English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Siren

Siren traduction Turc

428 traduction parallèle
Quand le bruit s'arrêtera, tout le monde connaîtra une nouvelle année sauf toi.
Siren kesildiğinde... dünyadaki herkes için yeni bir yıI olacak. Sen hariç.
Le bruit a cessé, Manny.
Siren kesildi Manny.
Ils furent nombreux, rentrant d'une soirée ou d'une partie de poker, à se retrouver dans une voiture de police aux sirènes hurlantes, qui les emmenait au poste.
Bir partiden, bir randevundan, bir kumar masasından dönen çoğu adam kendisini, siren seslerinin yankılandığı bir arabada karakola götürülürken buluyordu.
Cernez le quartier, mais pas de sirènes.
Tüm bölgeyi kuşatacağız. Siren sesi yok. Sessizce yapacağız.
Dites moi, c'est pourquoi, cette sirène?
Söylesene Quillan, o siren ne?
Dis-leur de venir aussi vite que possible.
Git haber ver. Siren çalmadan olabildiğince hızlı burada olsunlar.
Nous vous lancerons un appel exactement tous les quarts d'heure.
Her 15 dakikada bir siren çalacağım.
Le plan de fugue est le même. Une sirène donnera le signal.
Emirler, siren sesi ile işaret gelene kadar devam edecek.
A ce moment-là, tous devront courir vers les barbelés. Compris?
Siren sesini duydukları anda, çitlere doğru koşsunlar.
Quand on aura coupé le courant, la sirène commencera à sonner.
Sen devreyi keser kesmez siren çalmaya başlayacak.
- Quoi, cet affreux bruit? Elles ne sont pas destinées à être admirées... mais à intimer la prudence à de jeunes sots comme vous.
O siren kulağa hoş gelsin diye değil senin gibi genç aptalları sığınağa girmeleri için uyarmak için kondu.
C'est comme la foudre, un feu dans la nuit, des sirènes hurlant dans ton crâne.
Elektik akımı gibi, yıldırım gibi. Bir gece yangını gibi, sanki kafanın içinde çalan siren sesleri gibi. Düşünme.
Il y a de la fumée sur la ville, mais pas de sirènes.
Şehirden dumanlar yükseliyor ama siren sesi yok.
Quand j'ai entendu la sirène, des larmes ont surgi du fond de mon coeur.
Siren sesini duyduğumda gözyaşlarıma hakim olamadım.
Pas de sirènes, pas de sifflets, rien.
Siren, düdük, hiçbir şey yok.
C'est trop secret pour mettre des sirènes.
Siren için fazla gizli.
Il est artisan, il débraye à 12h30, quand la sirène de la corderie retentit.
Ben esnafım... ve dükkanımdan siren sesiyle saat 12.30'da ayrılırım.
J'ai entendu vos sirènes approcher.
Çok uzaklardan siren seslerini işittim.
C'est pas la sirène?
Hey, bu siren sesi değil mi?
Vous partez toutes sirènes dehors.
Siren sesiyle buraya geleceksin.
Je ne vous entends pas avec les coups de feu et les sirènes.
Tüm bu silah ve siren sesleri arasında sizi duyamıyorum Bay Duffy.
Même avec la sirène, il faut traverser le tunnel.
Siren olsa bile, tünelden gitmeliyim.
Il entend la sirène de l'ambulance qui arrive, et elle fait...
Uzaklardan siren sesini duymuş, ambülansın geldiğini ve geçip gittiğini.
- Vous entendrez une sonnerie vers 15 h.
Saat 15 civarında bir siren duyacaksınız.
Votre sirène, ça sert à quoi?
Kilometresine 6 Dolar alıyorsunuz ama bir siren bile çalmaktan acizsiniz!
- DYN-O-MITE FILLES NUES - 25 CENTS 25 CENTS - PEEP-SHOWS LIVRES
[Konuşmalar ] [ Siren Yükseliyor]
Mets la sirène en route.
Siren çal.
Qu'ils arrivent, qu'ils partent...!
- İçerdeki siren nasıldı?
J'ai entendu des sirènes après ton départ.
Bu sabah sen gittikten sonra siren seslerini duydum.
{ \ fs72 \ b0 \ cHFFFFFF } Oooh! { \ fs72 \ b0 \ cHFFFFFF } mais nous verrons comment vous vous défendrez pour un vol de 450 $.
[Students ] Oooh! [ Siren Wails] Belki de bu seferlik kendini kurtardın, Bay Mitchell, ama hala 450 dolarlık bir sorunumuz var.
Tu les vois débarquer avec sirènes et flingues?
Siren çalıp ateş açarak mı gelsinler?
Et cette sirène?
Peki ya bu siren?
J'entends seulement des sirènes.
Siren sesi duyuyorum, ama hiç polis görmüyorum.
Elles me rappellent la guerre, les sirènes d'alarme les bombardements, le couvre-feu. Courir à l'abri quand je les avais entendues.
sokağa çıkma yasakları siren çalınca sığınağa koşmalar.
Tu entends les sirènes?
Bunlar siren.
J'entends les échelles et tous les gens qui courent, mais je trouve pas le feu.
Bir sürü gürültü ve siren sesi duydum, bütün millet sağdan sola koşturuyor ama yangının yerini bulamadım.
Je suis fatigué d'entendre les sirènes...
Siren sesi duymaktan bıktım.
Songe au chant des sirènes, lui aussi est trompeur, mais qui peut y résister?
Siren'lerin şarkılarının yem olması gibi. Hiç bir zaman göründüğü gibi değildir. Ama hala hangimiz karşı koyabiliyoruz?
J'ai pas entendu les sirènes!
Ben hiç siren sesi duymadım.
Quelque chose m'échappe... Pourquoi a-t-on changé la sirène?
Neden siren seslerini sürekli değiştirip dururlar, hiç anlamam.
- Vous mettez pas la sirène?
Siren yok mu?
Tu veux l'entendre siffler?
Siren çalayım mı?
Sans sirène.
Siren çalmayın.
Viens.
[Siren Devam ediyor] Haydi.
Tiens.
[Uzaktan Siren Çalıyor] İştee.
MERDE
[Uzaktan siren sesi]
ADULTORAMA
[Konuşmalar ] [ Siren Yükseliyor]
Ne t'en fais pas, chéri.
[Uzaktan siren sesi geliyor] Endişelenme hayatım.
Pourquoi la sirène d'un bateau siffle toujours 3 fois?
Niye üç kere siren çalıyorlar?
En mode de sirène.
Siren sesi.
- Très bien! C'est la sirène.
Siren sesi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]