Translate.vc / Français → Turc / Serpent
Serpent traduction Turc
3,715 traduction parallèle
Ce sera génial d'avoir un serpent à sonnette dans la maison.
Evde çıngıraklı yıIan tutmak harikulâde olacak.
Ce n'est pas seulement qu'elle est un serpent en affaires, elle est complètement folle.
Sadece iş konusunda kurnaz değildir bildiğin zehir gibidir.
Je veux dire, peut être qu'il n'a pas tué cette femme, mais quand tu joues avec un serpent trop longtemps tu te fais éventuellement mordre.
Belki o kadını John Ross öldürmedi ama yılanlarla çok oynarsan eninde sonunda ısırılırsın.
Le serpent noir, la Boiúna.
Kara yılan. Boiuna'nın kendisi.
Meurs, serpent!
Geber, vampir!
Il y a un serpent sur mon visage?
Yüzümde yılan mı var?
Il n'y a pas de serpent.
Yılan falan yok.
C'est bon, tu sais, il n'y a pas de serpent.
Sorun yok yani, yılan falan yok.
Je dis juste qu'il n'y a pas de serpent sur...
Yılan yok yani işte.
Joue avec un serpent assez long, il te mordra.
Yılanla oynaşıp durursan eninde sonunda ısırılırsın.
Je peux faire toute sorte de ballon-animal tant que c'est un ver ou un serpent...
Balondan her türlü hayvan yapabilirim... -... solucan ya da yilan olduklari sürece.
Mon serpent devrait être à l'aise pour accoucher.
Yılanımın doğum yaparken... kendini rahat hissetmesi lazım.
Jackson, tu as toujours été une sorte de serpent...
Biliyorsun Jackson, her zaman bir yılan gibi sinsi ve hain biriydin.
Et tout le monde sait qu'un serpent ne peut être empoisoné par son propre venin.
Ama herkes bilir ki yılanlar kendi zehrinden etkilenmezler.
Tu es toujours un serpent, Jackson, mais pas celui que nous cherchons.
Hâlâ bir yılansın Jackson. Ama benim aradığım yılan değilsin.
Je sais, la nuit elle se transforme en un serpent meurtrier.
Lydia farklı. Biliyorum. Geceleri öldürücü yürüyen bir yılana dönüşüyor.
Oh, peau de serpent. Super chic.
Yılan derisi, süper.
C'est de la fausse peau de serpent, mamy.
Sahte yılan derisi o.
Excuse-moi. On ne voudrait pas tuer un serpent.
Af edersin ama yılanları öldürmek istemeyiz.
On pourrait avoir besoin d'un marchand de serpent pour nous aider avec tous nos nouveaux amis politiques.
Bence yeni politikacı dostlarımız konusunda bir yılan terbiyecisinin yardımına ihtiyacımız olabilir.
Et ce petit serpent continuera de se glisser en haut de l'échelle à l'instar d'un homme bon comme toi.
Ve senin gibi iyi bir adamın, aksine bu küçük yılan şirket basamaklarını, hızla tırmanacak.
Et ses commentaires Ce serpent ingrat et sournois
Hem o yaptığı yorum neydi öyle Nankör, sinsi yılan
L'agonie que vous ressentez est ma haine se tordant dans vos boyaux comme un serpent.
Bağırsaklarında bir yılan misali düğümlenen ızdırap, nefretimdir.
Peut-être un serpent de mer?
Deniz yılanı çıkmıştır.
Il est tel un serpent couché dans l'herbe qui dira ou fera n'importe quoi.
Otların içinde konuşmayan ve hiçbir tepki vermeyen bir yılan o.
Oh, ca doit être une mauvaise blague d'Hollywod comme sur le set de Ocean quand j'ai mis un serpent dans le lit de George Clooney.
Bu muhtemelen bir Hollywood şakasıdır, Ocean's 12 setinde George Clooney'nin yatağına yılan koyduğum zamanki gibi.
Sa seule reconnaissance publique était l'absence de serpent
Dünyevi tek malı, yılanı olmamasıydı.
Quelle belle journée, je pensais me faufiler par ma fenêtre, et... faire comme si j'étais un serpent.
Öyle güzel bir gün ki, penceremden sıvışıp yılan gibi davranabileceğimi düşündüm.
Plus acéré que la dent du serpent.
Bir yılanın dişlerinden daha keskin.
Je veux dire, Derek a dit que le serpent ne peut être empoisonné par son propre venin, vrai?
Yani, Derek bir yılanın kendi zehrinden etkilenmeyeceğini söylemişti.
je ne l'appelle pas le serpent
Ona yılan gibi demiyorum...
Je te dit qu'en fait j'ai utilisé le mot "serpent" quand j'ai parlé à Emily, devant le casier des filles.
Diyorum ki soyunma odasının dışında Emily ile konuşurken tam olarak "yılan" kelimesini kullandım.
L'Ogopogo est un serpent de mer inventé de toute pièce qui permet de vendre des cartes postales.
Ogopogo ise kartpostal satmaya yarayan uydurma bir şey.
Ils disent que ça prend la forme d'un canoe ou d'un serpent de mer.
Derler ki kendiliğinden giden bir kanonun ya da deniz yılanının şekline girebilirmiş.
ce n'est pas une anguille, Cross, c'est un serpent
Aradığın bir yılan balığı değil Cross, normal bir yılan.
Si tu poursuis le serpent, Mac ne devrait-il pas être avec toi?
Yılanı takip ediyorsan Mac'in de seninle beraber olması gerekmez mi?
On fonce dans un égout à la poursuite d'un serpent géant.
Dev yılanın arkasından kanalizasyona giriyor.
C'est un géant, serpent mangeur d'homme.
Dev insan yiyen bir yılandan bahsediyoruz.
Tu peux voir où ce serpent va?
Yılanın nereye gittiğini görebilir misin?
C'est ce qui appâte le serpent.
Yılan için ideal yem.
Que les serpent aime les moteurs de bateau.
Yılanın tekne sesinden hoşlandığı...
Maintenant nous devons juste trouver le serpent.
Şimdi tek yapmamız gerek yılanı bulmak.
Rudy, le serpent du Congo.
Kongo Delisi Rudy.
Pourquoi ai-je de la peine pour ce serpent?
Neden bu yılana katlanıyorsun ki?
Est-ce que tu... c'est un serpent?
Yoksa yılan sen misin?
- Je peux avoir un serpent?
- Bir yılan alabilir miyim?
- C'est à propos d'un serpent?
- Bir yılan hakkında mı?
- C'est un serpent.
- O bir yılan.
Le serpent se dirige tout droit sur le bateau!
Yılan bota doğru ilerliyor!
Poney poney poney poney, haut bas, haut bas, double pirouette et réflexe reflex, pas de bourré, pas de bourree, pas de bourree, haut bas et serpent serpent et serpent jusqu'au sol.
Parmak ucu. Parmak ucu. Parmak ucu.
et serpent, serpent et coup du ventilateur et yeah et poney poney poney poney et freestyle freestyle freestyle, Ok
Sürün, sürün. Ve tekme. Evet!