Translate.vc / Français → Turc / Sandwich
Sandwich traduction Turc
4,529 traduction parallèle
Je prendrai un club sandwich avec des frites.
Ben sandviç ve kızarmış patates alayım.
Et elles ont posté sur Facebook toutes ces photos d'Ellie Caruso où elle est genre dans le fond et ne sait pas qu'il y a un appareil photo et elle s'apprête à engloutir un gros sandwich.
6 AY ÖNCE Sonra Ellie Caruso'nun resimlerini Facebook'a yüklediler. Belli ki kameraya alındığından habersizdi ve kocaman bir sandviçe yumuluyordu.
Et si je te donne un sandwich, pourrais-tu faire péter Chris dessus?
Sana bir sandviç versem Chris'i onun üstüne osurmaya ikna edebilir misin?
Maintenant tu prends ce sandwich à la salade et tu vas obtenir ce job!
Sandviçini al ve git, kap o işi. Kap o işi.
Ah oui, le sandwich.
Evet, sandviçti.
Le gamin a déballé un sandwich au jambon à la cafétéria de son école, et un gamin musulman noir était assis à sa table.
Beyaz bir çocuk, kafeteryada bir Müslüman çocuğun yanında bir domuzlu sandviç açıyor.
un sandwich au jambon dans les mains d'une personne blanche est une arme de crime de haine.
Beyaz bir insanın elinde domuzlu bir sandviç bir nefret suçu silahı oluyor.
Ouais, il a même volé le sandwich d'un ouvrier du bâtiment.
Evet, hatta işçinin sandiviçini bile çaldı.
Et quand ce sandwich glissera hors de vous dans une semaine, regardez le, parce que ce sera la revanche de Lutz!
Ve o sandviç bir hafta içinde içinizden dışarı süzülüverdiğinde ona iyi bakın çünkü o Lutz'un intikamı!
Cupcake sandwich.
Kapkek sandviç!
Cupcake sandwich.
Kapkek sandviç.
Cupcake sandwich!
Kapkek sandviç!
Je ferai un sandwich.
Bir sandviç hazırlayayım.
Je te prépare un sandwich.
- Ben sana sandviç yaparim.
Je vais aller te faire un sandwich!
sana sandviç yapmaya gidiyorum!
Attends, tu ne vas me préparer un sandwich ou autre chose?
Bekle, bana sandviç yada her hangi bişey yapmıyacakmısın?
Mais je crois simplement qu'il fait chaud et qu'il se promène à la recherche de boisson et d'un bon sandwich.
Ama bence sadece sıcaklamış... ve buralarda güzel bir büfe arıyor.
Au fait, le sandwich au poulet est délicieux.
Bu arada buranın tavuklu sandviçi mükemmel.
Quelqu'un a laissé un sandwich au poison dans le vide sanitaire.
Ücra bir köşeye zehirli sandviç bırakmıştım.
Merde. Ils nous prennent en sandwich.
Bizi sıkıştırdılar.
J'arrive pas à croire que je ne suis pas aux Grammys, je suis bloquée et je mange un sandwich d'une machine pourrie.
Grammy ödül törenine gidemeyip burada otomattan aldığımız sandviçi yiyeceğime inanamıyorum.
C'est le sandwich le plus sec, le plus moelleux que tu peux avoir.
Alabileceğin en kuru, en çiğnenebilir sandviç.
Est-ce que je peux faire un sandwich ici?
Ben şu sandviçi yapayım.
Quand j'avais cinq ans, le mien est sorti pour un sandwich et n'est jamais revenu.
Benimki beş yaşımdayken dışarı sandviç almaya çıktı ve bir daha dönmedi.
Quel genre de sandwich?
Neli sandviç?
Tu m'as servie un sandwich de phrase sans rencontre.
Bana memnunsuz bir laf salatası sipariş verdin.
Sandwich SBG, salade, beurre et gelée.
