English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Sis

Sis traduction Turc

1,920 traduction parallèle
Le lendemain, l'île est recouverte d'un brouillard marin.
Ertesi gün, denizden gelen bir sis adayı sarıyor.
Ainsi, elle est largement dégagée dans l'air sous forme de vapeur, formant brume et nuages.
Suyun çoğu buharlaşıp havaya karışarak, sis ve bulut olur.
Fumée, beaucoup de fumée.
Duman. Sis bombası at.
Fumigène!
Sis bombası!
Qu'est-ce que c'est? Du brouillard?
Şu ne öyleyse, sis mi?
Non. C'est sur, si elle a fait ça elle l'a fait pour un homme.
İddiaya girerim sis dağıldığında kız bunu yapıyorsa bir erkek için yapıyordur.
- Eh, petite sœur, quoi de neuf?
Hey, Sis, naber bakalım?
Au moment où je crois te comprendre... Tu m'échappes comme de la fumée.
Tam seni anladığımı düşünürken bir sis gibi, benden ayrılıyorsun.
- Je ne sais pas. - Pourquoi? - Kissinger serait plus barbant que Kundera, avec sa voix de stentor et son accent.
Bence Kissinger o sis düdüğü gibi sesi ve aksanıyla Kundera'dan daha sıkıcı olur.
Le soleil se levait, le brouillard se dissipait, elle se tourne vers moi et dit : "On devrait venir ici une fois avec papa."
Ve güneş doğarken sis de kalkıyordu ve bana dönüp dedi ki "Bir ara buraya babamı da getirelim."
Une machine à fumée?
Sis makinası mı?
Tout ça machinalement, parce que je n'arrête pas de penser à ça.
Hepsini de bir sis perdesinin gerisinde yapıyorum.. çünkü bunu düşünmekten kendimi alamıyorum.
Malgré les nuages et le vent qui se sont montrés dangereux au cours du voyage... Amy nous prouve encore une fois que par pure compétence et avec détermination... aucun obstacle n'est infranchissable.
Sis ve fırtına tehlikeyi arttırsa da Amy, her bir zorluğun üstesinden gelebileceğini azmi ve yeteneği ile bunu bir kez daha kanıtladı.
C'est un écran de fumée.
Bu bir sis perdesi biliyorsun, değil mi?
Dragon, souffle pour faire de la fumée.
Seiryu, sis yarat.
- Du brouillard!
Çok yoğun bir sis.
- Le brouillard nous pourchasse.
Sanki sis arkamızdan geliyor.
C'est de là que le brouillard provient.
bu sis de oradan geliyor.
Si ça s'arrange pas entre Ray et Katy, sonne la sirène de brume. Parce qu'on investira le phare.
Eğer Ray ve Katy ile yürütemezsek sis düdüğünü çal, çünkü deniz fenerine taşınıyoruz.
Sokka, tu crois que le brouillard va retarder l'invasion?
Sokka, sence sis istilayı geciktirir mi? Hayır.
Sis, vous sentez-vous mieux?
Kendini daha iyi hissediyor musun abla?
Comme vous tous, je devrais me contenter du brouillard.
Hepiniz gibi ben de aklımı bir sis içinde kaybetmeliyim.
Je n'ai pas encore demandé la carte SIS. J'ai encore la mienne.
Ama henüz OHIP kartı için başvurmadım.
On ne voit d'abord qu'une brume à l'horizon.
İlk zamanlar, ufku kaplayan sis tabakasından başka bir şey yoktur.
Caius Jules César.
Gaius Julius Sezar ve kılıcı Sis Caliburn.
Mais quand il pleut et qu'il y a du brouillard, avec la nouvelle inclinaison et ces, ces, ces...
Bak şimdi eğer yağmurlu olursa, sis varsa, bu açıdan bu yeni şeyler... sodyum lambalar...
Il nous faut des fumigènes.
Sis bombasına ihtiyacımız var.
Un écran de fumigènes sur la route, Maintenant! À vous.
Sokağa doğru sis bombası hemen.
Puma, c'est trop près. C'est sur nous. Arrêtez les fumigènes.
Puma bu çok fazla oldu, Sis bombalarını durduun, görüşümüz kapandı.
C'etait brumeux. Je me voyais dans un taxi.
Çok sis vardı, bir taksideydim.
Des boyaux de poisson, quelques doigts, du brouillard, pas de soleil, aucune intimité, et un vieux marin sale et complètement sexiste.
Balık bağırsakları, kesilmiş el, sis, güneşsizlik,.. .. mahremiyetsizlik, ve cinsiyet ayırımı yapan pis kokulu bir denizci. Merhaba?
- Mais, le brouillard...
Ama sis... - Sisi s * ktir et.
Un fois le brouillard dissipé, il fera comme jour.
Sis kalkar kalkmaz, gündüz gibi olacak.
- en espérant que le brouillard se dissipera.
Umarım o zamana kadar sis kalkar.
Il ne va pas se dissiper!
Sis kalkmayacak!
Ryan, la fumée!
Ryan, sis!
J'aimerais déjà sortir du brouillard.
Şaka mı yapıyorsun? Beynimdeki sis perdesinden kurtulsam şanslı sayılırım.
Est-il normal qu'il y ait autant de brouillard?
Bu duvarların altında, bu kadar çok sis olması normal mi sence?
De la brume.
Sis.
OLLIE : Madame, je vous en prie, attendez au moins...
Lütfen bayan, sis geçene kadar- -
NORTON : Dès que ça se dissipera, on pourra sortir d'ici, mais on doit faire attention.
Sis birazdan dağılır, biz de rahatça buradan çıkarız ama akıllı olmak zorundayız.
Ce n'est pas une brume ordinaire, d'accord?
Bu sıradan bir sis değil.
- Qu'est-ce que tu sais à propos de cette brume?
- Bu sis hakkında ne biliyorsun?
- Allez!
Sis bombaları!
Que ce soit un kebab ou un pied de cochon
# Şiş kebap ya da domuz ayağı #
Je ne peux plus rien avaler.
Karnım şiş.
Je n'ai pas vu cette jeune femme, jusqu'à ce que...
Sis perdesi vardı sanki.
Ils ont fait un kebab?
Ancak kuzgun şiş kebap yapmayı ne bilir?
Mon visage est tout enflé.
Yüzüm şiş gibi.
Couteaux, lames, fourchettes, etc.
Bıçak, şiş, çatal, v.b.
C'est pas une bosse, c'est un œuf.
Şiş değil bu, yumurta kadar olmuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]