English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Stérile

Stérile traduction Turc

738 traduction parallèle
Tu es jalouse parce que tu es stérile.
Kisir oldugun için kiskaniyorsun.
Tu les détestes parce que tu es stérile.
Kisir oldugun için onlardan nefret ediyorsun.
- Je suis stérile.
- Kisirim.
Je suis stérile.
Kisirim.
La terre que j'ai donnée à cette graine était stérile, mais vous la rendrez féconde, elle poussera et fleurira.
Çünkü benim toprağım bereketsiz çıktı ama sen onu büyütüp olgunlaştıracaksın.
Sur la lande stérile du Yorkshire en Angleterre, il y a un siècle, se trouvait une maison aussi désolée que les terres alentour.
Ushuaia Yüz yıl önce, İngiltere'nin çorak Yorkshire fundalıklarında, etrafındaki boş arazi kadar kasvetli ve ıssız bir ev yükseliyordu.
Ma visite n'aura pas été stérile, j'ai trouvé un papillon rare.
Ziyaretim boşa gitmedi. Nadir ve çok güzel bir kelebek buldum. Çok sıradışı.
Elles ont mis sur ma tête une couronne inféconde, placé dans mon poing un sceptre stérile, que doit arracher la main d'un intrus, aucun fils ne me suivant!
Benim başıma meyvasız bir taç oturttular,... elime kısır bir asa tutuşturdular. Ben kral babası olamayacağıma göre tacı da asayı da alacaklar elimden.
- que demander de plus? - Je ne veux pas être stérile!
Kısır olmak istemiyorum!
Tu sais que tu n'es pas stérile, n'est-ce pas?
Kısır olmadığını biliyorsun en azından, değil mi?
Elle est devenue stérile.
O çocuk sahibi olamaz.
Quand as-tu appris que tu étais stérile?
Kısır olduğunu ne zaman anladın?
Cela nous aura au moins appris que Kikuko n'est pas stérile.
Artık Kikuko'nun kısır olmadığını biliyoruz.
C'est Bithiah elle-même qui a sauvé des eaux un enfant d'esclaves, et en a fait son fils et Prince d'Égypte, aveuglée par l'inexorable douleur d'un ventre stérile.
Bithiah Nil'den bir kölenin çocuğunu çıkardı, ona oğlum ve Mısır Prensi dedi, gerçeğe ve boş bir rahmin acısına gözlerini kapattı.
Laisse aller son peuple, ou l'Égypte ne sera plus qu'une terre stérile des cataractes à la mer.
Kavmini bırak, yoksa Mısır, şelalelerden denize kadar çorak kalacak.
Croyez-moi, vous n'êtes pas stérile.
İnan bana, kısır değilsin.
Bien que votre union avec Edwin a été stérile, soyez assurée que vous continuerez à mériter notre respect.
Edwin'le olan beraberliğiniz meyvesiz bile kalmış olsa hepimizin size saygı duyduğundan emin olun.
En d'autres termes, le défunt, juste avant sa mort, n'était pas stérile
Bir başka deyişle, maktul hayattayken kısır değilmiş.
On disait qu'il était stérile.
Kısır olduğunu söylerdik.
Comme moyen de distraction, ça sera plutôt stérile.
Kısır bir eğlence kaynağı olacak.
Je sais que tu étais désarmé, voué à un sacrifice stérile dans un monde où l'agneau doit défendre férocement son innocence.
Bugün savunmasız olduğunu biliyorum kaderinin talihsiz olduğu bu dünyada kuzu gibi zayıf olan biri bile masumiyetini korumak için yırtıcı olmak zorunda kalır.
Chacun sait que Calpurnia est stérile.
Hiç çocuğu yok. Calpurnia'nın kısır olduğunu herkes biliyor.
La jungle transformée en pierre, le... sol stérile et le fait que nous ne nous sentions pas très bien.
Orman taşa dönmüş, çorak arazi ve iyi hissetmediğimiz gerçeği.
Vous pouvez me marcher dessus, me bombarder, me brûler, me rendre stérile, mais n'ayez pas pitié de moi, M. Dobbs, jamais.
Benim üstümde yürüyebilir... üstüme bomba yağdırabilir... beni yakabilir, kısırlaştırabilirsiniz... ama asla bana acımayın Bay Dobbs, asla.
En théorie, être décadent signifie diminué en énergie, stérile.
Teknik açıdan çöküş, enerjinin olmaması ve kısırlıktır.
Et non dans ce synthétiseur de données homogène et stérile.