LBJ sandviçleri. Marul, tereyağı ve jöle.
- Pour un appel, et un sandwich.
Birde sandviç eğer satıyorlarsa.
J'étais généralement à l'arrière du van, en sandwich entre un étui à guitare et un auto-stoppeur.
Ben, şey, genellikle karavanın arkasında bir gitar kutusu ile bir otostopçu arasında tost halinde olurdum. Doğru ya.
Rapporte-moi un sandwich.
Bana da bir sandviç getir, tamam mı?
Ton père a fait un sandwich au beurre de cacahuètes et à la confiture.
Baban fıstık ezmesi ve reçelli sandviç yaptı.
- Et je dévoilerai une nouvelle version améliorée de mon classique sandwich au steak.
- Ve ben de klasik etli sandviçimin yeni ve geliştirilmiş versiyonunu tanıtacağım.
Dave, qu'est ce qui est arrivé à ton vieux sandwich?
- Dave, eski sandviçine ne oldu?
Dis moi, Dave, Comme je t'ai rendu une faveur en mangeant ton gros sandwich, J'aimerai une faveur en retour.
Dave, iğrenç sandviçini yiyerek sana iyilik yaptığıma göre karşılığında da bir iyilik bekliyorum.
c'est le meilleur sandwich au steak que j'ai jamais eu!
Bu bugüne kadar yediğim en iyi etli sandviç! Kamyonunu çalan adamın yanına gittin ve yüz yüze gelince ondan bir sandviç mi aldın yani? Dur.
! Pen, j'ai lutté pour créer un sandwich qui attire les gens.
- Pen, ne zamandır insanları heyecanlandıracak bir sandviç yapmak için uğraşıyorum.
regarde "Sandwich incroyables"
Bak. "Harika sandviçler."
Comment as-tu pu penser que tu pouvais t'en aller en volant le camion de Dave et servir des sandwich dans le même quartier?
Dave'nin kamyonunu çalıp, sonra da aynı mahallede sandviç satarak yakanı sıyırabileceğini nasıl düşünebildin?
Oh, c'est un sandwich au bacon, oeufs et fromage avec des pancakes à la place du pain.
Domuz pastırmalı, yumurtalı ve peynirli sandviç ekmek olarak da krep kullanıyorum.
Bien sûr que tu ne te rappelles pas puisque plus tôt cette nuit, t'as partagé un bon gros sandwich avec Becky.
Oh, tabi, elbette hatırlamazsın çünkü, bir önceki gece, Becky ile koca bir sandviçi paylaşmıştın.
" Un sandwich bacon, laitue et tomate...
" Pastırma, marul ve domatesli sandviç.
Il est bon ce sandwich?
Sandviç güzel mi?
Je te fais un sandwich rapide.
- Hemen bir şeyler hazırlarım.
Je vais chercher un sandwich, bien réel, pas comme la Changnesia.
Ben sandviç almaya gidiyorum, Changnezya'nın aksine, onlar gerçek.
On pourrait peut être filmer mon pain fait maison, ou les prisxtrès abordables avec notre nouveau menu Shirley sandwich super économie.
Belki lezzetli sandviçlerin yapılışını çekebiliriz. Ya da Shirley'in Sandviçleri Süper Ucuz menüsünü tanıtabiliriz.
Je te ramène un sandwich.
Sana bir sandviç getireceğim.
Je t'ai fait un sandwich.
Sana sandviç hazırladım.
Deux plats de moule, sandwich BLT... grille en un... - et un morceau de vache.
At sırtında iki melek, sandviç, çok ısıtılmış, ve büyük bir inek yemi.
Maman me préparait un sandwich et du bouillon.
Annem sandviçle et suyu hazirlardi.
Tu es allé là bas, face à face avec le gars qui a volé ton camion, et tu lui achètes un sandwich? Non. Non.
Hayır, hayır...
Sandwich à la dinde, pas de mayo.
Hindili sandviç, mayonezsiz.