Translate.vc / Français → Turc / Satisfaction
Satisfaction traduction Turc
1,077 traduction parallèle
Et enfin, - pour la satisfaction de la chair.
- Üçüncüsü de, bedensel tatmin için.
- Non, la satisfaction de la chair.
- Hayır, bedensel tatmin.
L'essentiel du problème- - euh- - est dans la fondamentale in satisfaction... de ces délinquantes séniles avec le monde qu'elles connaissent.
Sorunun püf noktası, bu bunak mücrimlerin, yaşadıkları dünyaya karşı olan tatminsizlikleri.
Qu'est-ce qui te donne... une satisfaction particulière?
Sana özel bir mutluluk veren şey ne?
Je ne lui aurais jamais donné cette satisfaction.
Bu tatmini ona yaşatmazdım.
Tu n'y as pas vraiment trouvé satisfaction.
İsteklerin tam olarak karşılanmadı.
L'intimité et la satisfaction de nos désirs refoulés... à travers lesquels nous retrouvons la vérité.
Yakınlık ve gizli arzularımızın gerçekleştirilmesi... bizi doğruya ulaştırıyor.
La satisfaction, c'est important, hein, Winston?
Gerçekleştirmek önemli. Sence de öyle değil mi, Winston?
Il en retire plus de satisfaction.
Bu onu daha çok tatmin ediyor.
Mais ce qui s'y passe vraiment sont des fêtes nocturnes pour nos élites, qui s'abandonnent dans la satisfaction de leurs plaisirs.
Ama, yaptığımız tek şey toplumumuzdaki, eğlenceye düşkün elit üyeler için parti vermek olacak.
J'ai besoin d'obtenir satisfaction.
Seni düelloya davet ediyorum.
Ce doit être une grande satisfaction.
Bu onu rahatlatıyordur.
- Ce n'était qu'un murmure de satisfaction.
- Bir hoşnutluk mırıltısı.
Croyez-moi, vous avez sûrement plus de satisfaction que moi.
İnan bana, günün sonunda sen yaptığın işten daha fazla memnuniyet duyarsın.
Mais je ne vois pas comment tuer Gloria et ces deux types lui procurerait satisfaction.
Ama Gloria'nın ve o iki herifin ölümünün ona ne tür bir zevk vereceğini göremiyorum.
Et quand c'est fini, la seule satisfaction qu'on puisse avoir, c'est de se venger.
Ve evlilik bittiğinde, sadece intikam alarak rahatlayabilirsiniz.
Je donnerai satisfaction á votre requête.
Bunu talep ederseniz memnuniyetle onaylarım.
Je vous promets d'aller jusqu'au bout, de ne pas m'arrêter... tant que nous n'aurons pas obtenu satisfaction.
Bırakmayacağıma, bocalamayacağıma söz veriyorum. Bu yürüyüş varış noktasına ulaşana dek.
Comment pouvez vous escroquer les gens... Si vous n'en tirez aucune satisfaction?
Eğer kandırmaktan hoşlanmıyorsan insanları nasıl bu kadar aldatabilirsin?
Non, ce ne sera pas facile mais nous aurons la satisfaction d'avoir fait ce qu'on devait faire et si nous ne le faisons pas aujourd'hui, nous n'aurons peut-être pas de lendemains.
Hayır kolay olmayacak yapılması gerekeni yapmayı deneyeceğiz. Ve eğer bugün bunu halletmezsek halledecek vaktimiz kalmayabilir.
Claire eu plus de satisfaction en écoutant l'histoire que si elle avait été là elle-même.
Claire duyduğu hikayeden oldukça mutlu olmuş görünüyordu.
Comment ne puis-je obtenir satisfaction... chez un armurier américain!
Amerikan silahlarından memnun kalmak benim hakkım!
Et si tu ne m'apportes pas satisfaction, tu seras ex écuté pour avoir tenté de m'assassiner!
Açıklaman beni tatmin etmezse hayatıma kast ettiğin için, elbette öleceksin! Ne var?
Le fait d'être la cause d'une t-telle gaieté est la source de la p-plus profonde satisfaction.
- Hayır, hayır. Beni yanlış anladınız. Kendimi ifade etmekte çok beceriksizim.
