English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Surveillance

Surveillance traduction Turc

7,110 traduction parallèle
- Elle veut dire, uh, vidéo de surveillance du système de sécurité du voisin de Kutzler.
Kutzler'ın yan komşusunun güvenlik sistemindeki güvenlik kamerası görüntülerinden bahsediyor.
Vous comprenez? Il me faut une surveillance sur place au cas où je puisse pas contrôler bébé Turner.
Hadı ama küçük Turner'ı dizginleyemezsem teminatım olmalı.
Place le en surveillance accrue.
- Onu intahar gözetiminde tut.
Je te dis de le placer en surveillance accrue.
Onu intahar gözetiminde tut dedim.
Je vous avais dit de le mettre en surveillance accrue!
Sana söyledim! Onu intihar gözetiminde tut dedim!
Je vais mettre sous surveillance le Centre d'Héritage quand nous en aurons fini avec le professeur Zohar.
Profesör Zohar'dan sonra Miras Merkez'ine uğrayayım.
sur une douzaine de listes de surveillance, et encore...
Sonrasında seni bir düzine izleme listesine... sokmak zorunda kalırdım ki bu da...
Images de surveillance du bar?
Barın güvenlik kamerası görüntüleri?
Après nous devrons montrer au Juge Knowles la vidéo surveillance de James Allen au bar et espérer qu'elle changera d'avis sur mon sang.
O zaman Yargıç Knowles'a James Allen'ın bardaki güvenlik kamerası görüntüsünü izletmek ve kan örneğim hakkında fikrini değiştirmesini ummak zorundayız.
Maintenant, le coté positif, Abby a eu les vidéos de surveillance de la station de bus proche de la RMA, et a pu prouver que Wallis était à l'école il y a quelques jours.
İyi haber şu ki, Abby, Remington Askeri Akademisi'nin yanındaki otobüs durağının güvenlik kamerası görüntülerine ulaştı.
Nous avons obtenu des images des cameras de surveillance de vous pres dela station de bus qui est a cote du RMA
Remington Askeri Akademisi'nin yanındaki otobüs durağındaki güvenlik kamerasında senin görüntülerini bulduk.
Abraham est sous surveillance par le FBI
Abraham FBI'ın gözaltında.
Une équipe passe le quartier au peigne fin, on pensait être chanceux avec une caméra de surveillance, mais rien pour l'instant.
Güvenlik kameralarını incelesinler diye ekip gönderdim ama şimdiye kadar bir şey çıkmadı.
Voici la vidéo de surveillance du fleuriste.
- Çiçekçiden alınan kamera görüntüleri.
J'ai pu retracer ses actions, en utilisant les vidéos de surveillance.
Bölgedeki trafik kameralarını kullanarak onu izledim.
On va regarder toutes les vidéos de surveillance sur l'avenue Alvarez.
Alvarez bölgesindeki bütün kamera kayıtlarını inceleyelim.
Voici le dernier aperçu de Sophie Troy, à 14 h 37 sur une vidéo surveillance.
Sophie Troy en son 14 : 37'de bu güvenlik videosunda görüldü.
Il y a beaucoup de temps morts dans la surveillance.
İzlemede bir sürü boş zaman oluyor.
Le plus dur dans une surveillance est l'inaction.
İzlemenin en zor yanlarından biri harekete geçmemektir.
Tu as piraté la vidéo surveillance de l'hôpital?
Hastanenin güvenlik kamerası görüntülerini mi hackledin?
Il vous a offert sa protection. quand tu courrais après Lola sans surveillance durant la peste.
Veba sırasında Lola'nın peşinden gittiğinde, sana korumalığını önermişti.
J'imagine qu'on ne peut pas s'appuyer sur beaucoup de vidéos de surveillance dans Hooterville.
- Sanırım Hooterville'de çok fazla video desteğimiz de yoktur.
Une surveillance?
İzleme sistemi var mıydı?
Ça devrait suffire pour attirer l'attention de la surveillance locale de quartier, tu ne penses pas?
Bu, Mahalle Bekçilerinin dikkatini çekmeye yeter. Ne dersin?
Maintenant on va regarder les caméra de surveillance pour voir si on peut trouver quelque chose de plus récent.
Daha yakın zamanlı bir görüntü var mı diye araştıracağız.
