Translate.vc / Français → Turc / Signé
Signé traduction Turc
20,140 traduction parallèle
Elle n'a même pas signé notre règlement de colocation.
Çatı katı antlaşmamızı bile imzalamadı.
On cherche un saut de 17 % dans deux semaines quand le contrat sera signé.
İki hafta sonra anlaşma yapıldığında yüzde on yedi artış olacak.
J'ai pas signé pour ces conneries.
Bu delilik için kayıt olmamıştım.
Je t'ai dit qu'il était merdique, mais t'as signé quand même, car tu voulais faire un truc dingue.
Ben de "Richie bu çok sikko bir anlaşma." demiştim. Sen yine de kabul ettin çünkü hayatında bir kez olsun... -... çılgınca bir şey yapmak istedin.
On l'a signé! - C'est fait.
Anlaştık tamamdır.
On a signé un contrat.
Kontratımız var.
Tu as signé les papiers?
Belgeleri imzaladın mı?
Vous avez signé cette déclaration.
O bildiriye imza attınız.
Il savait que je n'aurais jamais signé les papiers pour l'assurance si j'avais eu le moindre doute.
Ufacık bir şüphe dahi duysaydım sigorta tahakkukunu hayatta imzalamayacağımı biliyordu.
Et si je n'avais pas signé, pas de remboursement des dégâts.
O zaman asla zararları telafi edilmezdi.
T'as compris... ce qu'il se passe quand t'es signé?
Bir şirket ile anlaşınca böyle olur.
J'ai signé un groupe.
Ben bir grup ile anlaştım.
J'ai signé un groupe, papa.
Bir grupla anlaştım baba.
J'ai signé Hannibal.
Hannibal ile anlaştım.
On verra ça quand on aura signé ce putain d'Elvis Aaron Presley!
Bu konuyu sikik Elvis Presley ile anlaştıktan sonra dert ederiz.
Cette balle de baseball, celle qu'il a signé.
Şu üzerinde imzası olan, sayı yaptığı beyzbol topunu buldum.
Will s'est mis lui-même en danger au moment où il a signé pour ce job, tout comme toi.
Will o işe girdiğinde kendini tehlikeye attı, senin gibi.
Le chef Sousa et moi-même avons signé une déclaration sous serment, attestant de sa crédibilité comme témoin.
Amir Sousa ile birlikte beyanname imzaladık. Muhbir olarak güvenliğine kefil olduk.
Je suis vraiment claquée, et cette lune mets mon signe du zodiaque à l'épreuve, et je pense qu'on devrait...
Resmen alt üst oldum. Ayrıca ay da tam benim burcun yörüngesine girdi.
Écoute, fais en sorte que Cece signe le règlement du loft.
Putin kabuslarımın hepsinde duyuyorum. Cece'ye çatı katı anlaşmamızı imzalattır.
On a fouillé partout. Aucun signe d'eux.
Komutanım, her yeri aradık.
Signe les contrats, ça prendra 5 secondes.
Bu yüzden neden sözleşmeleri imzalamıyoruz? Sadece beş saniyeni alacak.
Je signe rien du tout.
- Sonra gider temizleriz seni.
Je t'en prie, signe les papiers.
Anladın mı beni? Lütfen şunu imzala gitsin.
Signe et rentre auprès de ta femme.
O sözleşmeyi imzalayacaksın, sonra da eve karının yanına gideceksin.
Mais tels quels, on vous signe pas.
Ama sizin tarzınıza kimse anlaşma imzalamayacak.
Aucun signe du père.
Babasından iz yok.
On signe cet accord et ensuite vous me payez 77 cents au lieu d'un dollar pour cet accord.
Bir anlaşma yaptıktan sonra ve bu anlaşma için bana 77 dolar ödeyeceksiniz.
Une d'entre elle lui fait signe avec envie de l'autre côté de la rue, mais il maintient que pour le moment, son cœur appartient à son salon de tatouage, Inkburg. "
"Bir tanesinin saçı sokağın başından sonuna kadar dalgalanıyor... "... ama bakımlı gözüküyor fakat kalbi Inkburg'da. "
Si tu vois pas ça, c'est mauvais signe.
Nasıl olduğunu anlamıyorsanız sebebi aleyhinize eğilmiş olmasıdır.
Signe, t'es des nôtres.
Pazartesi görüşürüz.
Cette brassière signe la mort de ton vagin.
Bu sütyen vajinanın ölümü olur.
Elle a signé les papiers?
Formları imzalamış mı?
Fais-moi un signe, donne-moi un indice.
Bir işaret ver. Bir ipucu.
C'est pas bon signe, hein?
Bu iyiye işaret değildir herhalde.
Tu peux faire un signe de la main?
"El sallayabilir misin?"
Signe de violence.
İstismar bulguları.
Ce n'est pas un signe de santé mentale que d'être équilibré dans une société malade.
Çok hasta bir topluma uyum sağlamış olmak akıl sağlığının ölçüsü değildir.
- Signe.
- İmzanı at.
Et si tu souhaites que je signe un accord de confidentialité sur le chapitre que j'ai retiré...
Ayrıca çıkarılmış kısım için gizlilik sözleşmesi yapmamı istersen...
Aucun signe du corps de Jane Scott.
Jane Scott'un cesedinden iz yok.
M. Chadwick est à l'intérieur, mais aucun signe de Miss Frost.
Bay Chadwick içeride, ama Bayan Frost'tan iz yok.
Qui veut savoir? L'homme qui signe vos cartes de pointage.
Mesai saati kartlarını imzalayan adam.
C'est sûrement pas bon signe.
İyi olması imkansız.
C'est bon signe, non?
Bu iyiye işaret değil mi?
Aucun signe, rien.
Hiçbir belirti, hiçbir şey yoktu.
Le premier qui meurt envoie un signe à l'autre.
İlk ölen, diğerine bir işaret yollayacak.
Un signe...
İşaret mi?
Comment savoir si c'est un signe?
Göndereceği işareti nasıl anlayabileceksin ki?
J'ai reçu un signe.
İşareti alana kadar.
Donne-moi un autre signe.
Bir işaret daha göster.