Si vous préférez les combinaisons Le rami vous donnera satisfaction
Eğer Rummy'i tercih edersen sana zevk veririm.
Si vous préférez les combinaisons Le rami vous donnera satisfaction
Eğer Rummy'i tercih ederseniz size zevk veririm.
Sans aucune satisfaction.
Yine de bunu tatmin edici bulmazdım.
Satisfaction?
Tatmin etmez miydi?
Maître Yu a eu satisfaction. Aurait-il peur de me voir?
Yu bey dartları aldı, ama görünmeye cesareti yok mu?
Vous garderez avec vous... la satisfaction du devoir... accompli en toute conscience et en toute fidélité.
Bilincinizde vazifenizi vefakarca yaptığınızın memnuniyetini taşıyacaksınız.
La satisfaction de Ia prise.
Onu yakaladığında aldığın haz...
Puissiez-vous trouver satisfaction dans votre travail.
Çalıştığın işte mutluysan ve tatmin oluyorsan...
Vous verrez, ce garçon vous donnera satisfaction bientôt.
Göreceksiniz, bir gün bu çocuk sizi memnun edecek.
Le pouvoir leur donne plus de satisfaction que Ie profit, qu'iIs abandonnent volontiers, à nous, par exempIe.
Bu yüzden... Fakat siz... Afedersiniz...
Satisfaction garantie.
Memnuniyet garanti.
Emile exprimait sa satisfaction.
Emile'in sevinç ifadesiydi. Emile, seni Bay Faulkner'la tanıştırayım.
Les Rolling Stones, "Satisfaction".
- The Rolling Stones, "Satisfaction."
La plus incroyable satisfaction sexuelle de ma vie.
Bu şimdiye dek başıma gelen en en inanılmaz cinsel deneyimdi.
"de conception moderne. " Après une période d'essai, si votre fille donne... " donne satisfaction
Eğer belirli bir süre sonra kızınız başarılı olursa ona uygun barınma koşulları ve iyi bir ücret sağlarız.
Tu attends toujours la satisfaction instantanée.
Hep bir anda tatmin olmak istiyorsun.
Je vous donnerai pas cette satisfaction.
Size bu tatmini yaşatmayacağım.
Je vous donnerai pas cette satisfaction.
Ama size bundan daha fazla bir tatmin yaşatmayacağım.
J'ai vécu un moment de satisfaction suprême.
Hayatımda hiç bu kadar tatmin olduğumu hatırlamıyorum.
Ma plus grande satisfaction, c'est de travailler avec des jeunes au Centre de la Jeunesse.
Sana bir şey diyeyim mi evladım, benim asıl zevkim... senin gibi gençlerle bizim gençlik merkezinde çalışmak.
Je demande satisfaction!
Bunların telafi edilmesini istiyorum!
Vous demandez satisfaction?
Demek telafi istiyorsun?
Toutes les portes de cet astronef font montre d'une disposition d'esprit radieuse... c'est leur plaisir de s'ouvrir pour vous, et leur bonheur de se refermer avec la satisfaction du devoir accompli.
Bu gemideki tüm kapılarda neşeli ve şen bir mizaç vardır. Sizin için açılmak onlar için bir zevk, ve kapanmak da iyi yapılmış bir işin verdiği tatmindir.
Parlez-moi de satisfaction professionnelle!
Buna yaptığı işten tatmin olmak mı denir? Ben öyle düşünmüyorum!
Il se fiche de toi. Tout ce qu'il veut, c'est sa satisfaction.
Onun sana aldırdığı bile yok, sadece kendi tatmin olması yetiyor ona tamam mı.
Pour les autres, la tentation animale de la confusion, la sensation physique de la lutte entre la vie et la mort, apporte une satisfaction.
Ama bazılarına da, kargaşanın hayvani cazibesi... ölüm-kalım mücadelesinin verdiği heyecan doyum sağlar.
"je continuerai à brûler les casernes, à tuer des pompiers, " jusqu'à ce que j'obtienne satisfaction.
Eğer söylediklerimi kabul etmezseniz... tatmin olana kadar itfaiye binalarını yakmaya... ve itfaiyecileri öldürmeye devam edeceğim.