Translate.vc / Français → Turc / Tombé
Tombé traduction Turc
25,356 traduction parallèle
L'arbre était pourri, il est tombé.
Ağaç çürüyüp yıkılmış. Başkalarının işi değil yani.
C'est tombé.
Haberlere çıktı.
Comment tu es presque tombé de cette falaise.
Uçurumun kenarında gidip geldin yani.
- Mais tu n'es pas tombé grâce à moi, parce que je suis allé au delà de ce que je devais faire.
-... ama düşmedin, çünkü ben sürekli arkanı topladım.
Je suis tombé sur un emploi que je pense pourrait être votre Shangri-La.
Senin için çok önemli olabilecek bir haberim var.
Voies ferrées. Je suis tombé sur eux.
Bir demiryoluna düşüyorum.
[trace de pas] Hey, patron, le groupe de l'extérieur se préparait à sortir, mais le bus est tombé en panne.
Patron, dışarıdaki grup gitmeye başlıyor ama otobüsleri bozulmuş.
Je passais par certaines choses, et je suis tombé sur ce.
Birkaç şeye göz gezdiriyordum ve bununla karşılaştım.
Et, Bobby... Je suis tombé sur Wendy à aujourd'hui Walter.
Bobby bugün Walter'ın yanında Wendy'i gördüm.
Le globe ne serait pas tombé au sol.
Dünya ayaklarımızın altındaydı.
- Tu n'es pas tombé si bas.
- Bu senin için bile alçaklık, Jeff.
Atticus Nevins l'a achetée plus tôt cette année, mais après qu'il soit tombé comme Jimmy Hoffa, tous les chasseurs de reliques et tous les trafiquants ont dévalisé sa collection.
Atticus Nevins, onu bu sene başlarında aldı ama Jimmy Hoffa hareketini çektikten sonra eski eser avcıları, tüccar ve özentiler şehre gelip koleksiyonunu yağmaladılar.
Où étiez-vous quand le S.H.I.E.L.D. est tombé?
S.H.I.E.L.D. kapandığında neredeydiniz?
Quelles sont les chances pour qu'il soit juste tombé et se soit enroulé dans une bâche bien confortable?
Takılıp düşmüş olmasının ve kendini konforlu bir muşambaya sarmasının ihtimali nedir?
Combien de fois es-tu tombé
Daha kaç kez merdivenden düştüğünü...
Quand Fisk est tombé, un tas de flics corrompus aussi.
Fisk gittiğinde yanında birçok rüşvetçi de gitti.
Il s'est tenu le ventre, et est tombé à terre.
Vurulur vurulmaz karnını tutarak yere yığılmış.
Il n'y pas de plan B. Si vous tombé à l'eau, on ne pourra rien pour vous.
- Gitmeye hazır. Bir B planı yok, Albay. Suya girersen, seni çıkartamayız.
Il est tombé juste en dehors des limites de la ville de Moscou.
- Moskova şehrinin dışında düştü.
On dira qu'il est tombé dans les escaliers.
Hodges hapishane hücresine geri gitti.
Pourquoi je suis tombé dans l'amour avec vous dans la première place.
Bu yüzden sana ilk başta aşık olmuştum.
Apparemment, tout a démarré après que Harry est tombé sur lui.
Harry ona rastladıktan sonra bütün bunlar ortaya çıkmış gibi duruyor.
Préparez notre frère tombé pour son dernier voyage.
Ölü kardeşimizi son yolculuğuna hazırlayın.
C'est comme dire que c'est cool qu'il soit un criminel, genre, on l'a laissé tombé.
Suçlu olmak iyi bir şey demek gibi. Ondan umudu kesmişiz gibi.
Eh bien, il a dit qu'il était tombé dans les bois.
Ormanda düştüğünü söyledi.
Rien ne prouve qu'il se soit passé quoique ce soit ici. sauf qu'un homme soit tombé.
Yaşlı bir adamın yere yıkılmasından başka burada başka bir şeye dair kanıt yok.
Je suis tombé dans un buisson.
Çalının içine düştüm.
Man, la dernière fois que je suis à travers l'Alberta, Je suis tombé sur ce galeux, le loup galeux.
Dostum, Alberta'dan en son ayrılırken, uyuz mu uyuz bir kurtla karşılaştım.
Il t'a arraché à la tombe pour te renvoyer auprès de nous.
Seni de mezardan çıkarıp bize geri getirdi.
[Claques lèvres] Eh bien, la pomme de douchebag ne tombe pas loin de l'arbre de douchebag.
Aptal babanın aptal oğlu olur.
J'ignore pourquoi, mais si je tombe sur un de ceux là, je suis ému.
Niye bilmiyorum, ne zaman bir tane görsem deli gibi ağlıyorum.
J'essaye de creuser une tombe.
Mezar kazmaya çalışıyorum.
J'essaie de creuser une tombe pour ma fille.
Kızım için mezar kazmaya çalışıyorum.
Votre visage tombe vers le bas.
Yüzün düşmüş.
Maintenant qu'Arkadia est tombe, on va passer a la phase deux. Bien.
Güzel.
Ce n'est pas illégal de piller ma propre tombe.
- Kendi mezarımı soymak yasa dışı değil ki.
À qui est cette tombe?
- Kimin mezarıymış?
Il tombe dans un piège.
Bir tuzağa doğru ilerliyor.
Une fille tombe enceinte et les gens pensent directement à une mauvaise éducation.
Ne zaman bir kız hamile kalsa insanların ilk aklına gelen kötü ebeveynler olur.
C'est le drapeau rebelle qui tombe dans l'oubli.
Evet değil. İsyan bayrağı. Unutulmaya yüz tutmuş.
Il ne faudrait pas que ça tombe entre de mauvaises mains.
Yanlış ellere geçmesini isteyeceğiniz türden bir şey değil.
Ça aidera si on tombe - sur d'autres bombes.
- Sodyum Di...
- Ca tombe bien que vous soyez ici.
İyi ki buradasın.
- Alors j'irai me recueillir sur ta tombe.
- O zaman sizi gömerim. - Bir akciğer kanseri için iddialı bir laf.
Ca tombe bien que vous soyez ici.
Buna sevindim. Ben de.
- Et ça tombe sur moi.
Ben mi müsaitim?
Ca tombe bien, mon cantonais était un peu rouillé.
Ben de kendimi geliştirmeliyim.
Un simple "tombe ton t-shirt" la déstabilise.
"Tişörtünü çıkar." ı bile idare edemedi.
Il est inscrit sur ma tombe. Qui es-tu?
Mezarımdan bakabilirsin.
Il faut acheter des couches, des bodys et des petits pots de purée de légumes, et ce sera pire si le gamin tombe malade.
Bebek bezleri, tulumlar, sebze püreleri... Tanrı göstermesin bir de çocuk hasta olursa!
Le rideau tombe sur une scène jonchée de cadavres, et il ne reste que le silence.
Perde, cesetlerle bezeli bir sahnenin üstüne kapanır ve sessizlikten başka bir şey olmaz.