On va revérifier les vidéos de surveillance, pour voir si on a rien manqué.
Güvenlik kayıtlarını tekrar inceleyip kaçırdığımız bir şey var mı diye bakacağız.
Sous surveillance.
- Gözetim altında. - Hayır, hayır, hayır, hayır!
Mettez un service de surveillance sur elle, et tirez les vidéos de sécurité de l'hôpital St. Simon.
Her şeyini didik didik et ve St. Simon's hastanesinden güvenlik görüntülerini iste.
Je vais m'y mettre tout de suite, mais tu parles de semaine de vidéos de surveillance à surmonter et ça c'est seulement si St. Simon nous laisse les avoir.
Hemen isterim ama St. Simon's hastanesi bu görüntüleri bize verse de bunlar haftalarca uzunluğundaki görüntülerin birleştirilmiş hali olacak.
On va le mettre sous surveillance, le mettre sous microscope.
Ekipleri peşine takıp göz hapsine alacağız.
La zone à proximité de là où on a trouvé la voiture n'était pas de couverte par la vidéo-surveillance.
- Arabasının bulunduğu yerin yakınlarında sokak ya da güvenlik kamerası yok.
Au sujet des caméras de surveillance qui ont été volées.
şu gözetleme kameraları Branch'in evinden çalındığını düşündüğün.
Vous faites souvent de la surveillance?
Böyle sık sık gözetleme yapıyor musunuz?
Rien sur les caméras de surveillance?
Kamera kayıtlarında konusunda hiç şansımız yok mu?
Des sources disent que le Ministère de la Justice a cité le service de police à comparaître aujourd'hui pour les vidéos de surveillance.
Kaynaklarımıza göre Adalet Bakanlığı olayın kamera kayıtları için Washington polisine bir mahkeme celbi gönderdi.
- La vidéo surveillance de la tuerie.
- Olayın kamera kaydı.
120 même, et deux semaines de surveillance.
Hatta 120 dolar. Üstelik iki gece de nöbet tutardık.
Et bien, ça s'est passé sous sa surveillance
Olay onun gözetimindeyken oldu.
C'est tout l'équipement de surveillance magique que j'ai pu trouver.
Bunlar bulduğum bütün sihir araştırma ekipmanları.
Je l'ai renvoyé près des garçons pour faire des recherches pendant que nous continuons notre surveillance.
Biz incelemeye devam ederken onu diğerlerinin yanına gönderdim.
Je parcourais une vidéo surveillance de la résidence d'Henry, en essayant de tracer la chronologie du jour où il est mort, et j'ai vu ça.
Henry'nin apartmanındaki güvenlik kameralarını öldüğü günü parçalar halinde bir bütün haline getirmek için inceliyordum ki bunu gördüm.
Elle est douée pour la surveillance. Et elle se bat comme une pro.
Gözetlemede iyi ve profesyonel gibi dövüşüyor.
J'adore la surveillance.
Gözetlemeyi gerçekten çok seviyorum.
Il l'a emmené dans cet établissement haut de gamme et payé pour une surveillance permanente.
- Dur tahmin edeyim. Kadını kaliteli tesise aldırtmış ve harika tedaviyi karşılıyor.
Attends une minute, les vidéos de surveillance!
Dur bir dakika, güvenlik kayıtları!
Si on récupère les vidéos de surveillance du Mystery Shack, on pourra prouver son innocence!
Eğer Gizemli Kulübe'nin güvenlik kayıtlarına ulaşabilirsek, masum olduğunu kanıtlayabiliriz!
Si j'étais Stan, où pourrais-je cacher ces vidéos de surveillance?
Eğer Stan ben olsaydım, güvenlik kayıtlarını nerede saklardım?
S'hydrater pendant une surveillance, c'est une lame à double tranchant.
Gözetleme yaparken sıvı tüketmek iki tarafı keskin bıçak gibidir.
- Et bien, vous savez ce que ça veut dire. Surveillance.
Gözetleme.
Chassant des cibles de haute valeur, interrogatoires, contre-surveillance pour des clients VIP.
Yani neticede ordudayken yaptıkları işin aynısı ama parası daha çok, denetimi daha az.
Bon boulot de surveillance.
- İyi gözetlemiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]