerde.
Je sais. Une fine lame rôde dans ce coin.
Ölümcül bir savaşçı bekliyor olacak.
Le diable rôde dans le désert.
Şeytan çölde sinsice dolaşıyor.
Le diable rôde dans le désert.
Şeytan çö lde sinsice dolaşıyor.
Il y a un fou qui rôde.
Biliyorum. Başı boş bir manyak var.
La mort rôde autour de vous.
Ölüm görüyorum. Izdırap ve işkence yakınınızda.
Tu sais que la police rôde autour de chez ta mère.
Biliyorsun ki polisler... annenin evinin orada cirit atiyor.
Un vaisseau de guerre klingon rôde à 100 kilomètres de la station K-7 tandis que son capitaine est dans le bureau de la station.
Bir Klingon savaş gemisi Derin Uzay İstasyonu K-7'den 100 km ötede duruyor Kaptan'ı ofisinde beklerken.
La police rôde un peu partout ici.
Bir yığın polis var etrafta.
- Mes chers concitoyens, tant que ce fou rôde, personne n'est en sûreté.
- Vatandaşlar,... o deli aramızda dolaştığı sürece hiç kimse güvende sayılmaz.
Qui va les protéger contre ce monstre qui rôde dans les rues, adieu?
O canavar sokaklarda başıboş dolaşıyor, hiç güvenlikleri yok.
Il y a un assassin qui rôde et tu voudrais que je sois calme?
Burada bir katil varken sakin olmamı bekleyemezsin.
Je pense qu'il rôde encore par ici.
- Geçici olarak uzaklaşmış gibi görünüyor.
Il est vraisemblable que Gruneman rôde autour d'elle.
Dolayısıyla, sanırım Grunemann'ın hala oralarda olması düşünülebilir. Kızı hala dinliyoruz.
Et même que ce serait un vampire qui rôde dans ces contrées.
Bazıları onun vampir olduğunu söylüyor ve dolaşmaya devam ettiğini.
On dirait une belle-mère qui rôde dans la maison.
Kaynanalar gibi konuşuyor.
On rôde avec le Wolfman, bébé.
Wolfman'la takılıyorsun, yavrum.
Ne rôde pas autour des autres, tu risques de te faire descendre.
Fakat diğer kulübelerin civarında dolanırken dikkat et. Biri seni hırsız sanıp öldürebilir!
Le vieux pirate rôde. Le père a failli piquer une crise.
Yaşlı "ayrık-diş" onlara sinsice yaklaşıyor, baba ise küplere biniyor.
La mort rôde autour de moi
Hava mezarlık gibi kokuyor.
Il faut raccrocher, parce que l'inspectrice rôde dans les parages.
Kapamalıyım. Şefim geliyor.
- T'es rodé.
- Sen âşinasındır.
- Non, je le rode pour un ami.
- Hayır, bir arkadaşımınkini ödünç aldım.
Quant au contaminé, il rôde toujours.
Allah'tan sen varsın.
Hélène de Rode,
Helen de Rode.
La mort rôde!
Ölüm, yakında!
Il a écrit : " Ce monstre hideux qui rode autour de Vandorf.
"Vandorf halkı arasında gezinen şu korkunç şey" den bahsediyor.
- Je la rode pour toi.
- Ama şu an senin yerine ben kullanıyorum.
- Willie la rode pour moi.
- Willie, şimdi benim yerime kırıp parçalıyor.
Soyons vigilants. Un gang rôde dans les parages.
Şu çete etraflarda dolaşıyor.
Hotch rôde dans le coin.
- Hotch da buralarda.
Il rôde partout.
Boerth, nerede bomba?