Translate.vc / Français → Turc / Suppose
Suppose traduction Turc
30,014 traduction parallèle
Je suppose que c'est pour ça que je t'ai envoyé un message plus tôt.
Sanırım bu yüzden sana mesaj attım.
Je suppose qu'il a pu ramper pour sortir et recouvrir le trou.
Sanırım dışarı çıkmış ve deliği kapatmış olabilir.
Je suppose que je vais t'aider.
Sana yardım edebilirim.
Je suppose, oui.
Evet, sanırım öyle.
Je suppose que ça peut contenir Lucifer.
Tahminin o şey Lucifer'i de tutabilir.
Je suppose que 14,95 $ est un bon prix.
Evet bence de... 14,95 dolar kulağa hoş geliyor.
Alors je suppose que ce sera moi.
O halde o kişi ben olmalıyım.
Certaines personnes sont juste censées être dans ta vie, je suppose.
Sanırım bazı insanların hayatında olması kaderde var.
Meilleur scénario, on suppose que M.Tyler a tort et nous finissons tous vivants en 1942.
En iyi ihtimalle Bay Tyler'ın yanıldığını ve 1942'de ölmediğimizi varsayalım.
Et je suppose que tu n'as jamais pensé à sauver ta fiancée?
Sen hiç nişanlını kurtarmayı düşünmedin mi yani?
Je suppose que chaque histoire doit commencer quelque part.
I suppose every story has to start somewhere.
Je suppose qu'elle a finalement eu assez à manger.
Well, I guess she finally had enough to eat.
Je suppose que j'avais tord.
Sanırım son derece yanılmışım.
je suppose que le FBI n'est pas le seul à enquêter.
Sanırım bunu sadece FBI araştırmıyor.
Tu sais, se moquer des enfants ou être en pleurs tellement on était fatigués, Je... je suppose que... je pense qu'une part de moi pensait que peut-être, un jour, ces moments pouvaient devenir autre chose.
Biliyorsun, çocuklara gülmek gibi çok yorulduğumuz için ağlamak gibi. Sanırım.. .. ne bileyim, bir parçam hep o anıların bir gün daha da fazlası olabileceğimizi sandı.
Walter. Je suppose que votre état-of-the-art installation a, euh, les mises à jour périodiques de logiciels.
En son teknoloji ürünü tesisinizin düzenli yazılım güncellemesi yaptığını varsayıyorum.
Je suppose que vous savez que j'étais athée... Jusqu'à il y a dix minutes.
Sanırım 10 dakika önceye kadar ateist olduğumu biliyorsundur.
Merci... enfin, je suppose.
Teşekkürler. Sanırım.
Pour le repos éternel, c'est pas mal je suppose.
Bu bildiğim sonsuza kadar huzurlu olacağım tek yer.
Encore une chose que je tiens de toi, je suppose.
Sanırım bunu da senden çaldım.
Tu aimes le baseball, je suppose?
Görünüşe göre beyzbolu seviyorsun?
Une journée aux nouvelles lentes, je suppose.
Sanırım bu aralar, haber bulamıyorlar.
C'est dans le dossier, je suppose,...
Dosyada var, tahminimce...
Il ne répond pas, mais sa boite n'est pas pleine, donc je suppose qu'il les écoute.
Cevap vermiyor ama, mesaj kutusu da dolmuyor, öyleyse, mesajları dinliyor demektir.
Peu importe, je suppose qu'ils forment tous ensemble cette clique, et maintenant on en est exclus et on les regarde de l'extérieur.
Sanırım hepsi büyük bir grup olmuş ve biz de dışarıdan bakanlar olduk.
Je suppose que ce sera juste pour moi.
Sanırım bu sadece bana özel.
Oh, je suppose que tu n'es pas content que je me convertisse.
Din değiştirmemden dolayı mutlu değilsin sanırım.
Eh bien, je suppose que vous le sauriez.
Sanırım sen en iyisini bilirsin.
Je suppose que nous aurons besoin de plus qu'une taie d'oreiller.
Bir yastık kılıfından daha fazlasına ihtiyacımız olacağını varsaymak zorundayım.
Je viens de recevoir un mot de ma tante qui a été secourue à la maison de retraite par un groupe d'Américains. Je suppose que c'était votre équipe?
Az önce teyzemden haber aldım, bir grup Amerikalı onu bir bakım evinden kurtarmış bunu yapanlar sizin ekipten mi?
Donc je suppose que je prétendais un peu.
Yani sanırım azıcık "mış" gibi yaptım.
- Je suppose que c'était un accident.
- Kazayla olmuştur sanırım.
Je suppose que vous ignoriez que votre système a été piraté.
Sanırım sisteminin hacklendiğini bilmiyordun.
Un moyen qui ne suppose pas de les tuer tous.
Kimseyi öldürmemiz gerekmeyen bir yol.
On n'est pas supposé recevoir le petit-déj au lit à son anniversaire?
Doğum gününde yatağa kahvaltı getirmen gerekmez mi?
C'est supposé réagir au Coca et monter comme une fusée.
Kola ile karışıp beni roket gibi havaya fırlatmaları gerek.
Mais si aujourd'hui il est supposé...
Ama bu gün şey yapacak...
Je suppose.
Sanırım Dean Winchester'sın.
Donc j'ai supposé qu'il devait être ici immergé dans l'affaire.
Ben de burada davaya takılı kaldı diye düşündüm.
Stuxnet était supposé avoir été créé par les U.S. et Israël.
Stuxnet Amerika ve İsrail tarafından sözde yaratıldı.
Bien supposé, frangin.
5 yıldızlık bir tahmin kardeşim.
Eh bien, prend-le du gars qui est supposé l'avoir et qui est actuellement assis.
O zaman sözde her şeyi bilen ama şu an bir bulmacayla uğraşan biri olarak anlatıyorum.
Qu'est-ce supposé prouver?
Neyi hatırlatması gerekiyor bunun?
Vous n'êtes pas supposé être là.
Burada olmaman gerekiyor, değil mi?
On est supposé célébrer ça.
Kutlamalıyız.
Qu'est-ce que c'est supposé vouloir dire?
Ne demeye getiriyorsun?
Vous avez entendu ça? "Pour une fois." Apparemment, on n'est pas supposé juger son père d'avoir quitté sa mère au beau milieu d'une crise de santé mentale.
Duydun mu? "Bir kere de." Tamam, görünüşe göre, babanı akli dengesini kaybetmek üzere olan anneni terketmesinden dolayı yargılayamazsın.
C'est supposé me faire sentir désolé pour lui?
Bunun için üzülmem mi gerekiyor?
C'est supposé valoir quelque chose?
Bunun bir şey ifade etmesi mi gerekiyor?
J'ai supposé que Traugott l'avait engagé pour tuer un, mais il a dit que c'était un autre.
Bir'i Traugott'un öldürdüğünü sanıyordum ama Corso başka biriydi dedi.
C'était supposé être toi et moi faisant les imbélices.
Pekâlâ, bu ikimiz arasındaki bir didişmeydi.