Translate.vc / Français → Turc / T
T traduction Turc
1,006,565 traduction parallèle
- Je t'aime aussi.
- Ben de seni seviyorum.
- Je t'aime encore plus.
- Ben daha çok seviyorum.
Cet endroit t'est familier?
- Burası tanıdık geliyor mu?
Ne t'inquiète pas, il nous a fait jurer cracher pour garder le secret.
Endişelenme. Bunu gizli tutmamız için serçe parmağı sözü verdirdi bize.
Je t'ai dit ça dans la confidence.
Sana onu sır olarak söyledim.
Qu'y a-t-il de si important sur ton téléphone?
Telefona bakmanı gerektirecek kadar önemli ne var?
Je t'avais dit qu'on aurait dû aller à Legoland.
Legoland'e gidelim demiştim.
T'as pas des amies qu'il peut inviter?
Ona ayarlayabileceğin hiç kız arkadaşın yok mu?
Ne t'inquiète pas.
Kafana takma.
Je serai ici à t'attendre ce soir quand tu rentreras à la maison.
Akşam olup sen eve dönene kadar burada bekleyeceğim.
Comment va t-elle?
Nasıl?
Je t'aime.
Seni seviyorum.
Je t'aime aussi.
Ben de seni seviyorum.
Je ne sais pas pourquoi je t'ai écouté.
Senin lafına niye kulak astığımı bilmiyorum.
T'es pas obligé de partir.
Gitmek zorunda değilsin.
Sheldon, qu'est-ce qui t'attire chez Amy?
Sheldon, Amy'i görünce seni cezbeden şey ne oldu?
Si ça peut te remonter le moral, tu t'habilles toujours comme un gamin.
Eğer kendini iyi hissettirecekse, hala bir çocuk gibi giyiniyorsun.
Je t'emmène tous les jours au travail, mon cerveau doit ressembler à Hulk.
Her gün seni işe götürdüğüme göre beynim Hulk'a benziyor olmalı.
Il t'adore.
O seni seviyor, tamam mı?
Et sa fiancée sera là, donc, si y a des blancs, on pourra discuter de leur mariage.
Ayrıca nişanlısı da orada olacak, o yüzden eğer sohbet tıkanırsa, onların düğününden bahsedebiliriz.
T'as un garde du corps qui éloigne les espions?
Casusları uzak tutmak için bir koruman var mı?
Et si je t'apprenais des tours de cartes.
Tamam, o zaman sana sihir öğretebilirim.
Non c'est, "si tu veux t'amuser, commence avec une."
Hayır, "Eğlenmek istiyorsan, bir tanesi ile başla."
Ne t'arrête pas, ralentis, et je vais sauter.
Durmana gerek yok, sadece yavaşla. Ben atlarım.
Non, tu n'y es pas heureuse et tu m'en voudras de t'avoir fait rester, et ça ira, je...
Hayır. Hayır, hayır. Orada mutsuzsun ve sonra orada kalmanı sağladığım için beni suçlayacaksın ve sorun değil.
Désolée de t'avoir traité de lâche.
Sana çabuk pes eden birisi olduğunu söylediğim için üzgünüm.
T'es obligée de dire ça, tu es gentille avec moi.
Bunun söylemek zorundasın, beni seviyorsun.
Si tu t'inquiètes vraiment pour ta carrière, tu devrais envisager de passer moins de temps à jouer aux jeux vidéos et à lire des comics.
Gerçekten kariyerin hakkında endişeleniyorsan belki video oyunları ve çizgi romanlara daha az vakit ayırmayı düşünmelisin.
Disons que tu passes ta vie à faire de solides recherches scientifiques entourés par tes amis et tes proches qui t'aiment, pas pour tes accomplissements mais l'homme que tu es.
Hayatın boyunca bilimsel çalışmalar yaparak geçirdiğini ve başardıkların için değil ama bir insan olarak arkadaşların ve sevdiklerin tarafından takdir edildiğini varsayalım.
Tu t'es moqué de moi toutes ces années alors que tu es une ventriloque honteuse.
Onca yıldır benimle dalga geçerken senin de bir vantrilok olduğuna inanamıyorum.
On t'entend.
Seni duyabiliyoruz.
Ne t'inquiète pas.
Endişelenme.
Comment va-t-on trouver les terrains de chasse si on doit contourner ça?
Ondan sakınmak zorundaysak av alanlarını nasıl bulacağız?
Qu'y a-t-il, Tae?
Ne? Tae?
Existe-t-il des humains porteurs du terminal génétique?
Burada... Net Terminal Geni olan insan var mı?
On t'avait prévenue, Zuru.
Sana bu yüzden dedik Zuru.
- Où a-t-il trouvé un truc pareil?
- Öyle bir şeyi nereden bulmuş?
Ne t'inquiète pas, on s'en charge.
Endişelenme, ben götüreceğim.
Que va-t-on faire, le Père?
Şimdi ne yapacağız Babalık?
Que se passe-t-il?
Neler oluyor?
Qu'y a-t-il?
Ne oluyor?
Que se passe-t-il?
Ne oluyor?
Je t'aurai de plus près.
Seni yakından uçuracağım!
Réponds tout de suite.
Hemen yanıt ver.
Qu'y a-t-il, Killy?
Sorun nedir Killy?
J'essaie simplement de comprendre pourquoi ton père t'a envoyé me l'annoncer.
Baban seni buraya neden gönderdi onu anlamaya çalışıyorum.
Je n'avais aucune réponses, alors j'ai ajouté :
Hiç yanıt almıyordum.
Je t'ai fait un thé.
- Sana çay yaptım.
- Qu'y-a-t-il?
- Bu ne oluyor?
Tu aurais pu t'enfuir.
Neden buradasın.
Que t'est-il arrivé?
Neler oldu?