English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Seran

Seran traduction Turc

47 traduction parallèle
Jamais!
Sence onu aşağıya seranın içinden taşıdı... Hayır, hayır.
Il pourrait sortir par la serre.
Seranın dış kapısından gitmiş olabilir.
Il n'est plus dans la serre.
Bu şey seranın dışında.
La température de la serre a énormément baissé.
Seranın sıcaklığı 15 derece düştü.
Toute la serre... rayonnait.
Seranın içinde. Aklıma gelen tek kelime "parlama".
Vous avez là un taureau de serre, madame.
Ve senin boğa seran var, bayan.
Quelqu'un était entré par effraction dans la serre.
Ah, birinin girmesiyle, ah, seranıza girmesiyle ilgili.
La serre, peut-être.
Seranın oralarda belki.
La chambre de dilithium a été conçue à l'avant-poste Seran T-One, date stellaire 40052.
Dilithium kristal odacığı Seran T-1'de... yıldız tarihi 40052'de tasarlandı.
Tu veux construire ta propre serre.
Tahmin edeyim. Kendi seranı yapmak istiyorsun.
Et ça, ça permet à l'air d'entrer pour qu'il ne fasse pas trop chaud dans la serre.
Bu sayede hava da girecek ve seranın içi çok sıcak olmayacak.
Je pense qu'elle a piégé la serre pour moi!
- Bence serayı da o yapmıştı! Seranın camlarını benim için ayarlamıştı!
Si vous voulez revoir ces cassettes, rendez-vous dans 10mn au Grand Parc.
Pogue. Bantları istiyorsan 10 dakika sonra benimle parkta buluş. Seranın yanında.
VOUS SAVEZ CE QUE C'EST?
Seranın ne olduğunu biliyor musunuz? Hayır.
Votre serre s'illumine comme un engin spatial.
Grace, seran uzay gemisi gibi parlıyor.
Comment vont les autres détenus, Keller, Seran et Ahmad?
Diğer üç mahkûmun durumları nasıl, Keller, Seran ve Ahmad'in?
Seran et Ahmad avaient des blessures superficielles.
Seran ve Ahmad'in yaraları yüzeysel.
Où ça? Dans votre serre en aluminium?
Alüminyum seranızda mı?
Ils sont en train de jouer dans la serre.
Seranın içinde kumar oynuyorlar.
Le lieu n'est pas approprié pour discuter du problème de ta serre
Burası seranın sorunlarını tartışabileceğimiz bir yer değil.
Dis-moi juste ce qui ne va pas avec ma serre
Sen seranın ne derdi var onu söyle.
Ils ont dit que je devrais t'amener à la serre ce soir après le dîner et qu'ils t'expliqueraient tout.
Seni bu akşam, yemekten sonra seranın oraya getirmemi ve her şeyi orada açıklayacaklarını söylediler.
Je me souviens comme tu étais mécontente que je n'y sois pas allée, et j'imagine que tu as fait tout ce trajet pour que Serena change d'avis, mais elle est intraitable sur ce point.
Ben gitmediğimde ne kadar mutsuz olduğunu da hatırlıyorum. Ve sanıyorum bu kadar yolu Seranın fikrini değiştirmek için geldin. Fakat bu konuda inatçı.
Je n'ai vraiment pas besoin d'un rongeur dans mes murs.
Bir bu eksikti. Hayvanın biri gizlice seranın içine girmiş.
Jayem Saran, monsieur.
Jayem Seran, efendim.
Dans la serre.
Seranın olduğu kısma.
Sur l'île. Dans la station de l'Orchidée, sous la serre.
Adada seranın altındaki Orkide İstasyonu'nda.
Un gardien du jardin botanique a trouvé un alpha et un omega devant la serre.
Botanik bahçedeki bahçıvan seranın dışında alfa ve omega bulmuş.
- Car il était là. Dans la serre, après la fermeture. Habillé comme le suspect.
Tam buradaydı, seranın içinde saatler sonra tıpkı şüpheli gibi giyinmişti.
- En reliant ça au diffuseur d'eau...
Bunları seranın yağmur sistemine bağlarsak...
J'ai pensé que l'on pourrait installer le buffet des desserts ici, sous la véranda plutôt que dehors sur la pelouse.
- Tamamdır. Düşündüm de tatlı büfesini seranın önüne koyacağımıza çimin üzerinde olmamasını yeğleriz.
Je suppose que tu te demandes ce que je fais sur le toit de ta serre.
Muhtemelen senin seranın çatısı üzerinde ne yaptığımı merak ediyorsun.
Hé, je suis désolée de te déranger, mais j'ai accidentellement laissé les clés de la serre dans le van.
Selam. Rahatsız ettiğim için kusura bakma seranın anahtarlarını yanlışlıkla minibüste bırakmışım.
C'est assez rare pour qu'il n'y ait pas le moindre arbre près de la serre où Colin a été trouvé.
Colin'in bulunduğu seranın etrafında bu ağaçtan pek fazla yok.
- J'ai vu ta sœur... avec un homme. - Dans la serre du lycée.
Seranın aşağısında kız kardeşini bir adamla gördüm.
Sus preocupaciones seran discutidas. On répondra à vos questions. On traitera vos remarques.
Sorularınız cevabını bulacak, kaygılarınıza değinilecek.
Avec les deux autres... et le garde... mas el tipo y la mujer... seran 12?
Bu 8 eder, artı şu adamla kadın ve bir de onlara yemek getiren herifleri yani 12 mi?
Ça vient du buisson près de la serre.
Seranın bahçesindeki çalılıktan geldiler.
Il y a du sale temps qui arrive, et je veux que la serre soit fermée.
Bir fırtına geliyor seranın kapanmasını istiyorum.
Nous avons dépassé le seuil des émissions de gaz à effet de serre.
Seranın gaz emisyonu taşma noktasını geçti.
Quelque part dans cette serre se trouve l'espoir pour lequel on est venus.
Bu seranın içinde bir yerde bulmak için geldiğimiz umut gizli.
Tous ces gens ont besoin de ce qui se trouve dans la serre.
Herkesin o seranın içindeki şeye ihtiyacı var.
Il y a un remède pour le virus zombie juste ici dans cette serre.
Burada, o seranın içinde virüs için bir tedavi mevcut.
Bien sûr, ça signifie traverser le jardin et la serre, ce qu'on a essayé d'éviter.
Tabi bu da direk bahçenin ve seranın üzerinden geçeceğiz demek. Biz de bundan kaçınmaya çalışıyorduk.
C'est vrai pour la serre.
Seranın olduğundan eminim.
Plopper, retrouve moi à la porte sur le côté, celle de l'aile sud, près de la serre.
Plopper, benimle yandaki kapıda buluş. Doğu kanadında, seranın bitişiğindeki kapı.
Votre serre sera-t-elle comme celle-ci?
Senin seran da bunun gibi mi olacak?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]