- Hukuk asıl burada. O homojenleşmiş, pastörize olmuş sentez aletinde değil.
La galaxie absolument stérile que dirigeraient ces androïdes serait le purgatoire pour moi.
Harry, yardım etmek istiyor musun? İnsansıların yöneteceği o sağlıklı, antiseptik galaksi benim için cehennem olur.
Champ stérile.
Steril alanı başlatın.
Coucher avec une femme stérile?
- Temiz bir kadin ile uyumak... -
Eussé-je été stérile, chéri... je serais plus heureuse aujourd'hui.
Evet. Kısır olsaydım, canım, bugün daha da memnun olurdum.
Tout propre et stérile.
Her şey temiz ve steril olmalıydı!
S'il existait quelque chose... c'était l'amour instinctif d'une vie stérile... comme un jardin oû personne ne passe plus.
Olan tek şey, steril bir hayatın getirisi olan içgüdüsel bir sevgiydi. Hiç kimsenin içinden geçmediği düzenli bir bahçe gibi.
C'est un monde stérile, sans vie végétale ni animale.
Verimsiz topraklar. Neredeyse ne bitki var, ne de hayvan.
C'est un monde stérile, sans vie végétale ni animale.
Verimsiz topraklar. Sınırlı bitki yaşamı var, hayvan yok.
Nous allons maintenant passer en atmosphère stérile.
Şimdi, steril bir ortama geçeceğiz.
L'atmosphère de Gédéon a toujours été stérile et les habitants prospéraient dans la perfection physique et spirituelle.
Gideon'un atmosferi her zaman mikropsuzdu, insanlarsa fiziksel ve ruhsal olarak mükemmele yaklaşıyordu.
Ce n'est pas stérile.
Bu çok temiz değil.
- Lèvres-en-feu, un bistouri stérile.
- Sıcak Dudak, steril neşter ver.
La capsule a déjà été livrée par le système convoyeur stérile au laboratoire de contrôle principal.
Kapsülün, steril taşıma sistemi tarafından.. ... şuradaki ana kontrol laboratuvarına taşındığını biliyoruz.
Comment faire si les patients sont en milieu stérile?
Hey! Hastalar kilit altındaysa, onlara nasıl ulaşacağım?
Quelle différence, mesdames et messieurs... avec la pauvre gouape, frappée par l'État... il y a deux ans, d'une sanction stérile.
Buradaki nasıl bir değişiklik, bayanlar ve baylar. Bu serseri devletin haşmetine uğradı, iki yıl boyunca cezasını çekerek.
E lles m'ont donné couronne stérile... m'ont mis en main un sceptre vain... qui sera par d'autres arraché, faute de fils pour me succéder.
Başıma işe yaramaz bir taç kondurmuşlar ve elime kısır bir asa tutuşturmuşlar. Benden oğluma geçsin diye değil, yabancının biri çekip, alsın diye.
Alfredo... tu es probablement stérile.
Alfredo, acaba sen mi kısırsın?
Voilà pourquoi je suis là, Docteur. Ma femme veut savoir si je suis stérile.
Dolayısıyla burada bulunmamamın sebebi, doktor eşim kısır olup olmadığımı çok merak ediyor.
Le sort atroce de l'homme dans une éternité stérile, sans Dieu, petite flamme palpitant dans l'immense néant où la dévastation, l'horreur et la dégradation, forment une camisole inutile dans le cosmos absurde, obscur.
Çıplak, tanrısız bir boşlukta, kara, saçma bir evrende bir deligömleği oluşturan korku ve aşağılanmanın olduğu engin bir boşlukta küçük bir alev gibi yaşamak zorunda kalan insanın çıkmazı.
C'est grâce à la pousse improbable d'un champignon indésirable dans une assiette stérile que Sir Alexander Fleming découvrit la pénicilline.
İstenmeyen bir mantarın steril bir kapta kazara büyümesi şeklindeki ender bir başlangıç sayesinde Sör Alexander Fleming dünyaya penisilini kazandırmıştı.
Apportez-moi un pansement stérile et un sac de glace.
- Rahibe, temiz sargılar ve buz getirin.
La serviette-tampon hydrocompressée et stérilisée.
Su tazyikli, sterile ağız silici.
La bombe m'a rendue stérile.
Atom bombası kısır yaptı.
En fait, je n'étais pas stérile...
Yani ahlaki açıdan.
Laissons tomber cette conversation stérile.
Şimdi bu sıkıcı tartışmaya bir son verip başlayabilir miyiz? Geç oldu. Yarın da çok yoğunum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]