Translate.vc / Français → Turc / Toqué
Toqué traduction Turc
319 traduction parallèle
Vous allez me prendre pour un vieux toqué qui se mêle de vos affaires mais, vous savez, je serais vraiment soulagé si vous quittiez cet endroit après votre mariage, et si vous n'aviez plus rien à faire avec monsieur Beaumont.
Benim ihtiyar bir bunak olduğumu düşünüyorsunuzdur ancak evlendikten hemen sonra buradan ayrılır ve bay Beaumont'la daha fazla muhatap olmazsanız sevinirim.
Tu colles ce toqué depuis sa condamnation.
Ölüm hücresine girdiğinden beri etrafındasın.
Il est toqué?
Deli midir nedir!
Il est toqué.
Delirmiş.
Il en est toqué. Elle te bottera.
Onu çekici bulacaksın.
Toutefois, si moi, je cherchais un lapin blanc, j'interrogerais le chapelier toqué.
- Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım. Deli Şapkacı mı?
- Le chapelier toqué?
"Deli Şapkacı"
Et ensuite? Le Chapelier toqué!
Deli Şapkacı.
Y avait deux rouquines! A devenir toqué!
İkisi de kızıldı yavruların.
Il est pas un peu toqué?
Çılgınca bu, değil mi?
Vous voudriez que je sois aussi toqué de vous que lui.
kısacası benim sana onun kadar kafayı takmamı istiyorsun, öyle mi?
- Un idiot toqué et sentimental.
- Seni yumuşak, duygulu aptal.
Espèce de toqué!
Yaylan. Allahın delisi.
Un vieux toqué! Fous le camp!
Kaçığın teki o.
un peu toqué, ton copain...
Komik görünüyor, şu senin Burton.
Ils sont ici, toqué.
İşte geldiler şapşal.
- Continue, toqué.
Devam et şapşal.
Je suis complètement toqué. Dingue de lui avoir confié mon argent.
O yüzden parayı saklaması için ona verdim.
Vous êtes toqué!
Saçmalamayın...
Lord Toqué de l'Ordinaire et Aruspice du Rat Perdu!
Daimi Personel Atama Lordu, İdama Mahkum Hainlerin Habercisi ilan ediyorum!
J'étais toqué de cette femme, vieux, faut me croire.
Aşıktım o kadına. Bana inanmalısın.
J'étais toqué de cette fille.
Sırılsıklam aşıktım kıza.
Fais ce que je te demande et je t'offre une toque de fourrure.
Ama ricamı yerine getirirsen, sana o kürk şapkayı hediye ederim. Anlaştık.
Tu peux garder ta toque, Prudence.
Fikrimi değiştirdim Prudence. Kürk şapkan sende kalsın.
Et moi qui le prenais pour un toqué!
Bir de kaçık sanmıştım!
Viens essayer ta toque.
Gel, mezuniyet keplerimizi deniyoruz!
Ça, c'est une majorette, avec sa toque noire.
Bu da uzun şapkalı bando önünde giden kız.
- "CHAPELIER TOQUE"
Hayır, hayır, sanmıyorum- -
Celle qui porte la toque en fourrure!
Kürk şapkalı olana baksana!
Votre toque!
Şapkanı unutma.
Ma toque, mon sac, s'il vous plaît.
Çantam ve kürküm lütfen!
Suivez là sur votre écran! Son jockey porte une toque claire sur une casaque foncée
Jokeyinin açık renk kaskı ve koyu renk forması var!
toque verte! Ah!
Yeşil kask.
Le petit bagne en toque blanche!
Şef şapkalı köle misali.
Et j'ai une toque!
Bir de şapkası var.
Et votre toque? J'en ai pas.
- Aşçı şapkanız nerede?
Quelle joie qu'ils aient aboli la pendaison, cette toque noire ne m'allait pas du tout.
İdamı kaldırmalarına sevindim çünkü o kara başlık bana uymuyordu.
Chris, your "toque" is not correct. Like that.
Chris, başlığını doğru takmamışsın.
- Celui à la toque de chapandaz?
- Çapandaz şapkası giyen mi?
En toque de velours
# Kadife bir kepte #
Toque sur coq et coq sur bloc. Lac dans parc... cette barque sur lac.
Çoraplar civcivlerin üzerinde, ve civcivler tilkinin üzerinde Tilki saatin üzerinde, tuğla ve taşın üzerinde.
Enlève ta toque.
Çıkar şu kepi!
Complètement toqué.
Evet, öyleyim.
Est-ce que vous fournissez le tablier et la toque blanche?
Aşçı kepini ve önlüğü de sizden mi?
J'ai toujours rêvé d'une toque en zibeline.
Her zaman samur kürkünden bir başlık istemişimdir.
Vous voulez une toque, oui ou non?
Şapkayı istiyormusunuz, istemiyormusunuz?
En attendant, j'ai une toque et pas vous.
Bu arada, benim başlığım var, sizin yok.
Je vais vous faire livrer une toque en zibeline.
Samur başlığı göndereceğim.
Voici la toque qui ne vous a pas été livrée à Moscou.
Grdüğün gibi başlık, sana Moskova'da teslim edilmedi.
Tu es toqué.
Sen çatlaksın.
Vous voulez ma toque? Je vous en prie.
Şapkamı mı istiyorsun?